Köy traduction Anglais
19,204 traduction parallèle
Köy öğretmeniydi ve çiftçi olmak için işini bırakmıştı.
He had been the village teacher and had left to become a farmer.
Mısırların asla bitmediği göl kenarındaki bir köy hakkında hikayeler anlatıldı.
I was told stories of a village by the lake that never runs short of maize.
Ayağını yavaşça debriyaja koy.
Put your foot on the clutch there.
Şuna biraz baharat koy.
Hey, put some spice in here.
Boşalt ve kenara koy. Hemen.
Unload this and put it away.
Birkaç tişört ve pantolon koy.
Get me some shirts and a pair of pants.
Şuraya koy.
You put it in that pile.
Koy onu yerine.
Put that down. - Sit down.
Ellerini başının arkasına koy!
Put your hands behind your head!
Bir tanı koy.
Run a diagnostic.
Rafların üstüne koy.
Just on the shelf.
Elini buraya koy.
Put both your hands here.
Sadece tek başına doğru yönde beni koy ve ben.
Just put me in the right direction and I go alone.
Devam et, İstediğin kadar karşı koy.
Go ahead, struggle all you want.
Al, bunu bir çantaya koy.
Nikki : Here, put this in a case.
Dumanı bu kavanoza koy kesinlikle paranı geri vereceğiz.
Just return the smoke in this jar, and we'll totally give you a refund.
Tamam, bunu kulağına koy... ve söz veriyorum sinüslerin öğlene kadar açılacak.
All right, put this in your ear, and I promise you your sinuses will be clear by lunchtime.
Hadi video koy lütfen.
So, put the video on for me please.
Yavaşça... 275... 30 saniye tuz dökme, tamam mı? Turşuları koy. Bunlar hazır.
Smooth... 275...
O.J.'yi yayına koy hemen.
O.J. gets the big screen.
Onu atımın arkasına koy.
Put her on the back of my horse.
Elini üstüne koy.
Put your hand on it.
Koy gitsin.
Fuck it!
Koy gitsin.
Fuck it.
Mary Jean, geri koy onu!
Mary Jean, put that back!
- Buraya koy.
Put it here.
Koy elini.
Come on.
- Isiah. Nechells'deki barlarımıza ilaveten ikişer adam koy.
Put two extra men on our pubs in Nechells.
Hepsini kapıya koy.
Sack them all.
- Bize birer içki koy.
Pour us a drink.
- Arabamın bagajına 4 teneke benzin koy ve çalıştır.
Put four cans of petrol in the boot of my car and bring it round.
Torpido gözüne de sigara ve fener koy.
Put cigarettes and a lamp in the box.
Koy ver gitsin.
Fuck it.
At silahını ve ellerini başının üstüne koy.
Put your gun on the ground and put your hands on top of your head.
Ellerini kaputa koy.
Put your hands on the hood.
Ellerini kaputa koy dedim'
- Put your hands on the hood!
Ellerini kaputa koy. Evet efendim.
Yes, sir.
Buraya bak ve ellerini kaputa koy.
Keep your eyes right here and your hands on the hood! - You hear that?
Her neyse eger sevecen falan hissedersen... veya biraz farklı şekilde eglenmek istersen... bundan biraz gözl damlasına koy.
However, if you're feeling compassionate, or just fancy some fun of the twisted variety, put some of that in his eye drops.
Evet, hayır koy geriye.
Yeah, no, throw it in.
Buzdolabına, geçen yılki dilimin yanına koy.
Just put it in the freezer next to last year's slice.
Diğer elini buraya koy.
Put the other hand here.
Koy o zaman.
Put it on.
Her şeyini ortaya koy.
Give it your all.
Şimdi bu kırık parçaları alıp hayatını yoluna koy da görelim!
And now you take these broken pieces and mend it all your life.
Pekala, şunu omuzlarıma koy.
All right, put that on my shoulders.
- Hangi köy?
- Which village?
Silahını kınına geri koy, kovboy.
Holster your weapon, cowboy, all right?
- Süper, istediğin yere koy.
Great, just put them anywhere.
Koy ellerini buraya.
Now get your hand on it.
Eşyalarını şuraya koy.
Just put your stuff in there.