Gidip traduction Anglais
80,930 traduction parallèle
Gidip karını görmeye ne dersin?
Why don't we, uh... Why don't we go see your wife?
- Gidip avlanalım o zaman.
Why don't we go hunting?
Sandala binip, yata gidip daha çok mermi alacağız.
We'll have to get back in the dinghy, then we go to the boat, then we get more bullets...
Gidip görmen için randevu almalıyız.
Okay, well, we have appointments to see them.
Alex, gidip babanı ve kardeşlerini çağır. Gelirken müzik kutusunu da getirsinler.
Alex, you go up and call your father and your brothers and tell them to come down and bring the music box, and... and...
Gidip konuşacağım.
I'll go talk them through it. Okay.
- Oraya gidip neden aileme o kadar kötü davranıyor diye sormaya gittim, tamam mı?
- I wanted to go talk to him about why he was treating my family so badly, right?
Sen çık, ben gidip buz alayım.
Oh, you go ahead, I'm gonna get some ice.
Şimdi eğer sorun olmazsa odana gidip bir harekat planı yapabilir miyiz?
Now, if it's not too much to ask, can we go back to your office and work on a game plan?
Ben de eve gidip kapıda Anita Gibbs'i gördüğümde havamda değildim.
Well, I wasn't in the mood when I got home to find Anita Gibbs waiting for me.
O zaman neden ofisin neredeyse oraya gidip yılın geri kalanını orada geçirmiyorsun?
Then why don't you go back to wherever your office is and stay there for the rest of the year?
Öylece gidip annemin kapısını çalamazsın.
You can't just show up on Mom's door.
Gidip John'a bu işi halletmesini söyleyeceksin.
You're gonna go, and you're gonna tell John to fix this.
Gidip yakalayalım.
Let's go pick him up.
Beni burada bırak ve gidip evlen.
You should just leave me here and go get married.
Guacamole paralarının nerede olduğunu söyle de gidip kasayı oraya siz nasıl diyor, kurayım.
So just a-point to where the guacamole money is, and I'll-a install-a da safe-a in da, how you say, a-place?
Bir koşu eve karar gidip geleyim. Oynadığım oyunu save etmem gerek. Kaydetmezsem fethettiğim toprakları kaybetme ihtimalim var çünkü.
I just have to run home real quick and hit save on the Madden game I was playing because Blake Bortles has, like, 300 yards passing in the first half...
Bu Janet'le benim için balayı sayılır o yüzden gidip sevişmeye çalışacağız.
You guys have fun. This is me and Janet's honeymoon, so we're gonna go try and figure out how to have sex.
Jason ve sahte Eleanor gidip de sen gerçek Eleanor'la devam ettiğinde bana ne olacak?
What's gonna happen to me when Jason and Fake Eleanor go and you're off with Real Eleanor?
- Hadi gidip bir şeyler yiyelim.
- Let's go get something to eat.
Dottie'lere gidip bir ambulans çağıracağım.
I'm gonna go up to Dottie's and call him an ambulance.
Evet, Levi vurulduktan sonra durumu çok kötüydü, o yüzden kendini toparlamak için gidip oturdu ve ben de ilk yardım çantasını alması için Danny'i arabaya gönderdim ve Memur Richie de o zaman geldi.
Yeah, well, uh, after Levi was shot, he was in pretty rough shape, so he went over there to sit down and collect himself, and I sent Danny up to the car to get a first aid kit, and that's what he was doing when Officer Richie arrived.
Gidip bize odun getirsene.
Here, why don't you go grab us some firewood.
Ülkede başka geleceği olmayan bir sürü genç erkek ve kadın var. Çünkü ülkeleri adına oraya gidip gelecekleri için canlarını vermekten başka bir şey istemiyorlar.
The thousands of young men and women in this country who have no other future, because they actually don't want any other future than to go over there and lay down their lives for their country.
Gidip bulmak için ironik bir şekilde beni terk edeceksin.
You're gonna ironically abandon me here to go find it.
"Gidip Ak Kadını mı avlayalım"?
"Let's go hunt the White Lady"?
Bir grup öğrencim gidip başka bir dünyayı fethetti.
A bunch of my students went and conquered another world.
Dileklerinizi yerine getirdiysem gidip dinlenebilirim.
Now, I can't nap until I've granted your wish.
Bu yüzden gidip kontrol ettim.
That's when I went checked
Gidip bir yerde kutlayalim mi?
You guys want to go out and celebrate?
Ben gidip onlarla takilacagim.
- I'm gonna go chop it up with'em. - All right.
Ben gidip su pantolona bakayim.
All right. I'm gonna go check on these jeans.
Ben gidip yatayim.
I'm gonna call it.
Pekâlâ, gidip Kevin'i izleyecegim.
All right, I'm gonna go watch Kevin.
Size yeni bir lazimlik gerekiyor, gidip getireyim.
Oh, and you, sir, you need a new bedpan, so I'm gonna grab that for you.
Beni dinlemeyeceksen en azından parasız kliniğe gidip bir baktır.
Only when you poke it. If you're not gonna listen, at least go to the free clinic and get it checked out.
Tamam, her sabah buraya geldiğimi görsen de gidip getireceğim.
All right, I'll get it, even though you see me come through here every morning.
Fena bir film değil ama gidip paintball oynuyorlar ve ciddi ciddi iki buçuk saat kadar sürüyor.
Mm-mm. It's an okay movie, but then they go play paintball, and, no joke, it goes on for, like, two and a half hours.
Ve sonra da eve gidip Koca Kaş Peter'dan kocaman bir kucak alacaklar.
And then they'll head home and get a great big hug from Peter Eyebrows.
Gidip acil durum irtibat kişine ulaştık.
Oh, we went ahead and reached out to your emergency contact.
Onlar gidip oynamaya başladılar ve sen sadece yerden bulduğun kırmızı bir ipi alıp etrafta koşmaya ve ipi arkanda sürüklemeye başladın.
They went off and did their thing, and you just... picked up this red string you found, and started... running around, dragging it behind you.
Gidip onu şikayet ettiğimizde, eBay onu kınamak zorunda kalacak.
So, when we all report her, eBay will have to reprimand her.
Dikkat, Crystal Bay veya Incline Village'a kara yoluyla gelen yolcular, lütfen High Mountain Marketplace'teki Müşteri Hizmetleri kioskuna gidip
Attention, arriving passengers with ground transportation to Crystal Bay or Incline Village, please see the Customer Service kiosk located in the High Mountain Marketplace
Buradan gidip arkamıza bile bakmayacağız.
We'll just blow out of here and not even look back.
Gidip bir yıldızlar haritası alıp Britney'yi bulmalıyız.
We should go buy a map of the stars and go find Britney.
Gidip Velocity'ye cehennemin kaç bucak olduğunu gösterelim.
So let's grab our coats and go kick Velocity's ass up and down the street.
O halde gidip dava taslaklarını oluşturmaya başla.
Then why don't you start drafting a suit.
Bunun yerine gidip toplu dava aldın ki yaptığımız bir şey değil.
Instead, you went and you signed a class action, which is something we do not do.
Onlara gidip anlaştım ve bana güveniyorlar.
I went out there, I signed these guys and they trusted me.
İyi o zaman gidip herkesin ne yaptığını farkında olduğundan emin ol.
- Yeah, it felt okay. - Good. Now why don't you go make sure everyone knows exactly what they're doing
Gidip Harvey'ye biraz mola vereceğimizi söyleyeceğim.
I'm gonna go tell Harvey that we're in the home stretch.