De buluş traduction Anglais
179 traduction parallèle
Benimle Créon Paris'de buluş.
Meet me Créon Paris.
Benimle 11'de Lafayette Caddesi'nin köşesinde buluş.
Meet me at the corner of Rue Lafayette at 11.
Benimle "Melek Cebrail" de buluş. Hepimiz orada olacağız.
Meet me at "The Angel Gabriel." We'II all be there.
Benimle Pigalle'de buluş.
Meet me at the Pigalle.
"Kelly, yarın gece saat 23.00'te benimle Roaring 20s'de buluş."
"Kelly, meet me at the Roaring 20's tomorrow night, 11 : 00."
- Benimle CHez Nous'da 1 1'de buluş.
- Meet me at Chez Nous at 11.00.
Daha sonra Grammont ve Véricourt ile Empire'de buluş.
Meet Grammont and Véricourt at the Empire later
- Hayır, çalamazlar. Dinle benimle burada saat 5'de buluş tamam mı?
Now, look meet me here at 5, all right?
Tamam, kırmızı bölge planını devreye sok ve benimle Langley'de buluş.
All right, shift red sector plan one day and meet me in Langley.
Benimle Flatbed'de buluş!
Meet me at Flatbed!
1 4 : 00'de, Presbyterian Kilisesinde buluş benimle.
You meet me 2 : 00, Presbyterian Church.
Benimle bir saat içinde şantiyede buluş, MARK-13'ü de yanında getir.
Meet me in the yard in one hour and bring the MARK-13 with you.
Benimle Big Bend Café'de buluş.
Meet me at the Big Bend Café.
Büyük İtalya Cafe'de buluş onunla. Ve bunları da sakla.
Meet him at the grand Italia cafe... and keep these.
Bizimle Hue'de buluş.
Meet us at Hue.
Benimle Nakil Odası 2'de buluş.
Meet me in transporter room two.
Bir saat içinde bizimle Macumba Grove'de buluş.
In an hour you meet us at Macumba Grove.
Küçük sivilce... benimle, Luxembourg'un arkasında saat 1'de buluş... ve uzun bir tahta kutu da getir.
Little pimple... meet me behind the Luxembourg at 1 : 00... and bring a long wooden box.
Bizimle arakesit 41'de buluş.
Meet us at intersection 41.
- Benimle bu gece Grand Hotel'de buluş.
- You meet me tonight at the Grand Hotel.
- Bir kamera kamyonu al ve Bölge'de buluş benimle.
- Get a minicam van and meet me at County.
Işıklar kapanınca benimle Temizleyici'de buluş.
" Meet me at The Eliminator after lights-out.
Ben Spencer malikânesine gidiyorum, benimle orda saat 1'de buluş.
I'll go to the Spencer estate, and you can meet me there at 1.
Diğer asansöre bin ve bizimle ÇYB'de buluş.
Take the other elevator and meet us at PICU.
Yarın, saat 12 : 00'de, benimle Doney's de buluş.
Meet me tomorrow at Doney's at 12 : 00.
Evet, benimle Chevy'de buluş.
Yeah, meet me in the Chevy.
Hiç de ödül taşımayan bu buluş, beraberinde bir kesinlik getirdi :
There's a finality about that most unrewarding find :
Sonra Kopenhag'daki Havnegade'de saat 1'de benimle buluş.
Then meet me at havnegade in copenhagen at 1 : 00am.
"Bu buluş, belki de..."
"as this discovery will perhaps mean..."
Rollin'le buluş ve ben dostumuzu ekerken sen de ona başlamasını söyle.
Get to Rollin and tell him to get started while I lose our friend there.
Bugün 8'de benimle burada buluş.
Meet me here today at 8 o'clock.
Henry, yarın sabah 8'de benimle buluş.
Henry, see me tomorrow morning at 8.
- "Saat 4 : 00'de benimle buluş."
Meet me at 4 : 00.
Aman Tanrım, ne de büyük bir buluş!
Well, hey, what a breakthrough!
Benimle Chelsea Otel'de saat beşte, 906 nolu odada buluş.
Meet me at the Chelsea Hotel at 5 p. m. in room 906.
O, bir buluş, hem de çok sıradışı bir buluş!
It is an extraordinary invention.
Gutenberg'in matbaayı icadından beri en büyük buluş bu kutu. Ve ben de onda çıkanların en iyisiyim.
Toby, that box is the biggest thing since Gutenberg invented the printing press, and I'm the biggest thing on it.
"GH'de benimle buluş, özel bir yerde."
"Meet in IRL, in private."
Bu gece saat 11'de benimle kapıda buluş.
I'll have a carriage
Saat 7 : 00'de benimle orada buluş.
Meet me there at 7 : 00.
O problemi çözecek bir buluş üzerinde de çalışıyorum.
I'm trying to think of an invention to fix that too.
Benimle 8 : 00'de orada buluş.
Meet me there at 8 : 00.
Aslında bunun, onu rahatsız ettiğini de zannetmiyorum fakat gerçekleştirdiği buluş ve keşiflerin önemiyle ticaretlerinin önemi arasındaki bağı kuramamıştı.
I think it not necessarily bored him, but he didn't make the relationship between the importance of business and the importance of his invention and discovery.
Bunun için, yeni bir buluş ortaya çıktı... günümüzde de öğrenmenin ve bilginin temeli... kâğıt.
For this, there was a new invention, one that is still fundamental to learning and knowledge today... paper.
Güverte 12'de benimle buluş.
Meet me on Deck 12.
Donnelly'yi ikna eden bu şaşırtıcı buluş idi... ki şayet Schliemann Homer'i dikkatlice tekrar okuyarak... Truva'yı keşfedebiliyorsa, o zaman, o da Plato'yu tekrar okuyarak Atlantis'i de keşfedebilirdi.
It was this astonishing find that persuaded Donnelly that if Schliemann could discover Troy by carefully re-reading Homer, then he too might discover Atlantis by re-reading Plato.
Yarın Reno'da benimle buluş, saat 15 : 00'de.
Meet me in Reno tomorrow, 3 : 00.
işte bu veri alma işi çok ilginç elinden geldiğince çabuk vulcan gemisi ile buluş elinde ne varsa bizi de bilgilendir sana nekadar memnun kaldığımı ifade edemem Jonathan.
This is going to be a very interesting debriefing. Get to the Vulcan ship as quickly as you can. I'll let them know what you've got.
Saat 3 : 00'de benim adamım Salome ile buluş.
Meet with an associate of mine named Salome at 3 : 00.
Benimle yarın sabah 7'de burada buluş.
Meet me here at 7 am tomorrow.
Benimle saat 12'de Debenhams'da buluş.
Meet me at Debenhams at twelve o'clock.