Görebilirsin traduction Anglais
2,614 traduction parallèle
belki hoşuna giden birşeyler görebilirsin
Maybe you'll see something you like
Ünlü bir otele gidecek olursan, sende birçok ünlüyü görebilirsin.
I guess if you go to famous hotels, you're bound to see famous celebrities.
Seung Jo evden ayrıldığına göre onu sadece kulüpte görebilirsin, değil mi? Ama Seung Jo ona bile tek tük gidiyor.
Since Seung-Jo's out of the house, the only place you can see him is the tennis club but he hardly comes...
O zaman bugün dünyadaki en güzel kadını görebilirsin.
Then you'll be able to see the prettiest woman in the world today.
Gelirsen Dae Woong'u görebilirsin.
If you go, you can meet Dae Woong.
Benim üzerimden doktorumu görebilirsin.
You can see my doctor, on me.
Belki orada Sunbae'yi diz çökmüş bir halde görebilirsin.
Maybe you would see Sunbae kneeling over there. He's kneeling over there?
- Her şeyi görebilirsin.
- You can see everything.
Her şeyi görebilirsin.
You can see everything.
Buradan tüm dünyayı görebilirsin.
You can see the whole world from here.
Bunu bu tarafa katlıyorsun, bu köşeyi böyle kıvırarak bu harfi buna uyduruyorsun. Doğru yaparsan yapman gerekeni görebilirsin.
You fold this piece here, make this letter match up here, bring this corner here, and if you do it just right, it will show you what to do.
Eğer kalbinin derinliklerine inersen, o dakikayı şu anda yaşadığını görebilirsin.
If you see deep in your heart, you can see who is having the time Right now.
Kızınla beraber onu her istediğinde görebilirsin.
You, your daughter could see him whenever you want.
İşte emeklilere ne olduğunu görebilirsin, Stu.
This is what happens to retirees, Stu.
Eğer manyak bir kar fırtınası kopmazsa onları görebilirsin.
Unless there's a freak blizzard, you'll still get to see them.
Onu görebilirsin dediğimde onu göreceksin.
You'll see her when I say you can see her.
"Elbette görebilirsin" dedim.
So I said, "Of course, you can." In that moment,
- Güzel, yani onu sık sık görebilirsin.
- Yes Good, so you can see him often.
Neredeyse zamanın geçtiğini görebilirsin.
You can almost see time passing.
Bana yaklaşırsan, çok kötü zararı görebilirsin!
If you get close to me, you're going to get hurt real bad!
- Televizyonu daha iyi görebilirsin.
- You could see the TV better.
Elimde bir DVD var. - Yapma, Carl Kendi gözlerinle görebilirsin.
I have it on DVD you see it yourself.
Beni kardeşin gibi görebilirsin.
You can think of me as your sister.
Işığa karşı durduklarında onları görebilirsin.
You can see it when they stand against the light.
İstediğin yere gidebilir, istediğin yeri görebilirsin.
You can go wherever you want, see whatever you want to.
Uyumak,... ama düş görebilirsin o uykuda, o kötü!
To die, to sleep to sleep : perchance to dream : ay, there's the rub.
Bak, mağaramı burdan görebilirsin
How you doing? Sleepy, Mr. crocodile.
Eğer devamlı bir iş arıyorsan gelip beni görebilirsin.
Well, if you're ever looking for a steady gig, you can come down and see me.
Minos'un ne kadar güçlü olduğunu görebilirsin.
And somewhere to hide. See how Minos was a powerful man.
Ama onu sonra görebilirsin, söz veriyorum.
But you'll see her later, I promise.
İşe yarar görebilirsin kendini
You may prove useful yet.
Bir ayna işlevi gördüğünden gökyüzündeki bulutların yansımasını görebilirsin gölde.
Since it's like a mirror, it can reflect the sea of clouds above.
Ama uzaydan bile buradaki ışıkları kafeleri, insanların içki içip, şarkı söylediklerini görebilirsin.
But from the distance of space These lights, cafes are... people drinking, singing.
Gabe, hayatım, baban kendini iyi hissetmiyor bu yüzden bir süre seni görmeye gelemeyebilir... Fakat Noel'i bizimle geçirmeni çok isteriz. Böylece onu görebilirsin.
Gabe, honey, your father's not feeling well, and he can't come to see you for a while, but we'd like you to spend Christmas at home so you can see him.
Benimle çalışırken, beni arkadaşın gibi görebilirsin.
When you work with me, you're working with a friend.
Ailemizin başka bir tuhaf alışkanlığı olarak görebilirsin.
Think of it as another Gregson family quirk.
Öyle de bakabilirsin bunu bir fırsat olarak da görebilirsin.
You could look at it that way, or you could look at it as an opportunity.
Aslında aynaya arkanı dönersen kendi karanlık tarafını görebilirsin.
Perhaps you could see your dark side if you mooned a mirror.
Kendi gözlerinle görebilirsin.
You can see it with your own eyes.
Evimi Google Earth'den görebilirsin.
You can see my house on Google Earth.
Ben içeceğim, Zaman tutabilir ve ne kadar sürede kendimden geçeceğimi görebilirsin.
I'll drink, and you can time me and see how long it take me to pass out.
Herkesi görebilirsin ; ama hiç kimse seni göremez.
You can see everyone, but no one can see you.
Aşırı sıkıcı. Ayrıca yıldızları da görebilirsin. Nefret ederim bundan.
And you can see the stars, which I hate.
Kostümüne katabileceğin bir süs görebilirsin.
You might see something, some trim for your suit.
Yardımı dokunacaksa kendini nöbetçi olarak görebilirsin. Xavier birilerini gönderirse diye.
If it helps, think of yourself as a lookout, in case Xavier sends someone here.
Arkadaşıma saygısızlık etmek istemem, ama eğer benimle çıkarsan dans pistinde böyle bir şey görebilirsin.
With all due respect to my friend here, if you go with me, you can expect this on the dance floor.
Balıkçı feneri. Denizi, kayalıkları, yunusları görebilirsin.
A fishing light, you can see the sea, the reefs, the dolphins.
Kalbin boş, nasıl güzel bir rüya görebilirsin?
Your heart is empty, how can you have a good dream?
Bir işbirliği demişti ve orada erkeklerin etkisini görebilirsin.
This... He said this was a collaboration, and you can see the male influence there.
Bunu görebilirsin.
You could get out from under.
Sen onları görebilirsin ama onlar seni göremez, tamam mı?
You know, you can see them, but they can't see you, okay? - All right.