Hack traduction Anglais
3,282 traduction parallèle
- Bizim onu sadece parçalara kesmemiz gerek!
- We just got to hack it to pieces!
Yeteneksizin teki bir gecede bir olaya dönüşüyor sen de bana kestirmeden gitmediğini söylüyorsun.
A no-talent hack turns overnight sensation, and you're telling me that you didn't take a shortcut.
Conrad'ın polisteki cinayet dosyasını hackleyerek bulmanı istiyorum.
I want you to hack into the police file on Conrad's murder.
Kırılması kolay
It's easy to hack.
Ama sesli mesaj bölümünü hackleyebilirim.
But I was able to hack into her voice-mail.
Ekmek mushaf çarpsın ki hack yok.
I won't hack. Cross my heart and hope to die.
Ama sinirini etkili bir şekilde yaprağın geniş kısmına boşaltabileceğin ve bir hücresel düzeyde iletiler, eyleme dönüşüyor yeni bir bitki büyüyor, gerçeğinin muazzam bir biyolojik kopyası işte bu fikir, manyakça bir şey.
But the idea that you can hack off what is effectively one of its limbs and on a cellular level messages crank into action, a whole new plant grows, a perfect biological replication of the original, that is pretty kick-arse.
Biriyle Physanto'yo hacklemek konusunda hiç görüştün mü?
( Hums nervously ) Did you speak to anyone about your hack into Physanto?
Aslında bir tür güvenlik kapısını, kızınız ve arkadaşı hacklesin diye açık bıraktığınızı farz ediyorum.
I'm gonna assume that you left some kind of security door open to let your daughter and her mate hack in in the first place.
Hack'leniyoruz.
We're being hacked.
Eğer bir şekilde fiziksel erişim sağlasaydım hasta listesini hacklemek için yeteri kadar zaman kazandıracak bir program yükleyebilirdim.
If I could somehow gain physical access, I could upload a program to deactivate it long enough to hack his patient list.
Onları hackleyemeyiz ama NSA'nın kaynaklarına gidebiliriz, arka kapılara.
We can't hack them, but we can go to the NSA's sources, the back doors.
Hack nasıl gidiyor? Yavaş ama emin adımlarla.
How's the hack going?
Bu bir hack olayı değildi.
It wasn't a hack.
Fitz, sen Skye'ın ağı çökertebilmesi için alıcıyı kuracaksın.
Fitz, you'll install the transceiver to let Skye hack the network
Az önce kredi kartı bilgilerine eriştim.
I can just hack his credit info, see what he's been up to,
Bu, Percy'nin seçimleri etkilemek için kullandığı kod, ama kodu değiştiriyor.
That is the code that Percy used to hack the election, but he's changing it.
Web kamerasını hackleyip onu izleriz ve nerede olduğuna ya da onu zorladıkları şeyin ne olduğuna dair bir ip ucu bulabiliriz
We can hack his webcam and watch him, and maybe we can get a clue as to where he is or what they're forcing him to do.
Louise Ellis sadece senin hackleyebileceğin mühürlü bir suç sabıkası var.
Louise Ellis has a sealed criminal record that only you can hack into.
Hala mühürlü suç sabıkasını hacklemenin ortasındayım. Ama...
I'm still mid-hack into her sealed criminal records, but...
Burada üyeliği var ve son zamanlarda keşfettiğime göre sadece senin hackleyebileceğin gizli bir sabıka kaydı varmış.
She has a membership here, and I recently discovered she also has a sealed criminal record that only you can hack into.
Askeri bir insansız hava uçağını hacklemek için ne paraları ne de bağlantıları vardı.
They didn't have the finances or the connections to hack into a military drone.
Fairbanks, doğru şartlar oluşursa bu iyi insanların palaları kapıp, birini hacamat edebileceklerini ispatladı.
Fairbanks proved that given the right circumstances, these nice people can pick up a machete and hack someone to death.
