Franchise traduction Anglais
622 traduction parallèle
Quizno'nun * franchise sahipleri.
Yeah, Quizno's franchise owners.
Babam sana bir Quizno bayiliği almış.
Dad got you a Quizno's franchise.
Eğer biri sana Quizno bayiliği verseydi batırırdın.
If somebody gave you a Quizno's franchise. you'd run it into the ground.
Hükümetten iznim var.
It is run under a government franchise.
Mutlu olsun diye onunla biraz dans ediyorum.
I have to give her one whirl to keep the franchise.
- İmtiyazımı koruyacak kadar sık.
- Often enough to keep the franchise.
Bize bu benzin istasyonu acenteliği önerilince...
So when we were offered a gas station franchise here...
Bizimle iş yapacak yeni katılımcılardan, elli bin dolar istiyoruz.
We request the franchise holders to put up $ 50,000.
Dutton Peabody hakkını kullanıyor.
Dutton Peabody exercising his franchise.
- Acele edersek, hokey anlaşmasını yaparız.
We're what? If we move fast enough, I can still pin down that hockey franchise for you.
Sana söyledim, başka spor malzemesi satmama gerek yok!
What am I gonna do with another sports franchise?
Katoliklik sanki büyük bir ayrıcalık.
Catholicism is like one big franchise, man.
Ben onu düşünürken, yarın işe geldiğinde Bayan Moyland'le konuşmanı istiyorum.
Gene, I told you when you bought this franchise... that you were going to have to deal with certain suppliers. Now, I told you that, Gene.
Yani, sizin gibi, mükemmeliyetçi.
I will sell your franchise.
Artık yettiğini düşünmüyor musun? Önemli değil, Lorna.
Mr. Parker, the owner, was interested in talking to me... about a Milo Janus franchise.
Hepimizden fazla canlıydı.
He ran the franchise on it.
Ben şube yönetiyorum.
I run a franchise.
Şubelerini kaybetmek istemezler.
They can't afford to lose their franchise.
Colt'ların burada bir takımı vardı haklarını kaybettiler sonra Dallas'tan bir tane aldılar.
The Colts had a team here, lost the franchise then got one from Dallas.
Onlar Franchise sattı.
They sold franchise.
Vicdanı olan tek kişi sen misin sanıyorsun?
- This is insanity. - Where is it written that you're. Who gave you the crusade franchise?
Buna göre Detroit'ta Minnie Pearl paket servis lokantan var.
That says you own a Minnie Pearl takeout franchise in Detroit.
Yerel Boston Red Sox beysbol acentesinin, sezon sonrası turnuvasına hak kazanmak için Herkül gücüne ihtiyacı olduğunu seziyorum.
I understand the local Boston Red Sox baseball franchise has a Herculean task to qualify for the post-season tournament.
Yanlızca telif hakları bizi zengin etmeye yetecektir.
The franchise rights alone will make us rich.
24 Card-a-teria mağazamız var Doğunun en büyük tebrik kartı bayiliği.
We now have 24 Card-a-terias the largest greeting cards franchise in the East.
Eğer evlenip, bir bayilik alırsan borç istemek zorunda kalmazsın.
If you'd get married and run a franchise you wouldn't have to borrow money.
- Neden parti biçimsel olarak desteklenmiyor?
For example, the women's franchise. - Why does the party support it only formally?
"Yakında, yeni bir mağaza açılmış olan Fairfield Iowa'ya..." "... taşınacağız gibi görünüyor. " Vay vay!
"It looks like I'll soon be living in Fairfield, Iowa, where a new franchise has just opened." Oh, boy!
Franchise açarak para kazanırım.
And I work as an agent.
Ve bu anlasmayi daha kimse bilmiyor.
Now, no other franchise in baseball can match that deal.
Çölde marketler zinciri gibi mi?
Like that Amway franchise in the desert?
Kentucky Fried Chicken dükkanı açacaksın.
Well, you're gonna open up a Kentucky Fried Chicken franchise.
Hayır, onun hakları bende.
- No, I have the franchise on that.
Sana depoyu idare etmeni söylemiştim, malları satmanı değil.
Over here. Told you to mind the store, Leo, not open your own franchise.
Sana depoyu idare etmeni söylemiştim, malları satmanı değil.
I told you to mind the store, not open a franchise.
Bay Avoca size taleplerimi büyüttüğümden bahsetti mi?
Mr. Avoca talk to you about my extending my franchise?
Aksi halde, bu imtiyaza asla sahip olmazdık.
Otherwise, we would have never landed the franchise.
Kontratın bitişinden bile önce tamamlayamayacakları gösterişli bir arabaya dayanarak imtiyaz kazandılar.
They won that franchise based on a flashy car, which won't even be finished by the time their contract expires.
Yine de ayrıcalığımızı kaybettik.
We still lost the franchise.
Bir franchise istemenizin işte nedeni.
That's why you want a franchise.
Franchise hakkında bile konuşabilirdik.
We could even talk about Franchise.
Ama geçici olarak kanun adamlığı tezgâhımı kapattım.
But I've temporarily lost my enforcement franchise.
Pizza Hut Tekel Savaşlarından sağ çıkan tek restoran.
Pizza Hut is the only restaurant to survive the Franchise Wars.
Yani, bu insanlar değil de, bunlara benzer insanlar.
I mean, not literally them, but people just like them. It's like a franchise.
Darkside şubesi açarak yapacağın yatırımla ölümü, dolara çevirebilirsin.
Now, by investing in a Darkside Tour franchise, you can turn death into dollars.
% 5 hisse sattım.
I just sold another 5 % share in the franchise.
Bir işe yatırım yapmayı düşündünüz mü hiç?
Have you ever thought about investing in a franchise?
Sanırım ticari zincir kuşağına elveda demelisin.
I thinkyou can kiss your trade franchise goodbye.
Cane milyar dolarlık bir isim hakkıdır.
Cane is a billion-dollar franchise.
iki stadyum inşa etti, çocuğa milyonlar kazandırdı.
He got another basketball franchise, built a couple of stadiums.
- Tanker franchise'ı ne olacak?
-'What about the tanker franchise?