Etrafta traduction Anglais
13,314 traduction parallèle
Ya da nötr üçüncü bir kişinin etrafta olduğunu anlatma tarzın mı?
Or is this something that you prefer to say with a neutral third party around?
Etrafta dolaşıp kendini kurban gösteriyorsun.
Walking around thinking you're some victim?
Evet ve etrafta şimdilik boş bebek arabası sürüyor, Tanrı aşkına!
Yes, and now she's pushing around an empty buggy, for Christ's sake.
Etrafta yürüyordum...
I've been walking around...
- Etrafta oyalanmayı kes.
Quit fooling around.
Etrafta koşuşuyor, bağırıp çağırıyor, arbede yaratıyorlardı.
They're just, like, running around and screaming and yelling, causing a ruckus.
Çocukların sandviçlerini hazırlamam gerek ve etrafta kahramanlık yapmak bana engel olur.
The kids'sandwiches got smurshed and hero-ing around won't make more.
İnsanlar etrafta dolaşıp, nefretin ne demek olduğunu biliyormuş gibi yapıyorlar.
People walk around, act like they know what hate means.
Her sabah erken uyanan Lee Jung Joo'yu. Gecelere kadar etrafta koşuşturan Lee Jung Joo'yu.
And make sure to take that flapping thing with you!
Etrafta gizlice gezmek ve gazoz içmek. Bir taşla iki kuş.
Sneaking out and drinking a soda, double busted!
Gizlice etrafta gezmek, gazoz içmek ve Dr. Santiago'nun makinesini bozmak.
Sneaking out, drinking a soda and wrecking Dr. Santiago's machine!
Buraya inerken etrafta bir yerlere düşmüş olmalı.
I'm sure it must've just fallen off somewhere around here while we were coming in for a landing.
Etrafta in cin top oynuyor.
What happened to this place? Everybody up and gone.
- Çoçuğun bagajında kitle imha silahları ile etrafta geziniyor.
- It's sarin. - Your kid is rolling around with a WMD in his trunk.
Onu etrafta göster.
Show him around.
Etrafta senin için beklediğini mi düşünüyorsun?
You thought she'd wait around for you?
Bunca yıldan sonra, .. yaşlanana kadar etrafta dolanmaya devam mı edeceksin?
After all these years just gonna keep wandering till you're old?
Etrafta Davranış Analiz Birimi'ne katılmak isteyen bir sürü insan var.
There's a lot of new faces around here want to join the BAU.
Hem Lem, etrafta silahla falan dolaşmamalısın bence.
And Lem I don't think you should be waving guns around.
Yerinizde olsam etrafta pek dolaşmazdım.
I wouldn't be roaming'around anywhere if I were you.
- Evet, etrafta başka yok.
Well yeah, it's the only one around.
Etrafta Xbox yok.
Well, there's no Xboxes around.
Pekala, gecenin köründe lastiğin patladı ve etrafta kimse yok...
Okay, late at night, you're broken down on the side of the road, nobody in sight...
Diğer kahramanlar da etrafta dolanıyorlardır eminim.
Those other heroes are skulking around here somewhere, I can tell.
Etrafta koşuşturuyordum.
Been running around.
Ve bu hoşuma gidiyor. Etrafta dolanıp... sadaka toplamayı beklemiyorlar.
And I like that'cause they're not just sitting around waiting for a fucking handout.
Küçük maymunlar gibi etrafta koşuşturup durman gerçekten komik.
It's really funny how you all run around like little monkeys.
Etrafta insanlar varken işeyemem.
I can't pee when there are people around.
O etrafta olduğunda kötü şeylerin olacağını söylemek için bir falcıya gerek yok.
Doesn't take a fortune teller to figure out that... bad things might occur when he's around.
Eğer asansörü düzeltirlerse etrafta dolaşmam çok daha kolay olacak, Jackson.
If they ever get the... the elevator fixed, it'd be a lot easier for me to move around, Jackson.
Etrafta pusuda bekleyenleri düşününce öyle.
Until one considers what lurks everywhere.
Bir şekilde fark edilmeden etrafta dolanıyor.
He's got to get around without being noticed somehow.
Onu etrafta gördünüz mü?
Have you seen him around? Has...
Beni etrafta sürükleyip sorunun çözülmesini mi bekliyorsun?
Drag me around, waiting for the other shoe to drop?
Potansiyel bir tehlike tehdidi varken etrafta oynamayı bırakmalısın.
With the potential of a threat rising, you need to stop playing around.
Etrafta millerce uzaklıkta bir şey yok.
There's nothing for miles.
Etrafta yıkılmış şehirler ve zombi sürülerinden başka bir şey yok.
Nothing but flattened cities and zombie hordes in every direction.
Düşüncene göre delinin biri etrafta dolaşarak homoseksüelleri öldürüyor öyle mi?
You'd think then that somebody crazy ränner around and kill homosexuals?
Ari'nin yarın etrafta dolanacak başka bir mankafası olacak.
Ari's going to have another mutt to drag around with him tomorrow.
Bu senin hayatın, etrafta dolaşıp insan kurtarmak?
So, this is your life, then, bouncing around time saving people?
- Etrafta boş boş dolaşmak için vaktimiz yok.
- We don't have time to screw around!
Etrafta çer çöp arayamıyor olabilirim, ama engin zihinsel güçlere sahibim.
Maybe I can't scavenge, but I have vast intellectual powers.
Şef Huh etrafta oyun oynamıyor.
Chef Huh's not playing around.
Jim bu yüzden Ike'ın etrafta olmasını istemiyordu.
I did it every time Ike rolled through because Jim didn't want him around.
Çikolata getirmeye ve etrafta dolanmaya devam ediyorsun.
You keep bringing me chocolate, you can keep coming around.
Tıpkı kış festivali, bahar tatili, etrafta çıplak dolaşılan yaz gündönümü gibi.
Like winter carnival, spring break... naked summer solstice sprint around the quad.
Ajan Foster arkadaşın Crane'i etrafta dolanırken yakalamış ve 1 saat sonra Nevins'in istediği tek kişi kıçını kurtaracağını düşündüğü tek kişi...
Agent Foster caught your friend Crane snooping around, and then, just an hour ago, the one person Nevins asked for, the one person he thinks can cover his ass...
Ben bir şey görmedim fakat etrafta birilerinin beni izlediğine dair içimde garip bir his uyandı.
I-I didn't see anything, but I had this weird feeling that something was watching me.
- Dürüst olursam dedektif bu etrafta yaşan insanlar arasında onun ölümü nedeniyle günü...
Honestly, Detective.
Etrafta çok fazla harika insan yok.
There's not a lot of cool people.
Tekrar sahneye çıkmak için etrafta bir dolanacağım ;
I'll circle around for an encore, but in the meantime...