Bosna İç İşleri Bakanlığı'nı hacklemeye çalışıyorum ki isyancıların yeri hakkında istihbaratları var mı görebileyim.
I'm trying to hack Bosnia's Ministry of the Interior to see if they have any Intel on rebel positions.
Uçağın savunma sistemlerini hacklemek için gönderdikleri güçlü, kesintisiz sinyal yüksek rakım ihtiyacı doğurmuş olmalı.
To hack the plane's defenses, they'd need to be at an elevated altitude, sending a powerful, uninterrupted signal.
Beyzbol sahasına gider, bir torba karamelli şekerini alır, Hack Wilson'u koca yünlü formasıyla oynarken izlerdin.
You go to the ballpark, get your bag of Bulls-eyes and watch Hack Wilson round the bases in a big wool shirt.
Bir keresinde Hack'in topu sahanın dışına attığını gördüm.
I once saw Hack hit a ball out of the infield.
İş ortaklarım ve ben e - maillerini ve telefonunu hack'ledik Michael.
My associates and I hacked your e-mail, Michael, and your phone.
Ve dandik iş yapıyorsun.
And a hack!
Senin beceriksiz, bulmacalarının da dandik olduğunu düşünüyordu. Farklı pazarlara hitap ediyorduk.
He thought that you were a hack, that your puzzles were just crap.
Tamam, bakın beceriksiz gibi göründüğümü biliyorum.
Okay, look, I know I seem like a hack.
Roxy'i hacklemen lazım.
I need you to help me hack into roxy.
Not sistemini hacklemen için sana yardım ederim. - Bir şartla.
- I will help you hack the grading system under one condition.
Ortağım ve ben yeni güvenlik sistemi özelliklerinden dolayı not sistemini dışarıdan hacklemenin imkansız olduğunu fark ettik.
- Well... Due to new security measures, my colleague and I have determined that it is impossible to hack the grading system from the outside.
Geçtiğimiz üç yılda ülkede yapılan bütün büyük saldırıların arkasında o var. Gerçek kimliğini kimse bilmiyor.
Involved in every major U.S. hack in the last three years, yet no one's been able to get close enough to I.D. him.
Şehir genelindeki saldırı Krampus'un tek bir sunucuya girebilmesi için dikkat dağıtmakta kullanıldı.
Krampus's little helpers causing a distraction so he could hack a lone server. We know what he's after, boss.
Kontrol noktasının sistemine sızabilir misin?
Can you hack the checkpoint?
Ben olmadan hack işini kim yapacaksa artık?
Without me, they couldn't hack the system.
Hack yapılmasına ihtiyaçları yoksa eğer?
What if they didn't need to hack it?
Ark'a sızmak için ihtiyacınız olan şey.
It's what you would need to hack The Ark.
Hacklemek zorundayız.
We have to hack it.
Kopyasını çıkarsalar dahi kasaya giremezler.
Even if they were able to make copies, they cannot hack the vault.
Ciddi bir yazar olmak için Yale'e gitti ama ne oldu? Ciddi bir internet haber sitesi yazar bozuntusu.
He went to Yale to be a serious writer, but what he is, is a serious Internet journal hack.
Hack durumunu netleştirelim.
Let's bleach this hack.
Siz gidin fırlatmayı gerçekleştirin. Ben hack olayını hallederim.
Go ahead and launch, and I'll grab the hack.
- Hacki engelledin mi?
- Did you bleach the hack?
Sormadan önce, IA61'in sistemine girmeyi denemedim ama başaramadım.
To hack into ia61's flight system
Çünkü analog cihazları hackleyemezsin.
'Cause you can't hack analog.
Bu adam beceriksizin teki.
This guy's a hack.
Zaman ayarlı kilidi yeniden kurup, kombinasyonu hacklemek.
Secure a connection, re-set time lock, hack combination.
- Gilcrest.
- The Chinese hack, sir is gone. - Gilcrest.