English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ H ] / Heyecan verici

Heyecan verici traduction Anglais

4,783 traduction parallèle
Hiç seri katile karşı bir dava açtın mı? Düşündüğün kadar heyecan verici bir şey değil.
Eh... Ah, it's not as exciting as you'd probably think.
Bu heyecan verici.
- Ohh. - That is exciting.
Heyecan verici bir şeyin temelini atıp yeni bir alanda öncü olabilecek konumdasın!
You are in the perfect position to be on the ground floor something thrilling, a pioneer in a new field!
Heyecan verici görünen çocuk tehlikede!
Child in danger with exciting visuals!
Heyecan verici olan da bu.
And that's what's so exciting.
Yarış dışında onları görmek gerçekten heyecan verici bu yaşta bu kadar iyi olmaları ve, ve iyi değillerse bile, pistin dışında onları gördüğünüzde saatte 2 mil gittikten sonra bile yeniden sürmek için orada durmaları...
[Chelsea Saylors] It's really cool to seem them out racing and how good they are at such a young age, and even if they aren't good, just seeing them out on the track going two miles per hour they're still getting out there and they're still going for it.
Heyecan verici.
Thrilled.
Kulağa gerçekten heyecan verici geliyor.
It sounds really exciting.
Özgeçmişin heyecan verici.
- A + Barely made it.
Bu heyecan verici çünkü her şey olabilir.
It's exciting because anything can happen.
Ben ve kızkardeşim orayı çok heyecan verici bulduk.
Me and my sister found this really exciting.
Benimle konuşma şeklin çok heyecan verici.
- The way you spoke to me was so... Exhilarating.
Bu benim için heyecan verici olacak.
It's just that, um, I think it might be a bit too exciting for me.
Sizi burada görmek çok heyecan verici.
It's so exciting to see you here.
Peki, bu heyecan verici oldu.
Well, that was exciting.
En iyi ve en heyecan verici MMA dövüşleri.
The best and most exciting MMA fights.
Bugün için de heyecan verici bir konuşma yok mu?
No rousing halftime speech today?
Bu iş çok heyecan verici.
This is so exciting.
Bunda bu kadar heyecan verici olan nedir?
Why is it so exciting?
Bu düşüncen partide onunla güç bela yaptığın 10 saniyelik heyecan verici sohbete dayanıyor.
Oh, and this is based on the, uh, the 10 seconds of scintillating conversation - you * * * out of her at the party.
Gelecek sezon için birkaç heyecan verici replik söyler misiniz? - Aramızda kalır.
Well, can you give away any exciting plot lines coming up next season?
Ama Secret Knowledge, ve Philip Steadman'ın tüm çalışmaları harika, heyecan verici, dedektiflik romanı gibi, kimin yaptığını asla söylemiyor.
But Secret Knowledge, and all the philip Steadman work, are this wonderful, exciting, tingly whodunit, that never tells you who did it.
Ne kadar heyecan verici.
How exciting.
Bazıları oldukça mükemmel ve heyecan verici.
Some of it's pretty great and exciting.
Çok heyecan verici, çok.
This is exciting stuff.
İnanılmaz heyecan verici partisyondan dolayı sizi duyamıyorum!
I can't hear you over the incredibly exciting musical score!
April, Santa Fe demek. Çok heyecan verici olmalı.
So, April, Santa Fe, how exciting is that?
Sinir bozucu değil ki Heyecan verici.
It's not overwrought. It's passionate.
Heyecan verici.
Thrilling.
Harika, heyecan verici, inanılmaz bir kadınsın.
You're an amazing, exciting, remarkable woman.
Heyecan verici, değil mi?
It's exciting, right?
Bu çok heyecan verici olmalı.
That must be really exciting for you.
Aslında satıştaki büyüme çok "heyecan verici" diyebiliriz.
Well, what's exciting is reliable sales growth.
- Niye heyecan verici bir kızmabirader oyunu için giyimiş gibisin?
Why are you dressed for a rousing game of Parcheesi?
Heyecan verici olacak.
It's gonna be hectic.
Çocuklar, size heyecan verici haberlerim var.
Children, I have some exciting news.
Bu yorucu, ama heyecan verici.
- It is debilitating, but exciting.
Bu kadar ilginç birisiyle tanışmak heyecan verici.
So refreshing to meet somebody who's so... giving.
Sınırların sıkı ile en heyecan verici kurtuluş gelir.
With the strictest of boundaries comes the most exhilarating liberation.
Aslında bu biraz heyecan verici.
This is actually a bit thrilling.
- Oh, heyecan verici olacaktır
- Oh, how exciting for them.
Yani o masanın arkasında olma şansını yakalamak çok heyecan verici olurdu.
I'd love to anchor the news. I mean, any chance to get behind that desk would be very, very exciting.
Bazuka Joe-Kalibre'yi izlemek için televizyonu açan izleyicilerin onun yerine haberleri görmeleri çok heyecan verici olmalı.
Those of our viewers who tuned in for the Bazooka Joe-caliber puns instead of the news must be quite excited.
Çok heyecan verici.
This is so exciting.
Güzel, siyah ve kısacık sarışın saçları var. Heyecan verici!
She's cute, she's black, she has short blonde hair, she's exciting.
Bu heyecan verici kanıtları şahsen görmeyi hep istemiştim.
I have long wanted to see this sensational evidence for myself.
Bu yer, heyecan verici bir keşfin yapıldığı bize ilk omurgalılar hakkında yeni bir kanıt sunan yer.
This is the site of a thrilling discovery that has given us new evidence for the very first vertebrates.
Belki de oksijen eksikliği ile ilgili bir şey olabilir... Ama her ne idiyse, bize bütün yaşam tarihinin en heyecan verici bölümlerinden biri hakkında ayrıcalıklı bir bakış açısı sunuyor.
It may be something to do with the lack of oxygen, but whatever it was, it has given us a privileged view into one of the most exciting chapters in the whole history of life.
Ve sonra, çorak bir vadinin yamaçlarında heyecan verici bir keşif yaptılar.
And then, on the slopes of a barren valley, they made a thrilling discovery.
Soğuk yüzünden, su bazlı yaşam formlarının var olması imkansız ama Titan'dan alınan güncel bilgiler bize heyecan verici ipuçları sundu.
Because of the cold, it is impossible for water-based life forms to exist, but current data from Titan has given us exciting clues.
Çok heyecan verici.
♪ Men. ♪ This is so exciting.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]