Gidip alayım traduction Anglais
1,059 traduction parallèle
- Evde kibrit yok, gidip alayım.
- I'll go get some.
Gidip alayım.
I'll get them.
İstersen ben gidip alayım.
I can pick it up for you.
- Gidip alayım.
- I'll go and get some.
- Cebindedir. - Gidip alayım.
- They must be in his pocket.
Gidip alayım.
I'll go and have a look.
Gidip alayım onu.
I better go get him.
Gidip alayım.
I'll go get them.
Gidip alayım yine
I go to take again.
Aşağıda bir hediyelik eşya dükkanı olacaktı. Gidip alayım.
I'll go get it from the gift shop downstairs.
Gidip alayım.
I'll go and fetch it.
Arabanın içinde, gidip alayım.
It's out in the car.
Gidip alayım.
I'll get it.
- Yirmi dakika. Gidip alayım.
- Twenty minutes. l`ll go pick it up.
Gidip mutfaktan alayım.
I'll get some from the kitchen.
Gidip şu testleri alayım.
I'll go and get those tests.
Ben gidip anahtarları alayım.
I'll go and fetch the keys.
Gidip paltomu alayım.
I go to look for my coat
Ambulansla gidip yaralıları alayım mı?
Should I take the ambulance and go get'em?
En iyisi gidip silahı alayım.
- I'd better go and pick up that gun.
Bekle, gidip seninkini alayım.
Wait, I'll go take yours.
Gidip birşeyler alayım mı?
Want me to go out and get something?
Gidip yiyecek bir şeyler alayım.
It's reduced, so I got a vat of it. Listen, why don't I just run down and get some food, and we'll stay in tonight and I'll cook?
Gidip gitarımı alayım.
I'll go get my guitar.
Siz buradan istediğinizi seçerken, ben de gidip dondurma alayım.
You choose whatever you want from this table, and I'll go buy the ice cream.
Markete gidip bir şeyler alayım. Markete mi?
I'll go to the store and get something.
Ben gidip şarabı alayım.
I'll go get the wine.
gidip paltomu alayım.
I'll get me coat.
Bak, burada işimiz bitince... gidip Jane'i alayım ve beraber otele gelelim.
Tell you what. When we're done here... I'll go fetch Jane and we'll meet you back at the hotel.
Gidip çocukları alayım.
I'm going to get the guys. Hurry up.
Ben şehre gidip, sana, yeni bir şeyler alayım.
Take a shower or something? I think I'll go back into town and get you some new cloths.
Gidip gözlüklerimi alayım.
I'd better go get my magnifying glass.
Gidip ceketimi alayım.
Just let me get a coat.
- Ben gidip kartı alayım.
- Let me go and get it.
İyisi mi yemek standına gidip kendime bir sosis alayım.
I think I'm going to go down to the refreshment stand and buy myself a weenie and conceal it in my pants.
Ben gidip içkileri alayım.
I'll get us a drink.
Gidip bilet alayım.
I'll go get the tickets.
Ben gidip bir şeyler alayım.
I'll go get some treats.
Gidip peynir alayım.
i have to stir the cheese.
Ben gidip yağmurluğumu alayım.
I'll go get my impenitrable.
Gidip arabadan yeni bir film alayım.
I'll go get another film from the car and not hear git ALA.
Gidip karımdan bir dolar daha alayım. "
Let me get another dollar from my wife in the car. "
- Gidip Charlie'den bir klavye alayım.
- I'll get a keyboard from Charlie's.
Eh, ben gidip bir ısırık alayım sen daha uygun bir şeylere bürünürken.
[chuckles] Well, uh, I'll, uh, go have a bite while you change into something more, um... comfortable.
Gidip üstüme bir şeyler alayım.
I gotta go put on a suit.
- Evet. Kayıt cihazı bozulmuş. Gidip yenisini alayım.
- Listen, the recorder's totally shot, so I gotta go pick up a new one.
Gidip Clark'ı alayım.
Yeah, I'll go get Clark.
Ben de arabalı sinemaya gidip Alf'i alayım.
I'll go to the drive-In and get alf.
Ben gidip çörek alayım.
I'll get some donuts.
Bak, en iyisi ben gidip çörek falan alayım.
Listen... Maybe I ought to get some donuts or something, huh?
Gidip anahtarları alayım.
l`ll go get the keys.