English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Iliskisi

Iliskisi traduction Anglais

4,909 traduction parallèle
- Babamın ilişkisi mi var?
Dad's having an affair?
Babamın ilişkisi kesinlikle normal.
- Dad's affair is absolutely normal.
İlişkisi olması yanlış bir şey değil, oğlum.
It's not wrong to have an affair, son.
Bu durum da çözüldüğünde, aramızdaki iş ilişkisi tamamlanmış olacak.
But once that is settled, our business with you must be considered complete.
Hatta eminim babanın, Blaire Watson'la bir ilişkisi vardı.
I'm pretty sure, actually, that your dad was sleeping with Blaire Watson.
Robbie'nin erkeklerle ilişkisi olduğunu duydun mu hiç?
Did you ever hear about Robbie having relationships with men?
Bir aşk ilişkisi.
A love affair.
Sizinle bir iş ilişkisi kurmak adına düşük fiyata razı olacağım.
I'm willing to take less to establish a business relationship.
Kişisel iris modelinin hafıza bağlantıları ile ilişkisi.
Memory connection between subjects with identical iris patterns.
İkisinin bir ilişkisi varmış gibi görünüyor.
Seems like the two of them have some kind of relationship.
Bu öyle basit bir komşu ilişkisi gibi görünmüyor.
It's too lovely, seems like it's not just a neighbor relationship.
Ama onların ilişkisi iyiye gitmedi...
But, Their relationship didn't going well..
- Bir ilişkisi var.
He's having an affair.
Kamerayla böyle Allah vergisi bir ilişkisi olan Susie'nin fotoğrafının çekilmesine bu kadar isteksiz olması beni şaşırtıyor.
It staggers me that, um... Susie, who has this kind of innate relationship with the camera... Yeah.
Alvarez'in damatla bir ilişkisi yoktu.
Alvarez wasn't sleeping with the groom.
Martina Alvarez'in damatla ilişkisi var diye savcı yardımcısını vurduğunu sanmıyorum.
I don't think Martina Alvarez shot an a.D.A. - Because she was sleeping with the groom.
Yeğeninin abisiyle senin abinin ne ilişkisi var?
What relationship is your nephew's brother to your brother?
O adam, Vlad'in bir şekilde John Russell'ın ölümüyle ilgili bir ilişkisi var.
I know this guy Vlad is somehow involved with the death of John Russell.
Gangsterin fahişesinin kakao renkli şarkıcıyla ilişkisi varmış.
The mobster's moll was having an affair with the cocoa crooner.
İncil'de geçen köle-sahip anlayışı ya da pezevenk-fahişe ilişkisi gibi değil.
Not in the biblical, slavery-owning sense or, uh, the pimp-prostitute dynamic of,
Bak, cinayetlerle ilişkisi olan sadece 3 aile ferdi vardı ama ilçede yaşayan bir düzine daha akraba vardı.
Look... there were only three family members linked to the murders but there were over a dozen more living in the commune.
Önce kocası Capri'ye gelir ve bir ilişkisi olur. Arkadaşı da onu buraya getirir.
First her husband goes off to Capri to try and have an affair, and her friend brings her here.
John'un Martha ile ilişkisi var.
John is having an affair with Martha.
Çıkar ilişkisi olarak başlayan bu şey zaman içinde derinleşen bir arkadaşlığa dönüştü.
What began as an alliance of convenience became a friendship that deepened over time.
Medya kafayı sıyırmıştı, söylediklerine göre ya ikisinin bir ilişkisi varmış ya ortada bir şantaj varmış, ya da senatör kadını öldürmüş.
That he was either sleeping with her Or there was blackmail or that maybe he killed her.
Mallory'nin karısı, kocasının gizli bir ilişkisi var mı, araştırsın diye tutmuş.
Mallory's wife hired him to find out if her husband was seeing another woman.
İş ilişkisi.
Professional.
Copley-Barnes'ın Frida Yelland'la ilişkisi olduğunu keşfetmişti.
He found out somehow that Copley-Barnes was involved with Frida Yelland.
Yani Bayan Danby'yle ilişkisi de aynı sebepten.
So this affair with Miss Danby, then?
Birkaç gün içinde iki adam şüpheli bir şekilde öldü. Ve ikisinin de Blenheim Vale'le bir ilişkisi vardı.
Two men die within days of each other in suspicious circumstances, each with a connection to Blenheim Vale.
O halde sana FBI ile ilişkisi olmayan bir avukat bulurum.
Then I'll find you a lawyer who's not affiliated with the FBI.
Kızlar ve erkeklerin ilişkisi dünyayı döndürüyor gibi duruyor.
It seems like boys and girls make the world go round.
Ne ilişkisi?
What's fraternizing?
- Yoğun cinsellik ilişkisi.
- Intense sexualized socializing.
Peki ya Tahet Teknolojileri'nin FKÖ'nün terörist geçmişi ile ilişkisi?
What about Tahet Technologies'relationship with the PLO's terrorist past?
Onların, senin ailenle ne ilişkisi var ki?
What's their relationship to your family?
Ailesiyle garip, bağımlı bir ilişkisi olan bir yetişkin kadınsın.
You're a grown woman in a creepy, co-dependent relationship with your parents.
Bu da arkadaşım, Simon. Üniversite ilişkisi problemleri var.
And that's my friend Simon, who's got university relationship problems of his own.
Romantik bir kaçamak ya da gizli bir ilişkisi olabilir mi?
A romantic entanglement? An affair or something?
Babam ortalıktan kayboldu Annemin bir ilişkisi var
My dad has run away, and my mom is having an affair.
Annenin bir ilişkisi vardı.
_
Susan ve Ray'in ilişkisi nasıldı?
How was Susan and Ray's relationship?
Buyur buradan yak. Annenin bir ilişkisi varmış.
What do you know... mama had an affair.
Ne ilişkisi?
What affair?
Uzun-mesafe ilişkisi iğrenç bir olay ama kesinlikle değiyor.
The long-distance thing sucks, but it's worth it.
Bugün Aria bana, geçen sene babasını bir öğrenci ile ilişkisi sırasında gördüğünü söyledi.
Today Aria told me she caught her dad having an affair with a student last year.
Avukat Bent Krum'un da Ditlev Pram ve Ulrik Dybbøl ile birlikte olaya karışıp Pram ve Dybbøl'ün cinayetten suçlu olduklarını bilip bilmediğinin anlaşılması için Krum'un da her ikisiyle olan ilişkisi soruşturma altında.
The lawyer Bent Krum is involved - - In regards with Ditlev Pram and Ulrik Dybboel. Krums relation to the two are under investigation -
Ebeveyn-öğretmen ilişkisi kurallara aykırı mı?
Isn't the parent-teacher thing against the rules?
Doktor hasta ilişkisi çift taraflı işler.
Doctor-patient privilege goes both ways.
Bruce bir daha böyle hissetmek istemiyordu. O da, kadınlara olan ilişkilerini genel düşmanlık ilişkisi olarak belirledi. Ve bu tecrübesini, küresel çapta intikamını almak için kullandı.
Bruce never wanted to feel this way again, so he decided to study women the way a general studies the enemy and then use that knowledge to crush ass on a global scale.
Aramızda sadece iş ilişkisi olmasını istiyorum.
I wanted to keep things strictly business between us.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]