Gravely traduction Anglais
280 traduction parallèle
" Sevgili François, Jean'a annesinin çok hasta olduğunu söyle.
My dear François, tell Jean his mother is gravely ill.
Dilencilerin uzaklardan getirdiği süt, sadece ölüm döşeğindeki hastalara ekmeğe banılıp verilmek üzere saklanıyor.
Its milk is reserved for the gravely ill, who mop it up with bread brought from afar by the beggars, and given only to the sick.
Cathy son derece hasta.
Cathy is gravely ill.
- Ama kendisi çok hasta değil mi?
- I thought the Commodore was gravely ill.
Küçük tuhaf periye benzer bir şey... atımı ürküttükten sonra yanıma gelip ağırbaşlı bir şekilde yardım etmek istedi.
A strange little elfin-like creature. It frightened my horse and then came up and gravely offered me help.
eğer geleceğin hakkında bu kadar çok düşünüyor olmasaydım... seninle bu tarz konuşmazdım.
I would not have intruded had I not been... so gravely concerned over your future.
Marki, onun Vera Cruz'da demirli bir gemiye sağ salim ulaşmasını istiyor.
The marquis is gravely concerned that she reach the ship at Vera Cruz safely.
Evet, onu tanıyor musunuz, Bayan Gravely?
Yeah. Did you... did you know him, Miss Gravely?
Bayan Gravely, hiçbir şeye dokunmadan onu saklayacağım.
Miss Gravely, without cutting the hem off truth's garment, I'm gonna hide him, cover him up, forget him.
Hayır, onu gördüğünüzü unutun, Bay Gravely.
No. Forget you saw me, Miss Gravely.
Kimseye bir şey söylemeyin, Bayan Gravely!
Don't say anything to anybody, Miss Gravely.
Haklısınız, Bayan Gravely.
Oh. Oh. You're right as rain, Miss Gravely.
Tek bildiğim onları kimsenin satın almadığı.
Well, Miss Gravely, all I know is nobody buys them.
Cesaret verdiğiniz için teşekkürler.
Thank you for your encouragement, Miss Gravely.
Wiggy'i kastetmiştim, Bayan Gravely.
That was figuratively speaking.
- Karakterinizi göstermelisiniz, yüreğinizi, gizli yönlerinizi, gerçek Bayan Gravely'i, duygusal, ruhu genç, sevgi dolu ve anlayışlı Bayan Gravey'i.
- What do you mean? - You have to show your character, the inner self, the hidden qualities, the true Miss Gravely, sensitive, young in feeling, timeless with love and understanding.
O kadın ile çocuğu, Bayan Gravely, serseri kitap okuyan adam, Dr. Greenbow?
How about the woman and the boy, Miss Gravely and the tramp and... the man who was reading the book, Dr Greenbow?
Bayan Gravely ile randevum var.
I've got to go home and spruce up. I've got a date with Miss Gravely.
Ama beni siz davet ettiniz Bayan Gravely.
But you invited me, Miss Gravely.
Çok hoş bir öğleden sonra, Bayan Gravely.
It's, uh, certainly a nice afternoon, Miss Gravely.
Bayan Gravely.
Miss Gravely.
Ya Bayan Gravely yaptıysa?
Suppose it was Miss Gravely?
Haydi, güverteye Bayan Gravely!
Come aboard, Miss Gravely, come aboard.
Oturmaz mısınız, Bayan Gravely?
Won't you sit down, Miss Gravely?
Ama cinayetin ne demek olduğunu pek bilmiyorsunuz.
You don't quite understand what murder involves, Miss Gravely.
Bayan Gravely, tam teçhizatlı bir güzellik salonu.
Miss Gravely, a beauty parlour, fully equipped?
Ben sizi düşünüyorum Bayan Gravely.
I'm thinking of you, Miss Gravely.
Bayan Gravely'nin itirafını tehlikeye atamayız.
We can't risk complicating Miss Gravely's confession.
Bayan Gravely ile araba pazarına atıldık.
Me and Miss Gravely might be in the car market.
Bayan Gravely, ne derdiniz size desem ki..... ben römorkör kaptanıydım..... Doğu ırmağında karadan en fazla bir mil açıldım.
