Demedi traduction Anglais
2,421 traduction parallèle
Omurgam kırıkken hiç kimse bana beni rahat bırak demedi.
Nobody cut me any slack when I broke my spine.
- Bir şey demedi!
- He didn't say a word!
Hayır, demedi.
No, she didn't.
Hayır. Bana "hayır" demedi.
No, no, that was not a no.
Bir şey demedi mi?
HE WAS COOL WITH THAT?
Hanımım dört yıl önce öldü ama bir alo bile demedi.
My wife died four years ago... And he didn't even call.
Öyle bir şey demedi.
He said no such thing.
Bana bişey demedi bilmiyorum
Yes, you can, but I don't think you'll like me when I've told you.
Ve Melissa bir şey demedi mi?
And melissa is okay with that?
Babasını sevdiğini söyledi ama ona bir kez olsun "baba" demedi. - Babasından nefret ediyor.
For a kid who said he, uh, loved his father, he's never called him "Dad" once.
Başka bir şey demedi.
Not another word.
Daha biraz önce sana "pislik" ve "yüz hırsızı" demedi mi?
Didn't he call you "scum" and "face-thief"?
Sevimli şekilde "lütfen" bile demedi.
Didn't even say "pretty please."
- Öyle bir şey demedi.
- She didn't say.
Bay McNair herkesin içeri girsin demedi mi Thomas?
Did Mr McNair not say all boys inside, Thomas?
Dr. Lunt Grace'in fotoğraflarını çöpe atın diye bir şey demedi.
Dr. Lunt never said we had to throw Grace's photos in the trash.
Doktor sana kızarmış şeyler yemeyeceksin demedi mi?
Fried stuff, the doctor said you're not supposed to have.
- Hayır, öyle demedi.
- No, it wasn't.
- Hayır, hayır, öyle demedi.
- No, no, no, that's not what...
Kimse sana demedi mi?
Can't you bloody tell?
O hiçbir şey demedi.
In addition, he said nothing.
Bana bir şey demedi.
Not to me.
Kimse sana bunu giy demedi.
- Mm-mmm. No one asked for it.
O gün bu gündür sana hiç Juan demedi.
She was never able to call you Juan.
Bana bişey demedi
She told me nothing.
Aslında hiç seni seviyorum demedi bana.
He never actually said it back to me. But, you know, it's okay.
Anan öyle demedi.
That's not what your mother said.
"Şimdi olmaz", dedi. "Asla olmaz", demedi.
She said, "not now." She didn't say, "not ever."
Kimse böyle bir şey demedi ki.
No one said that at all.
Tehlikeli, ruh hastası ve anormal diyenler oldu ama kimse eğlenceli demedi.
More like noxious, semi-psychotic, deviant, but never festive -
Hepsi yetişkin adamlar ama biri de çıkıp "Bence kötü bir fikir." demedi mi?
Plane full of grown men and no-one said, "I think this is a bad idea."
O ne dedi? Hayır, öyle demedi.
No, no, of course he didn't.
Henüz demedi.
Well, she hasn't yet.
Sonra, demedi deme.
Just don't say I didn't lam you.
- Hayır, öyle bir şey demedi.
- No, didn't tell me that.
- Hayır demedi.
- It's not what she said.
- Ve ne yazık ki hiçbir şekilde, yakışıklılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir çocuk bile bana merhaba demedi.
- And no, at no point did an even remotely cute boy look my way and say, "hey, Chloe."
Bir şey demedi. Önemli bir şey söylemedi.
She had nothing to say, nothing that matters.
Rosie bir şey demedi mi buna?
Rosie was okay with that?
İkinci kere söyledim ve bir şey demedi.
He let me say it twice now.
Yani tam olarak öyle demedi ama...
Which, I mean, that's not how he said it, uh, but...
"Kilo verdin mi" demedi yani.
Not weight. Height.
Ama hiçkimse bir şey demedi İnanılmaz değil mi?
But nobody said anything. Unbelief is not it?
Hiç özel demedi.
- Sh-she never said private.
Demedi demeyin, bu yıl Stanley Kupası Ottawa Capitals'ın.
I tell you, lads, this year the Stanley Cup goes to the Ottawa Capitals.
Hiçbir şey demedi.
Nothing.
Daha önce de bovling oynamıştım, demedi demeyin.
I must warn you, I have bowled before.
Ama hayır da demedi.
But it's not a no.
- Demedi.
- Not a no.
Bu arada Natalie bana "hayır" demedi.
That wasn't a no from Natalie earlier.
- Öyle demedi.
You think this is a phase?