Işe yaramadı traduction Anglais
4,259 traduction parallèle
Her buluşmadan önce meditasyon yapıyorum ama işe yaramadı.
I meditate before every date, but it didn't help.
Akhil, planımız işe yaramadı.
Akhil, our plan's flopped.
Hiçbiri işe yaramadı.
Nothing worked.
Ama belli ki işe yaramadı.
But obviously, it didn't work.
Öyleyse plânı pek işe yaramadı değil mi?
Didn't work out too well for him, then, did it?
Bu akşam yaptığın hiçbir şey işe yaramadı.
Nothing you've done tonight has helped in any way.
Başkalarının mutsuzluğundan keyif almaya geldin ama işe yaramadı.
You came for a nice dose of schadenfreude and it didn't work.
Bu pek işe yaramadı, değil mi?
Well, that didn't work out very well, did it?
Evet, benim hızlı atışlarım da bir işe yaramadı.
Yeah, the volley into my own foot didn't help either.
Hado'yu öğretsin diye peşinde pervane olduk ama bir işe yaramadı.
He's got us jumping through hoops to teach us Hado, and still he doesn't give it up.
Fizik tedavinin işe yaramadığını anlayınca yaptığı şey olan "Bail" kelimesini yazabildim.
I got to the word "bail," which is basically what she did when she figured out the fucking physical therapy wasn't gonna take.
- Aynen böyle, işe yaramadı.
- Acabou, He failed.
Hiçbir şey yapamayınca fişi çektim ama gördüğünüz gibi işe yaramadı.
I unplugged it when nothing else turned it off, and as you can see, it didn't work.
İşe... işe yaramadı.
It didn't... it didn't work.
Kostüm yardımcı olur dedim ama işe yaramadı sanırım.
I thought the costume would help, but I guess it didn't work.
Planın işe yaramadı ama.
Yeah, well, your plan didn't work.
Neden ilaçların işe yaramadığını söylüyorsun?
So, why do you say that your medications aren't working?
Çünkü, Victor, sebepsiz özürler işe yaramadığında, bazen, tek çaremiz bu olabiliyor...
Because, Victor, when empty apologies fail, sometimes, we must resort to...
Konuşmak işe yaramadı.
Others can't use it
Diğer türlü işe yaramadı.
Others don't use it
Annenle baban yapmıştı ama işe yaramadı.
Mommy and Daddy built that didn't work.
İlaçların ve ezoterik saçmaların da pek bir işe yaramadı açıkçası.
Your drugs and your esoteric shit didn't help at all either,
Senin kara gözlerin daha henüz parlamamışken tam 100 yıl denedim ve işe yaramadı.
I tried it 100 years before it was even a glimmer in your blacked-out eyes, and it never works.
- Bu sende işe yaramadı mı?
This didn't work out for you.
Aklını başına getirmesi için konuşur musun çünkü benim sözlerim işe yaramadı.
Maybe you can talk some sense into her,'cause I sure as hell can't.
Neden işe yaramadı?
Why hasn't this worked?
Propranolol işe yaramadı mı?
Propranolol didn't help.
Hayır, işe yaramadı.
No, it didn't working.
Onu uyarmaya çalıştığını biliyorum ama işe yaramadı.
Yeah, I know you tried to warn her, but it didn't work out.
Sizden aldığım mum işe yaramadı.
_
Francisco mumunun işe yaramadığını söylüyor.
_
Paris'te bakır tel kullandık fakat işe yaramadı.
We tried copper in Paris and it failed.
JSTOR ve MIT bu olayı durdurmak için farklı adımlar atarlar. Hafif tedbirler işe yaramadığında, JSTOR, MIT'nin tamamını engeller. Baktığınız zaman, JSTOR veritabanının etrafında geçen bir kedi fare oyunu gibidir.
Well, JSTOR and MIT take a number of steps to try to interfere with this, when they notice that this is happening, and when the more modest steps don't work, then at a certain stage, JSTOR just cuts off MIT from having access to the JSTOR database.
Ben yıllarımı onları takip etmekle geçirdim ama bir işe yaramadı.
I've spent years tracking them, to no avail.
Eğer o duvar sana geçen yıl bir şey yapmadıysa, işe yaramadığını varsayıyorum.
Either that wall did something to you in the past year, or I'm gonna say it didn't work.
Bak dostum, bu zamana kadar o yöntem işe yaramadı değil mi?
Look, man, so far, that has not been working for us, right?
Sert davranmayı denedik ve işe yaramadı.
You know, we tried being heavy and that didn't work.
- İşe yaramadı. - Biliyorum.
- It did not help.
İşe yaramadığı için çok üzgünüm.
I'm really sorry it did not work.
İşe yaramadı.
It did not help.
İşe yaramadı Jonas!
It's gone to hell, Jonas!
İşe yaramadı.
It didn't work.
İşe yaramadı.
That did not work.
İşe yaramadı.
It didn't work. Oy.
İşe yaramadı mı?
It didn't work?
- İşe yaramadı mı yani? - Maalesef.
- That doesn't work on you?
Düzelmenin işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek için uyandıracağız seni. Ama seni temin ederim ki hiç acı hissetmeyeceksin.
We need to wake you to make sure the stimulation is working, but I assure you there is no pain.
- İşe yaramadı.
- Didn't work.
İşe yaramadı işte.
It's just... It just didn't work.
İşe yaramadığında hayal kırıklığına uğramış olmalısın.
You must have been disappointed when it didn't work.
Bunu çözmeye çalıştığımız zamanlar kolay olmadı,... ve bir işe de yaramadı.
The times we tried there to do... something That was very laborious. That has nothing.
işe yaradı 291
işe yaramaz 340
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yaramazlar 21
işe yarıyor 218
işe yaramayacak 101
işe yarıyor mu 48
işe yararsa 16
işe yaramaz 340
işe yarar 73
işe yarar mı 34
işe yaramıyor 223
işe yaramazlar 21
işe yarıyor 218
işe yaramayacak 101
işe yarıyor mu 48
işe yararsa 16