Lad traduction Anglais
8,572 traduction parallèle
- Beni aşağıladın da ondan!
-'Cause you humiliated me!
Vermiş olduğun emre tepki göstermelerini nasıl karşıladın...?
'How do you respond to the accusation that you gave the order...?
Olabilecek sorunlara karşı tavrını, zor yoldan öğrenmesini istemedim. Ama bence gayet yumuşak karşıladın.
I-I didn't want him to find out the hard way your position on glitches in a demo, but it sounds like you've mellowed.
Bizi resmen aşağıladı. Kalkın gidiyoruz.
She's humiliated us, let's go.
Bir sahipleri başarısızlıklarını çok kötü karşıladı.
One particular employer took their failure very very badly.
Benden beklentilerinizi karşıladığım için çok mutluyum.
I'm happy to have performed in a manner satisfactory to your expectations of me.
Rakam vermek için shvitz'ime girdin... ve beni kandırıp aşağıladın.
You intruded my shvitz to give me numbers... and deceive and insult me.
Davis's'ten bir adam geldi.
A lad from Davis's came round.
Hatta üniversiteyi bile yarıladım. İngiliz edebiyatı okuyorum.
I'm even part way to a college degree.
İnsanlar oturursak, kötü haberi neden daha iyi karşıladığımızı düşünür?
Why is it people think you take bad news better if you're sitting down?
Çoğu, çiçek atıp kollarını açarak Nazileri karşıladı. Asıl gerçek bu.
Most of them threw flowers and welcomed the Nazis with open arms, and that's the simple truth.
Biz neredeyse yolu yarıladık ama onlar hala burada sıkışıp kalmışlar.
We're already across interval.. ... and they are still stuck here.
Basit, işsiz bir ev hanımı olmadığı fikrini ona ben aşıladım. Dandik bir kanalda, başka işsiz ev hanımlarına... plastik mutfak eşyaları satabilir sandı.
I gave her the confidence to think she was more than just an unemployed housewife... selling plastic kitchen stuff to other unemployed housewives... on a junk cable channel.
Bunu kendisine yapılmış bir hakaret olarak algıladı.
He has taken this as a personal insult.
Sizi gelişigüzel bir şekilde karşıladığım için özür dilerim.
Forgive me for the cursory nature of my greeting.
Dansın, beyne endorfin salgıladığı bilimsel olarak da kanıtlandı.
It's scientifically proven that dance stimulates endorphin production in your brain.
Gel de bak oğlun ne yaptı!
See what your lad is up to now!
Tam olarak sekiz dakika önce, bir algılayıcı sektör altıda bir şey algıladı.
Exactly eight minutes ago, a sensor detected something in sector six.
Sektör beş ve altı arasındaki iki algılayıcı titreşimler ve sıcaklıkta hafif bir artış algıladı.
It's 4 : 10 am. Two sensors between sectors five and six have detected vibrations and a slight increase in temperature.
Carol nasıl karşıladı bunları peki?
So how's Carol been through all this?
Buster haberleri nasıl karşıladı?
How did Buster take the news?
Sakin ol dostum.
- Easy, lad.
Kandırıyor seni, yavrum.
You... you've been had, my lad.
Evet! Sen, oradaki genç delikanlı.
The young lad there.
- Yürüsene delikanlı.
- Go on, lad.
Orada aşağıladığın evcil hayvanım.
That's my beloved pet you're humiliating out there.
Hortumu yarıladı bile.
His umbilical's at halfway.
Senin Emil Strago'n az önce garajcımı öldürdü ve fiziksel olarak beni aşağıladı.
Your Emil Strago just killed my garage man and physically assaulted my person.
Araba, Los Angeles'e bir kargo uçuşuna yüklendi ve Atlantik yolunu yarıladı.
The car has been loaded upon a cargo flight to Los Angeles, and is halfway across the Atlantic.
Öğrencilerime, gelenek ve göreneklere bir nebze başkaldırmayı... ve seslerini yükseltmeyi aşıladım.
I put in my student a kind of rebel against traditions, customs... and how to raise their voice.
Ayağa kalk dostum.
On your feet, lad.
Enişteme aşıladığın sabır duygusunu bana aşılayamadın bu eniştem ki, problemin gitmesi için dua ediyor.
Mm, you have not instilled in me the sense of patience that you've instilled in my brother-in-law, my brother-in-law, who can pray for a problem to go away.
Beni gerçekten iyi karşıladılar.
No promises as to when.
Sen hayatımızın içine beni karşıladı.
You welcomed me into your lives.
Ama beni kollarını ve kalplerini açarak karşıladılar.
But they did. They welcomed me back with open arms and an open heart.
Oğlum, konuş benimle.
Talk to me, lad.
Ama buraya algıladıklarım için geldiysen ne yazık ki ben artık öyle şeyler yapmıyorum.
But if you're looking for a reading... Unfortunately I don't do those anymore.
- O zaman elimizi çabuk tutup şu küçük güzelliği satalım da yarı yarıya kırışalım.
Well, then quick, lad. Let's sell this little beauty and split the take, 50-50.
Arlen, az sinsi değilsin yani.
Oh, Arlen, what a devious lad.
New York'ta görüştüğümüzde beni sevgilimin yanında aşağıladınız.
And when we met up in new york, You insulted me in front of my beau.
Eh, öncelikle beni hoş karşıladığınız için çok teşekkür ederim.
Uh, well, first off, thank you so much for welcoming me into this.
Onunla dalga geçtiler, televizyonda aşağıladılar.
They make fun of him. They insult him on TV.
Kadın hamile, nasıl algıladığını biliyorsun.
She's pregnant, you know how she gets. I promised.
- Seni aşağıladım, değil mi? - Hayır, hayır.
- I've insulted you already, haven't I?
Bu yüzden aşıladılar beni.
That's why they inoculated me.
~ Sevgilim beni ihanetle yargıladı. ~
"Your beloved ignore you deceitfully."
İhtiyaçlarını karşıladığından emin ol.
You make sure he got what he needs.
Siz neredeydiniz? Sadece 10 adam, 1 milyar Hintliyi aşağıladı.
Where were you that night when 10 men humiliated 1 billion Indians.
Ona hikaye yazarı olabilmesi için yardım etmek istedim ama şimdi tek yaptığı yazmak, kitap şimdiden 500 sayfa filan oldu ve yarıladığını bile sanmıyorum.
I wanted to help him become a fiction writer, and now all he does is write, and the novel is 500 pages long and I don't even think it's half done.
Bir delikanlının kalbini genç bir kıza açması için iksiriniz var mı diye merak ediyorum.
I was wondering if you had a potion that might open a lad's heart to a lassie.
Bay Trumbo, meclisi aşağıladınız mı?
I'll meet you in the car. Mr. Trumbo, are you in contempt of Congress?