Gel evlat traduction Anglais
595 traduction parallèle
- Gel evlat.
- Come on in, son.
Gece bek... - Sadede gel evlat.
Come to the point, boy.
Buraya gel evlat.
Come over here, son.
Buraya gel evlat.
Come here, Son.
İçeri gel evlat.
Come on in, my boy.
Gel evlat.
Come along, my boy.
Beni görmeye gel evlat.
Come and see me sometime, my boy.
Buraya gel evlat.
Come here, son.
Gel evlat.
Come here, boy.
- Hal, gel evlat.
- Hal, come on, boy.
- Evet, içeri gel evlat.
- Yes, come in, son.
- Atımı hazırlarken benimle gel evlat.
Come with me, boy, while I get my horse settled.
Gel evlat.
Come on, son.
Buraya gel evlat.
Come out here, son.
Buraya gel evlat!
Come here, kid!
Hey, evlat. Buraya gel.
- Hey, kid!
Gel, evlat.
Come, my boy.
Gel buraya evlat.
Here, boy.
Evlat, buraya gel.
Kid, come here.
Gel bakalım evlat.
Come on, kid, here.
Hadi gel, evlat.
Come and get it, boy.
İçeri gel, evlat.
Come inside, son.
Evlat, bir dakika benimle dışarı gel.
Son, step out with me a moment.
Gel buraya, evlat...
Come here, son
Gel buraya, evlat.
Come here, son
Evlat, babanla birlikte arada bir beni görmeye gel.
Son, come to see me with your Dad once in a while
Evlat, sen benimle gel.
Come in the house with me, son.
- Evlat, gel seninle biraz konuşalım.
Let's you and I have a little talk.
Hadi evlat, gel.
Come on, kid, let's go!
Hemen gel, Harry evlat.
Come right away, Harry boy.
Gel bakalım, evlat.
Here, sonny.
Buraya gel, evlat.
Come along, kid.
Gel hadi evlat.
Come on, son.
İçeri gel ve kahve iç, evlat.
Come on in and have a cup of coff ee, boy.
Gel, evlat, gel, bana sepetinde ne olduğunu göster.
Come, boy, come, show me what you have in the basket.
Gel buraya, gel buraya, evlat, gel buraya.
Come here, come here, boy, come here.
Öyleyse evlat 20 yıl sonra para biriktirip gel ve seninle iş konuşalım.
Well, you save your money for about 20 years, sonny, and come back and we'll talk business.
Gel buraya, evlat.
Come here, kid.
Bak evlat buraya gel.
Look, kid, come here.
Tabi evlat. Buraya gel.
Sure, sure, sure, kid, come right on over.
Bunun farkındayım. Benimle akşam yemeğine gel, evlat, büyük evde.
I'm aware of that.
Gel haydi, artık, haydi gel, evlat.
Come on, now, come on, lad.
- Gel buraya evlat.
- Come here, sonny.
Buraya gel, evlat.
Come here, son.
- Buraya gel, evlat.
- Come here, kid.
Evlat, buraya gel.
- Boy, come here.
Eğer bu parayı istiyorsan o zaman buraya gel ve al evlat.
So if you want this dollar you just come right on over here and get it, sonny boy.
"Gel buraya, evlat, şu şifoniyeri parçalarsan... benden sana bir beşlik."
"You come in here, boy, and bust up this chifforobe... and I'll give you a nickel."
Gel buraya, evlat.
Come here, boy.
Gel buraya, evlat.
Here, here, here, here, here now, boy.
- Gel buraya, evlat.
- Come here, son.