Elbiseler traduction Anglais
1,569 traduction parallèle
Para, elbiseler ve herşey için teşekkürler.
Thanks again for the money, clothes and everything.
Sana güzel elbiseler alacağım.
I'll get you a pretty dress to wear
Hayatın zevklerini seviyorsun, iyi şaraplar, güzel elbiseler ve diğer şeyler.
You like the pleasures of life - the fine wine and the pretty dresses and all the rest of it.
Takım elbiseler içinde olacağım!
I'll come all dressed up!
Bazen bir vücuda ait birşeyler görüyorsunuz yada bilirsiniz işte, elbiseler görüyorsunuz.
Sometimes you'll see a configuration that corresponds to a body or you'll see the clothing laid out, you know.
CD Çalar, CD'ler. Ve... Elbiseler.
CD player, CDs... and... clothes.
Bavukkar, cüzdanlar, elbiseler.
Suitcases, purses, clothes.
- Yeni elbiseler getirdim.
- Brought you a change of clothes.
Ayrıca, şu yumuşak pamuklu elbiseler ve hava akışı iyi hissettiriyor.
Besides, those soft cotton dresses feel kinda nice. There's a whole airflow.
Güzel elbiseler giymek, şık restoranlara gitmek.
Dressing up, going to a fancy restaurant.
Evet, ancak bir salağın satın alacağı kadar... pahalı elbiseler arıyorum.
Yes, I'm looking for clothes so expensive... only an idiot would buy them.
Hey, Jeannie neden içini gösteren elbiseler giyiyor?
Hey, why does Jeannie wear those see-through clothes?
Bu elbiseler Prens Farad'n'dan size bir iyi niyet hediyesi.
These robes are gifts from Prince Farad'n. A gesture of goodwill.
Hastalar için bazı eski elbiseler aldım.
I have some old clothes for the patients ;
- Sana başka elbiseler lazım.
- You need different clothes.
Parlak renkli... materyalist elbiseler.
Gaudily colourful... maternity dresses. Full-stop.
Şu dünyanın etrafına bir bak. Dikilitaşlar, tüpler, yiyecekler, elbiseler.
Look at this world around you- - the obelisk, the cannisters, the food, the clothing.
Güzel elbiseler giyip cenazesine gelecekler ilahiler söylecekler.
They'll all be at the funeral, suited and booted singing the hymns.
Arkadaşlarını özlüyor. Ayrıca güzel elbiseler giymek istiyor.
She misses her friends and someplace to wear lovely dresses.
Sana da elbiseler aldım Odandalar.
I bought you some clothes too. They're in your room.
Doğru düzgün elbiseler ısmarlamak için yardımına ihtiyacım var.
I need your help to order some decent stuff.
El fenerleri, siyah elbiseler.
Flashlights, all black clothes.
Bu elbiseler hep öyle.
These dresses always are.
Ve kırmızı elbiseler.
And red clothes.
Beyaz elbiseler içinde çok güzel bir kadındı.
was a beautiful bride wearing a beautiful wedding dress
Cesedini temizleyip temiz elbiseler giydirdik.
We cleaned his body and put clean clothes on him.
Önceden de aynı elbiseler mi asılıydı?
So all of the same clothes were hanging there before?
İki çarşaf ve bazı elbiseler olan bir oda var.
There's a room with two mattresses and some clothes
Sadece tenis ayakkabıları değil. Sadece elbiseler değil.
It's not just apparel.
Gaz, Araba, Elbiseler.
Gas, Car, Clothes
Elbiseler sadece iyi görünmek içindir.
Dress needs only be sufficient to observe good form.
Eski elbiseler, gazeteler falan.
Just a few old clothes and papers.
Git kendine güzel elbiseler al.
Go buy yourself some nice clothes.
"Göstermek" kökü ile "elbiseler" kelimesini birbirine karıştırıyor.
He mixes up the'show'radical and the'clothes'one.
Elbiseler tarife uyuyor.
The clothes match the description.
Daha elbiseler.
More robes.
Küçücük elbiseler kontrolü ellerine aldı.
Those Onesies and jumpers, they have control over me.
Hey, giydiğin elbiseler garip.
Bigger Brother's clothes are funny.
Bu elbiseler haftaya kadar satışa çıkmayacak.
These aren't being shown until next week.
Başka elbiseler de var.Hemen dönerim.
I have a few others. I'll be right back.
Bence Vera Wang çok güzel elbiseler yapıyor.
What? Vera Wang makes very beautiful gowns.
Elbiseler aynı olmayacak, söz veriyorum.
You don't have to wear the matching dresses, I promise.
" Gözler, inciler, tebessüm, saçlar, elbiseler, ses, ayakkabı, Swatch saatleri.
Eyes, pearls, smile hair points, dress, voice shoes, Swatch watch
Tavsiyene uydum ve yepyeni elbiseler aldım.
I took your advice and splurged on a whole new wardrobe.
Bunlar düşük radyasyon için iyonlu elbiseler ve maskelerde sadece tozdan korur.
They're low-level anti-radiation with iodine filters in the masks for dust.
Bu elbiseler beni aptal gösteriyor.
These clothes look stupid.
Bu elbiseler için alım kağıdı.
Here's a voucher for court clothes.
Annemi bulup ona elbiseler, güzel yiyecekler, ve lüks bir ev alacağım.
I'll meet my poor mother one day, I'll buy her some pretty clothes, some kalbi meat, and a beautiful house.
Ölçülerinize uygun elbiseler getirdim.
- I trust you will find them adequate.
Kazaklar, elbiseler...
There's sweaters, dresses.
- Annem yeni elbiseler aldı ve saçını yaptırdı.
- Mom's got new clothes and new hair.