Elm traduction Anglais
351 traduction parallèle
42, Elmstreet.
42, Elm Street.
Tören Elm Caddesinde başlayacak sonra D Caddesinde ve bulvarda devam edecek.
Now, the parade will form on Elm Street turn into D Street, cross the parkway and then march right up Main Street.
Karaağaç.
Elm.
- Karaağaç kaplamaları sıkıntı çıkartıyor mu?
- Do you get much sweating in your elm planks?
Karaağaç işi aceleye gelmez.
You can't hurry an elm.
North Elm caddesi, 105 numara faytoncu.
105 North Elm Street. Driver.
- Dr. Edwardes'a ağaçlığı gösterdiniz mi?
Did you show Dr. Edwardes the elm grove?
Yaşlı karaağacın altında yonca desenli kilim serili, üstünde Mick Collins ayakta duruyor.
There on a carpet of shavlock under an old elm stands Mick Collins.
1600 numara, Elm Sokağı.
Sixteen hundred block, Elm Street.
Buraya yakın oturuyor, Elm Sokağı'nda.
He lives right near here, on Elm Street.
Ruhsat Thomas O'Hara diye birinin üstüne. Adresi, 1510 Elm Sokağı Fort Monis.
Car's registered to Thomas O'Hara, 1510 Elm Street, Fort Morris.
- 4433 ½ Elm Caddesi.
- It's 4433 ½ Elm Avenue.
- Elm nerede?
- Where's Elm?
Elm'in adamları gibi işe yaramaz değiller.
Not like Elm's trash.
Koca adam Pete Elm'e ihtiyacımız var mı?
Do we need big Pete Elm?
McCool Elm'i sever hepsi bu.
McCool likes Elm, so that's it.
Diğerleri Elm adındaki adam tarafından yönetilen başıbozuk sürüsü.
And the rest of them are a bunch of jayhawkers led by a man names Elm.
Çavuş Snow, makbuzu Mr.Elm'e ver.
Sergeant Snow, give the receipt to Mr. Elm.
Ben atları Elm'le götüreceğim, sen de Hudson'la onu tutuklayabilirsin.
I'll bring some horses with Elm, and you can arrest him with Hudson.
Tesadüfen Elm'e gittik Pete.
We happened to run on to Pete Elm.
- Dur bakalım.
- Hold it, Elm.
Üzerinde beyaz, muslin bir elbiseyle karaağaçlar altında yürüyorsun.
You're walking under some elm trees in a white muslin dress.
Arka bahçedeki karaağacı diktik.
We planted that elm tree in the back yard.
Derhâl 34 Elm sokağı caddesine intikal edip ev sahiplerinden birinin yaptığı şikâyeti araştırın. Carroon olabilir.
Proceed immediately to 34 Main Elm Street... and investigate a complaint by resident maybe Carroon.
Bu arada, şunu söylemeliyim ki burada karaağaca benzer ağaçlar var.
By the way, I meant to tell you there are trees here similar to elm.
Ve de Londra Köprüsünün karaağaç kazıkları 600 yıldır dayanıyor.
And the elm piles of London Bridge lasted 600 years.
Elm Sokağından nehre inince sağ tarafta.
Follow Elm Street to the river, then look up to your right.
Elm Sokağının alt yanındaki eski ev.
It's that old house down at the end of Elm Street.
O yumuşak beynini karaağaçlara yapıştıracağım.
I'll blow his soft brains to the top of them elm trees.
Benim, Elm!
Me, Elm!
Dostum, sen çekimi bozana kadar burada ağaç gibi dikileceğim.
Buddy boy, I'm standing right here like an elm until you cash that check.
Yoldan aşağı inip, büyük karaağaçtan sağa dönüyorsunuz.
You go down the road and turn right at the big elm.
Elm...!
Elm...!
Hollanda turnesinden dönen muhteşem bir ladin ülkemize ilk kez gelen üç sakız ağacı İskoç çam ağaçları Karaağaç Gövdesi, kötü olamaz ilginç bir Amerikan kalası, bir yağmur ormanı ve bir kova talaş gençlerde şiddet hakkında konuşacaklar. Ayrıca bu programda sıra dışı biri bir plastik konuğumuz olacak.
A fabulous spruce, back from a tour of Holland three gum trees, making their first appearance in this country Scot pine and the conifers and Elm Tree Bole, there you go, can't be bad an exiting new American plank a rainforest and a bucket of sawdust giving their views on teenage violence and an unusual guest for this program a piece of laminated plastic.
- Bir yerde, büyük bir karaağacın altına küçük bir kütüphane yapmak gibi...
Like building a small library under a big elm someplace.
Kulağa bu caddede sanki karaağaçlar ve kapısında büyük beyaz sütunları olan ahşap evler varmış gibi geliyor.
It sounds as if it should have elm trees... and frame houses with big white pillars in front.
Karaağacın altında duran şu koyun.
He's that sheep over there under the elm.
Bahse girerim ki sen, bir karaağacı, meşeden ayıramazsın.
I bet you can't tell an elm from an oak.
Bir karaağacın altında.
Under an elm tree.
- Hayır değil.
That's not an elm.
Karaağacın yaprakları küme küme olur.
An elm's got sort of great clumps of leaves like that.
Bir karaağaçla, bir dişbudakla benzeri bir şeyle sorununuz varsa beni gönderebilirsiniz.
You have trouble with an elm, an ash, trouble with anything. You just send for me.
Olmo, karaağaç gibi.
Olmo, like the elm tree.
" Başlarının üzerindeki karaağacın dalındaki... kuş ötmeye başladı..
" Above their heads, on the branch of an elm tree... the bird did not let sing.
Sonra otlağı geçer ve karaağaç korusuna giderdim.
Then I'd... head out across the pasture and down to this grove of elm trees.
O iki palmiye ağacını hatırladın mı?
Remember those two beautiful elm trees?
Babam Elm Sokağı'nda bir yer aldı.
My parents bought a place on Elm Street.
EIm Sokağı mı?
Elm Street?
"Nancy Thompson, 1428 EIm Sokağı."
Nancy Thompson, 1428 Elm Street.
Ama önce biz onları haklayacağız, tam şurada.
But we're gonna nail them first, right here at Seventh and Elm.
- Karaağaç.
Ah, the elm!