Miss Gravely, what would you say... if I told you... I was only the captain of a tugboat... on the East River... and never got more than a mile or so off shore?
Bayan Gravely'e saldırdığı zaman onun ayakkabısıyla indirdiği darbeyle ölmüştü.
Miss Gravely hit him with the heel of her shoe after he attacked her.
Kaptan, Bayan Gravely'e mi saldırdı?
Captain Wiles attacked Miss Gravely?
Ama sonra Bayan Gravely kendi yaptığını sandı.
Then Miss Gravely thought her shoe was responsible for it so -
İster mizah şeklinde, ister ciddi olsun, efendim, nesnel doğruluktan ayrılmamak üzere, bu türden bir tabancanın emniyet mandalının kazara açılamayacağını söyleyebilir misiniz?
Humorously or gravely, sir, in any mood that does not shy from objective truth, would you say that the safety catch on a gun of this type could not be accidentally joggled loose?
Fazlasıyla kışkırtıldım.
Gravely provoked, I might add.
Catherine duygulu, diz çökerek Jim'in kollarına atıldı.
She came into his arms gravely.
Olayların gelişimine şaşıran oğlanla kız birbirlerine nasıl yanlış baktıklarını görüyor.
Amazed by the sudden turn of events, the boy and girl realise how gravely they've misjudged each other.
Tamamiyle öyle. Şayet Birleşik Devletler Ordusunun, geniş bir çölü geçmeleri için bir grup kuş beyinli kadına eskortluk yapacağını ve kendilerini onlar için atların altına atacaklarını düşünüyorsanız, ciddi şekilde yanılıyorsunuz.
But if you think the United States Army is going to escort a bunch of harebrained females across open desert, bent on throwing themselves under horse teams, you're gravely mistaken.
Michael James, çok cesurca davrandın ve hiç fark edilmeden durumu atlattın.
Michael James, you were gravely tempted and you came through it unspotted.
Babamın iş iflas ettiğinde... annem ağır hasta bıraktı... ve sadece bir tane alabildim beladan onları almak için.
When my father's business went bankrupt... it left my mother gravely ill... and I was the only one able to get them out of trouble.
Çavuş, arabada ağır şekilde yaralanmış biri var tabii, çoktan ölmediyse.
Sergeant, I have a gravely wounded man here if he's not dead already.
Larya o kadar hasta ki fazla ömrü kalmadı.
Larya is now gravely ill and hasn't long to live.
Maalesef çok hasta.
Gravely ill, I'm afraid.
"O kadın Tanrının Krallığında mükafatını alacaktır," "çünkü o masumiyetine rağmen suçlanmış ve" " çok ağır bir yükün altında kalmıştır.
This woman shall verily inherit the kingdom of God, because she had innocently been gravely distrusted and has had to carry difficult burden.
Bodrumda, üzerinde şeytanın amblemi bulunan maskeli bir cellat ağırbaşlı bir şekilde korkunç makineleri yönetmektedir.
In the cellar, a masked executioner with the devil's emblems presides gravely over the horrible machines
Bu şarap yeryüzü gibi ve biraz karanlık.
Wine is like the earth and this is just a bit gravely.
O halde, Binbaşı, sonunda içimizden biri üzülecek, çünkü ben de hiç...
In that case, Major, one of us is bound to end up gravely disappointed, because neither have I...
Kafasında tüyle yerde bağdaş kurmuş, dalgın dalgın kendisini dinleyen bir grup kıza, İkinci Dünya Savaşı'nda Japon esir kampına düşmenin nasıl bir şey olduğunu usul usul anlatan kelleşmeye başlamış, kilolu, orta yaşlı bir adam.
A rather overweight, balding, middle-aged man with a feather on his head... sitting cross-legged on the floor, very gravely and gently... telling a circle of totally absorbed girls what it was like... to be in a World War II Japanese prison camp.
Gerçekten düş kırıklığına uğradım.
I am gravely disappointed.
Ölüm döşeğinde olan Bayan Elsa Bergius yatağında yatıyor.
Miss Elsa Bergius, who was gravely ill, lay in bed.
İstirahatte. Ağır yaralı.
In his quarters, gravely wounded.