Find traduction Anglais
265,845 traduction parallèle
Cheong açgözlülüğe kapılıp buraya beni bulmaya geldi.
When Cheong came to find me... it was from her greed.
Nereden buldun?
Where did you find this?
Şimdi bulmak istediğim kişiyi bulup söylemek istediklerimi söylemek ve hayatımı böyle yaşamak istiyorum.
Now, I will find the person I want to find, say what I want to... I want to live like that.
Herkül fenerden çıkan ışığı takip edip okyanusu aşarak annesini bulabilsin diye.
They say they prayed for him to cross the sea and find his mother.
Annesini bulmak için gelmiş mi?
Did Heracles find his mom?
Ona ne yaptığını çözeceğim.
I will find out what you did to her.
Birkaç etkinlik düzenleyip ne var ne yok, bakarız.
I'll do the few events, see what we find.
Javi'yi nasıl bulabilirim?
How do I find Javi?
Peki ya polisler cesedi bulurlarsa?
So what if the cops find the body?
Ona ne yaptığımı bulacağını söylüyor.
And he says he's gonna find out what I did to her.
Cesedi bulacaklar mı?
Are they gonna find a body?
Emin olacağım.
I'm gonna find out.
Ev bulmasına bile yardım ettim.
I even helped him find an apartment.
- Öğreneceğim.
- I'm gonna find out.
İspanyolca konuşan birini nasıl bulacağız hem de...
How are we ever gonna find someone - who speaks Spanish in California?
Kardeşim, ben de senin kadar intikam istiyorum... ama bir saldırgan olsa da onu nasıl bulacağız?
Brother, I want payback just as much as you do, but even if there was a shooter, how are we gonna find him?
Sana yardım edebilecek birini bulacağım.
I'll find someone who can help you.
Hayır ama sanırım bulabiliriz.
No... But I think we can find out.
Nereden koni bulabileceğimi bilen var mı?
Does anyone know where I can find some cones?
Asda etrafında yolu zor biliyorum.
I can barely find my way around Asda.
Anlaşılan o ki doktorla her zamanki rutin kontrolü varmış ve kalp atışını duyamamışlar.
Apparently she had a routine checkup with her doctor, and they couldn't find the heartbeat.
Eğer bu bir ilerlemeyse diğer Amerikalıları nasıl tehlikelerin beklediğini bilemeyiz.
So, if this is an escalation, there's no telling what dangers more Americans might find themselves in.
Drew'un katilini bulursak Paola'nın hayatına devam etmesini sağlayacağız.
If we can find out who did this to Drew, it's gonna give her closure, allow her to move on.
Ne bulmayı umuyorsunuz?
So, what do you hope to find?
- O halde hemen bulalım.
Then let's find her. Pronto.
Tim Hulse banka hesabını boşaltıp çıktıysa ve beş dakika içinde öldüyse neden üzerinde para yoktu?
And if Tim Hulse emptied out his bank account, walked outside, and then within five minutes, he's dead, why didn't we find any money on him?
Sonra düşündüm ki adli tabip olursam ölülerin huzur ve adalet bulmalarına yardımcı olabilirim.
So I... figured, if I became an M.E., I could help them find some peace, maybe even some justice.
Bu hayat kadınını nerede bulacağız peki?
All right, so where do we find this working girl?
Bizi nerede bulacağını nasıl biliyordu?
How'd he know where to find us?
Bu Cyrano'yu nasıl bulacağız?
So, how do we find this Cyrano?
Başka bir yol bulmalıyız.
Need to find another way in.
Sanırım bunu asla öğrenmek zorunda kalmayacağız.
I guess we'll never have to find that out.
Nötr renkleri sakinleştirici buluyorum.
I find the neutral tones soothing.
Avukat bulmak için önduruşmanın ertelenmesini kabul ettin, şimdi ben olduğuma göre ilk o iş olacak.
Well, you consented to a postponement of your arraignment so you'd have time to find representation, now that you have me, that's what'll happen first.
DMV veritabanına girip tüm hesabını silmiş, adına kayıtlı araba bulamıyorum, ehliyeti de görünmüyor.
And he has hacked into the DMV and deleted his entire account, so I can't find a car he's registered to, let alone a license.
GPS'i kapatmış, onu bu şekilde bulamayacağız.
He's disabled the GPS, so we can't find him that way.
İsminizi duyunca bir yatak bulun.
When you hear your name, find a bed.
Ne buldun?
What'd you find?
Garcia diğer kurbanlarla arasında bir bağ bulamadı.
Garcia said she didn't find any connection between her and the other victims.
Belki ihtiyaca dayalı takıntısı öyle fazlaydı ki kızıl saçlı benzer birini bulacak kadar bekleyemedi.
Maybe his need-based compulsion was too great and he couldn't wait to find a red-headed look-alike.
Sen bulduktan sonra, hala halletmemiz gereken bir kaç şey olacak.
We'll still have a few things to clean up once you find it.
- Ben dinlenme odasını bulayım.
I'll go find the breakroom.
Ben de sunucu odasını bulayım, bakalım elektrik dalgalanması öncelikle orada neler yapmış.
And I'll find the server room to see what caused the surge in the first place.
Ben kamu veri tabanlarını hackleyeyim bakalım Happy'le bir şekilde bağı olan... -... bir Bayan Weldy bulabilecek miyim?
I'll hack public databases, see if I can find a Ms. Weldy connected to Happy in some way.
- Ben deponun veri tabanını hackleyip... -... ihtiyacınız olanların konumunu bulurum.
I'll hack the vault's database, find the location of whatever you need.
- Ralph, bizi tohumlarımıza götür.
Ralph, find us our seeds.
Sanırım öğrenmek üzereyiz.
Guess we're about to find out.
Deniz Piyadelerine katıldı, Orada hiçbir cevap bulamadı.
Joined the Marine Corps, didn't find any answers there.
Başka anestezi bulabiliriz.
We could find another anesthetic.
Makyaj makinesinin üst kısmında bir mesaj bulacaksınız.
In the top drawer of the vanity, you'll find a message.
Fidyeyi ödemek için ikisini birden bulmamız gerekiyor.
We need to find both of them before they try to pay that ransom.