Içki içmem traduction Anglais
379 traduction parallèle
Hiç içki içmem.
I never drink.
Biliyorsun, hiç içki içmem.
I never drink, mind you.
Ben içki içmem.
I don't drink liquor.
Bir diplomat kızı olarak, pek çok insanla içki içmem gerekti.
As a diplomat's daughter, I've had to match drinks with a lot of people.
- Bir içki içmem lazım Cricket.
- I could use a drink, Cricket.
Arkadaşımı asanla içki içmem.
I don't drink with a man that just hung a friend of mine.
Ben genellikle içki içmem, efendim. Ama o gece içtim.
I do not usually drink, sir, but that night I must have.
- Evet, ben içki içmem.
- Yes, I don't drink.
Ama ben içki içmem ki.
Except I don't drink.
Sahsen ben içki içmem.
You see, I don't drink, myself.
Ben, içki içmem.
I don't drink.
Tamam. Ben içki içmem.
All right. I don't drink.
Ben içki içmem.
Oh, no, I don't drink. Come on.
Hayır, teşekkürler, içki içmem.
No thank you, I'm an abstainer.
Bay Diao, ben içki içmem.
No, Master Diao, I don't drink
Ben içki içmem.
I don't drink.
Ben içki içmem.
I'm teetotal. I don't drink...
- Teşekkür ederim, içki içmem.
- Thank you, I don't drink.
Ben kendim içki içmem, bu nedenle eğer aptal görünüyorsam, beni bağışlayın, fakat...
I don't drink myself, so forgive me if I sound stupid, but...
Ben-Ben içki içmem.
That's all right. I'm-I'm a man of temperance.
Hayır, ben içki içmem.
No, I don't drink.
Ben içki içmem!
I don't drink!
Hadi ama gülünç olma, ben kesinlikle içki içmem.
Oh, come on, don't be silly, I never drink.
Dindar biriyim, içki içmem.
I'm a baptist. I don't drink.
Genellikle içki içmem. Ama burada kendime biraz şarabı müsaade ediyorum.
Generally I don't drink alcohol... but here I allow myself a little wine.
Ben hiç içki içmem.
I never drink wine.
Bana koyma, ben içki içmem.
I don't drink.
Tanrım, bir içki içmem lazım!
God, I've got to have a drink!
Hafızam yok, pantolonuma sıçarım, yalnış dişleri takarım, sigara içmem, içki içmem...
I have no memory, I shit in my trousers, I've got false teeth, I don't smoke, I don't drink...
Benim içki içmem gerekiyo.
I need a drink.
- Sana iyi bakarım, içki de içmem.
- I'd cherish you and I'd stay sober.
İçki içmem.
I never take wine.
İçki içmem.
Don't drink.
- Ben içki içmem.
- I don't drink.
- İçki içmem.
I don't drink.
İçki içmem.
I don't drink.
- İçki içmem.
- I don't drink.
- İçki içmem ben efendim.
- I don't drink, sir.
- İçki içmem ama şundan alırdım...
I don't drink alcohol, but I'd like a...
İçki içmem lazım.
I gotta have a drink.
- İçki içmem yanlış mı? - Hayır, neden ki?
- Is it wrong for me to drink?
Hayır, teşekkürler, İçki içmem.
No thanks, I don't drink.
İçki içmem. Tanrım, galiba ciddi.
You'd just driven your jeep through the wall of the Officers Club... and ordered a double bourbon.
- Ama ben içki içmem ki.
I don't drink.
İçki ve sigara içmem. Asla kör bir insanı cinsel ilişkiye zorlamadım.
I would never force myself sexually on a blind person.
Özür dilerim sana bir içki veremiyorum... fakat ben hayatımda içmedim... ve asla içmem.
I'm sorry I can't offer you hard liquor... but I have never taken a drink in my life... and I never will.
- İçki içmem
- I don't drink
İçki içmem, çünkü içki karar vermeni etkiler.
I don't drink because drinking affects your decision-making.
İçki içmem!
Don't drink.
İçki içmem işime yansımıyor.
My drinking does not interfere with my work.
Ben içki içmem.
- I do not drink.