Dayı traduction Anglais
244,875 traduction parallèle
Oompa Loompas'dayız.
We're the oompa loompas.
Dayıların taşınman konusunda seni sıkıştırıyorlar mı?
Your uncles giving you a hard time about moving out?
Önceki gün konuşmuştuk.
I was talking to him day before.
İş birliği yaptığı takdirde, sonunda yargıç muhtemelen onu hapse atmayacak.
What happens is, he cooperates, and at the end of the day, the judge generally wouldn't incarcerate him, most likely.
Spor tarihinin en yürek burkucu günü... 12 MAYIS 2016... açılış töreniydi.
Opening ceremony was the most heartbreaking day... in sports history.
Bir FSB memuru, kapalı hâlde verdiğim bir Bereg-Kit'ini yarım saat sonra açılmış olarak almamdan sorumluydu.
And this FSB officer, he was responsible for the day when I gave closed Bereg-Kit, and after half an hour, I receive it opened.
Gün boyunca KGB memurumuz test için seçilen tüm atletlerimizin temiz idrarlarını laboratuvardaki gizli operasyon odamıza getirirdi.
Throughout the day, our KGB officer brought the clean urines of all our athletes selected for testing to our secret operational room in the laboratory.
Bu arada gün boyunca atletlerden alınan tüm idrarlar olimpiyat köyüne sevk edilir ve gece bire, ikiye kadar orada tutulurdu.
Meanwhile, all the urines collected from the athletes during the day were transported to the Olympic village and held until 1 : 00 or 2 : 00 a.m.
Bütün gün seni merak ettik.
We were worrying all day.
Grigory, bütün gün seni merak ettim, sana ulaşmaya da çalıştım.
Grigory, I was worrying all day, and on top of that, trying to reach you.
Onların yokluğunda güçlü durmaya çalışıyorum ama her geçen gün neyin gerçek olduğunu hatırlamak daha da zorlaşıyor.
I'm trying to stay strong without them but, every day, it's harder to remember what's real any more.
Günün birinde geri gelip hepimizi kurtaracak.
And one day soon, he's going to come back and save us all.
Günün birinde- -
One day...
Her geçen gün Doktor ve seninle birlikte yaptığımız şeyin hayalî olmayıp, gerçekten yaşandığını kendime anlatmam gerekiyor.
Every day, I have to remind myself that everything that you, me and the Doctor did actually happened, and it wasn't just a dream.
Eskiden sırf dumanın oluşturduğu güzel şekilleri izlemek için koca şehirleri ateşe verirdim.
Back in the day, I'd burn an entire city to the ground just to see the pretty shapes the smoke made.
Bu ziyadesiyle karmaşık bir verici olmalı. Tüm dünyaya 24 saat boyunca ayrıntılı propaganda yayabilecek kadar güçlü. Siz de buna beyninizi mi bağlayacaksınız?
This would be an incredibly sophisticated transmitter, powerful enough to beam highly detailed propaganda to the entire world 24 hours a day, and you're going to plug your brain into it?
Her geçen gün daha da çok aklıma geliyor.
Every day I think of more.
İyi günler.
Have a great day.
Sana bahsettiğim şu Keşiş mahluklar var ya insanlık tarihinde yaşanan tüm olayları tasarladıysalar yaradılıştan günümüze kadar gerçekleşen tüm olayları simüle ettiyseler neler bildiklerini bir düşünsene.
Those Monk creatures I told you about - if they've modelled every event in human history, if they've simulated entire events streamed from day one till now, think what they'd know.
Tek bildiğim şey var, o da yarın mücadele edebilecek kadar hayatta kalmak istediğim.
All I know is I plan on living to fight another day.
Sesin zor günler geçiriyormuşsun gibiydi. O yüzden eve güzel bir şeye gel istedim.
Well, it sounded like you were having a rough day, so I wanted you to come home to something nice.
Günümü soruyor, hayatıma ilgi gösteriyor.
He asks about my day, takes an interest in my life.
Hadi konuşalım. Bu ilişkide ilk günden beri bütün uğraşı veren benim.
I'm the one who's made all the effort in this relationship since day one.
Patrice Katty'nin öldürüldüğü gün onunla görüşmediğini iddia ediyor ama ona inanmıyorum.
And patrice claims she didn't see katty on the day she was murdered, but I don't believe her.
Ne gün ama.
Hell of a day.
Keşif Günü geldi.
Discovery day is on us.
Uzun bir gün olabilir.
Could be a long day.
Olumlu bir gelişme olarak yarın gün sonuna kadar Aleutian grip aşısı yok edilecek.
On a positive note, by the end of the day tomorrow, the aleutian flu will be eradicated.
Birleşik Devletler'de her gün 7000 insan ölüyor.
In the United States, 7,000 people die every day.
Size iyi günler o halde.
- Never. Have a nice day, then.
Bize aldırmayın, çocukları geziye çıkardım sadece.
Don't mind us, just a day out for the kids.
Bir gün bozkırda bir şeyle karşılaştım.
One day, I came across something in the veldt.
Günün birinde, buzlar üzerini gizlese bile birileri bunu fark edecek.
And one day, even though the ice cap may obscure it... someone's going to notice that.
Seni ve gemindeki herkesi kurtardığımda ise günün birinde bugünü hatırlayıp kim olduğumu merak edecek- -
And when I save you, and everyone on your ship, one day you will look back, and wonder who I was and why I...
İlk edindiğim arkadaştı, daima parlak biriydi Akademi'nin ilk gününden beri.
She was my first friend, always so brilliant, from the first day at the Academy.
Yorumları muhakkak okumanız gerek zira sonunda bir ordu olurlar.
Always read the comments, because one day they'll be an army.
- Şanslı günündesin o halde.
- Lucky day, then.
- Sonra günün birinde seni dönüşüm amfisine götürdüler.
And then, one day... they took you to the conversion theatre.
Tanrım, onca yıl öyle sıkıcıydın ki ama her gününe değerdi. - Bunun için işte!
My God, you were so boring for all those years... but it was worth every day of it... for this!
Günün birinde.
Some day.
- Dinle. Birimizin burada kalıp bir sürü aptal teneke adamı patlatması gerek diğerimizin de yukarı çıkıp hayatlarının sonuna kadar her gün bir avuç korkmuş insana bakması ve hepsini güvende tutması gerek.
One of us has to stay down here and blow up a lot of silly tin men, and one of has to go up there and look after a lot of very scared people, day after day, for the rest of their lives, and keep them safe.
Çünkü günün birinde herkesin sana çok ihtiyacı olacak.
Because one day everyone's just going to need you too much.
Bunun günü nasıl geçireceğim konusunda ilk tercihim olmayabileceğini görebilirsin.
You can see how this might not be my first choice for how to spend a day off.
Weckler'ın öldürüldüğü gün hapishaneden kızıyla yaptığı bir görüşme.
It's a call weckler made from jail to his daughter the day before he was murdered.
Tüm Green Day şarkı sözlerini ezbere bilir mi?
Recite every green day Lyric?
Öldürüldüğü gün babanla telefonda konuşmuşsun.
You talked to your father on the phone on the day before he was killed.
Bütün gün televizyon karşısında mı oturtuyorsun onu?
You put her in front of the TV all day?
Tijuana'dayım işte.
I'm in Tijuana.
Ofiste başka bir gün mü?
Just another day in the office?
Bir gün Alanis Morissette çatıda mahsur kaldı.
One day, Alanis Morissette got stuck on the roof.
Bu hayatımın en kötü günü.
This is the worst day of my life.