English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ G ] / Gürültülü

Gürültülü traduction Anglais

1,965 traduction parallèle
İçerisi çok gürültülü ve sana burada güle güle derim diye düşündüm.
It's real noisy in there so... I thought I'd tell you goodbye out here.
O kadar gürültülü ki.
It is so loud.
Gürültülü olacak.
It's gonna get loud.
Ve bu konuşma eylemlerden daha gürültülü!
And this speaks louder than actions!
Barry ve Denise sürekli kavga ediyor ve sonra oldukça gürültülü ve yoğun bir şekilde sevişiyorlar.
Barry and Denise fight all the time and then they have really loud, intense make-up sex.
Biraz gürültülü, değil mi?
- A BIT LOUD, ISN'T IT?
Şarkının düzenlemesinden daha gürültülü olan tek şey ironisi.
The only thing louder than its arrangement is its irony.
Tepelerde yaşayacak, gürültülü sarı bir spor arabaya binip 1.80 boyunda 45 kiloluk kızıları becerecektim.
I was gonna live in the hills and drive a noisy yellow sports car and fuck 6'girls who weighed 89 Ibs.
"... bölge iki yandan gelen seslerle kaplanmıştı. " "... gürültülü atların ve insanların "
on each side resounds the terrain of horses thundering and men.
Abartısız anlatıyorum, insanlarla burun buruna oturmuşsun yeni tanıştığın birisiyle sohbet ediyorsun. İnsanlar torunu hakkında konuşurken onlara ölü gibi görünüyorsun ve işte o vakit insani bir şekilde istediğin kadar gürültülü osur.
Like, you could literally be talking to someone you just met and be sitting this far away from them and look them dead in the eye as they talk about their grandson and just fart as loud as you humanly can.
Ne gürültülü horozlar!
What a rampage of cockerels!
- Burası çok gürültülü.
- It's very noisy in here.
Bu gürültülü sahil trafiğinde zaman kazanabilirz ama daha derine inmeliyiz.
We can buy some time in that noisy coastal traffic, but we're gonna have to go deeper.
Evet, burası biraz gürültülü... ve bende biraz eskidim, yani, öyleyse...
Yeah, it's a little loud in here and I'm a little rusty, probably, so- -
Gürültülü öğlenler. Her zaman gülerdin.
- Noisy afternoons, you always left smiling.
Tiyatro bovling salonunun üzerinde, bu yüzden biraz gürültülü ama bir daha Anne Frank'i oynama şansını elde edemeyebilirim.
The theater is above a bowling alley, so it's a little noisy, but it might be the only chance I'll ever get to play Anne Frank.
Ne kadar gürültülü bir kapı.
That is such a loud door.
Irina, çok gürültülü bir alarm sesi
Irina?
Çok gürültülü olacak... o adamlar ne olduğunu anlayamayacaklar.
Now, it's gonna be so loud that it's gonna... it's gonna make JENNIFER :
Babam çok gürültülü olduğu için oynamamı istemiyor.
But Dad does not want me playing with it... because the bitch makes such a racket.
İçerisi biraz gürültülü ve kapalı gelebilir.
It can get loud in there, and a little closed off.
Chase büyük, gürültülü bir parti istemiyor.
raucous party.
Gürültülü.
Loud.
Ama gerçek gürültülü, karışık ve sürprizlerle dolu.
But reality is loud, messy, and full of surprises.
Burası çok gürültülü.
It's so noisy here.
Leeza... Duyduğun en gürültülü sesi hatırlıyor musun?
Leeza... do you remember the loudest sound you ever heard?
Leeza, o gürültülü sesi duyduğunda...
Leeza, when you heard the loud sound... - was it dark?
- Gürültülü sesi neyin çıkardığını hatırlıyor musun?
Do you remember what made the loud sound? The loud sound?
- Evet. - Parti çok gürültülü olacak.
- The FO will be abuzz.
- İri yarı ve gürültülü.
- Loud and husky.
Uzun, gürültülü bir patlama.
She is one long, loud blast of sex.
Burası sürekli gürültülü müdür?
Is it always so noisy?
Duvarlarda nöbetçiler var ve ev daima gürültülü.
There are guards on the walls. It's always noisy.
Burası birazdan epey gürültülü olacak.
It's about to get really loud in here.
Anlıyorum ama, bu çok gürültülü.
I understand, but it's so loud.
Kalabalık, yoğun ve gürültülü bir şekilde büyüdü. Birden ortasında bir girdap oluştu. Gömlekli bir adam, Morgan'ın ofisine doğru gitmeye çalışıyordu.
The crowd grew thicker and noisier, and then there was an eddy in the middle of it and a man in shirt-sleeves was pushing his way across the street in the direction of the Morgan offices.
Tanrım, bu kadar gürültülü müzikle konuşulmaz ki.
Jesus, you can't call that noise music.
Çok gürültülü olurlar. Sürekli mangal kokar.
Very noisy, barbecue smell all the time.
Çok gürültülü, küfürlü ve kuşlarımı uyandırıyor.
It's loud, it's abusive, and it's waking up my birds.
Ne zaman seni görsem, etraf çok gürültülü ve bu çok sinir bozucu.
Whenever I see you, it's so noisy and annoying.
Ne zaman sen gelsen, etraf çok sinir bozucu ve gürültülü oluyor.
Every time I see you, I find you so noisy and irritating.
Irina, çok gürültülü bir alarm sesi
IRINA, YOU'RE ABOUT TO HEAR
Çok gürültülü olacak...
NOW, IT'S GONNA BE SO LOUD THAT'S IT'S GONNA...
Hiç gürültülü müzik de dinlemezler.
Not a lot of company. They don't play any loud music.
Simon'ınkiler gürültülü bir şekilde korunmasız seks yaparken iç çamaşırımda peruk olmasına karşın benim randevum da oldukça iyi gidiyordu...
So while Simon's parents had noisy, unprotected sex, my dinner date was going well, considering I had a pensioner's wig in my pants.
Gürültülü bir parti hakkında arıyorum.
I think there's drugs involved.
... "Sessiz Bahar artık gürültülü Yaz."
"Silent Spring Is Now Noisy Summer."
Çok gürültülü!
GUITAR :
- Gürültülü ses...
Boom, boom!
Yani gürültülü.
Boom I mean, loud.
"Adımı söyle" ve "Baban kim?" birazcık gürültülü oluyor.
Hey, I don't wanna spoil the fun, but I've got Betsey with me today and Say My Name and Who's Your Daddy are getting a little loud.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]