Law traduction Anglais
38,079 traduction parallèle
Florida'da yürürlüğe giren bu yasa Trayvon Martin trajedisinde önemli bir rol oynamıştı ve bugün gördüğümüz hareketi ateşleyen de bu oldu.
[man] That Stand Your Ground law that was passed in Florida played a huge role in the Trayvon Martin tragedy and this really ignited the movement that we see today.
Florida'daki bu kanun mercek altına alındı.
Florida's Stand Your Ground law came into the spotlight.
Florida'da ve ülke çapında nasıl yürürlüğe girmişti?
How did this law not only get in place in Florida, but around the country?
ALEC üyesi Wal-Mart, sözde Meşru Müdafaa kanunu kabul edildiğinde uzun süredir ALEC üyesiydi.
And the corporation Wal-Mart was a long-standing member of ALEC at the time that it adopted the so-called Stand Your Ground law.
Bu kanun, silah satışlarının patladığı bir atmosfer yarattı.
It's a law that created an atmosphere where gun sales boomed.
CCA, polise yasa dışı görünen herkesi durdurma hakkı veren bir kanunu ileri süren ALEC çalışma grubundaydı.
CCA was on the ALEC task force that pushed that law that gave police the right to stop anyone they thought looked like an immigrant.
Bu kanun, göçmen tutukevlerini doldurdu ve ALEC üyesi CCA'in işine yaradı.
This law filled immigration detention facilities, and it directly benefited an ALEC member, CCA.
Göçmenlik yasalarıyla kanun uygulama sistemimizin... MARIE GOTTSCHALK PROFESÖR... birleşmesi söz konusu.
That there's the merger of our immigration enforcement and our law enforcement system.
Ceza muhakemesi sistemimizde baştan sona reform yapacağız ve kanun kuvvetleriyle hizmet ettikleri toplum arasındaki güveni tazeleyeceğiz.
We will reform our criminal justice system from end to end and rebuild trust between law enforcement and the communities they serve.
Eski güzel günlerde, kanun kuvvetleri bundan çok daha hızlı tepki verirdi.
[Trump] In the good old days... law enforcement acted a lot quicker than this.
Kanunları uygulayacağız. Kanun ve nizam istiyorsak, Amerikalılar bunu hatırlamalı.
[Nixon] And we are going to enforce the law, and Americans should remember that, if we're going to have law and order.
Ben kanun ve nizamın adayıyım.
I am... the law and order candidate.
Ayrıcalıklı. Anayasanın içinde. Ülkenin başlıca kanunu.
It's in the constitution, it's the supreme law of the land.
Mevcut bağlamda birçok kişinin yaptığı gibi, polise karşı olanların kanuna ve nizama da karşı olduğunu söylemek yanlış olur.
[Gannon] It would be a mistake to say, as many do in the current context, that if you're against the police, then you're against law and order.
Tarihimizde hiçbir zaman devletin kanun ve nizam anlayışının siyah toplumun özgürlüklerine, haklarına, seçeneklerine ve seçimlerine karşı işlemediği bir dönem olmamış.
There has never been a period in our history where the law and order branch of the state has not operated against the freedoms, the liberties, the options, the choices that have been available for the black community, generally speaking.
Columbia'da hukuk öğrencisiyim. - Buraya davanız hakkında konuşmaya geldim.
I am a law student at Columbia, and I'm here to talk to you about your case.
- Ne? Eğe bulduğun herhangi bir şey kayınpederinin suçluluğunu ispatlarsa cezanı değiştirecek ve buradan çıkabileceksin.
If whatever you get leads to a conviction on his father-in-law, he'll commute your sentence and you get to walk.
Rachel ikinci sınıf okuyan bir hukuk öğrencisisin.
You're a second-year law student, Rachel.
Evet, belki ikinci sınıf hukuk öğrencisi olabilirim ama sekiz senedir yardımcı avukatlık yapıyorum.
Yes, because while I may only be a second-year law student, I have been a practicing paralegal for the past eight years.
- Çevre mi? Biz hukuk firmasıyız neden- -
We're a law firm, why would I- - Jesus Christ.
- Olabilir. Sadece hukuk firmalarını araştırıyordun ve hukuk firmalarının ortak alana ihtiyacı var.
You've only been looking at law firms and law firms need communal spaces, but- -
- Harvey Rachel'in okulu var.
- Harvey, Rachel has law school.
Neden sen de okuldayken bu tarz şeylerle uğraştın gibi düşünüyorum acaba?
Why do I get the feeling that when you were in law school you went through something just like this?
- Haklısın, buraya sana yağ çekmeye gelmedim ama aynı zamanda menkul kıymetler kanunu hakkında hatırlatma duymak için de gelmedim.
You're right, I didn't come down here to kiss your ass, but I didn't come for a refresher on securities law either.
Kevin kayınpederine defol dediğimi öğrenince bir daha Mike'a güvenmeyecek.
When Kevin finds out I told his father-in-law to drop dead, he's never gonna trust Mike.
Onun için tepeden tırnağa herkesi tokatlayacağım ve bunu yaparken de Mike'a destek olmama karşı bir yasa yok.
I'm gonna kick ass for him up and down the block, and there's no law against me rooting for Mike while I'm doing that.
Damadın Mike'ı benim içeri tıktığım bir adamdan korudu.
Your son-in-law saved Mike from a guy I put behind bars.
- Şimdi gidip damadını göreceğim.
Now I go see your son-in-law.
Ben ise reddettim ama sonra Mike'ın arkasını kollayanın damadı olduğunu öğrendim.
I turned him down until I found out that his son-in-law is the one who's been watching Mike's back.
SPK, senin de çalıştığın, William'ın şirketinin yasaları çiğnediğini düşünüyor.
I'm saying the SEC thinks William's firm, the one that you worked for, is breaking the law.
Kayınpederimin masum olduğunu söyleyeceğim.
My father-in-law's innocent.
Kayınpederimi temsil ediyor bu durumda beni de temsil etmiş oluyor.
He's representing my father-in-law, which means now he's also representing me.
Tamam beyler, savunmaları dinlemeye hazırım. Ama şunu söyleyeyim, Meclis dün gece yeni bir karar almadıysa bu askıya alım duracak.
Okay, gentlemen, I'm ready to hear arguments, but I have to tell you, unless Congress passed a new law last night, this suspension stands.
... haberini görmelerini tercih ederim.
than "Manhattan law firm hires a fraud."
- Damadım.
- My son-in-law.
Müvekkilinin kanunlar dahilinde çalıştığından emin olmam için her hakka sahibim.
I have every right to make sure that your client is operating within the law.
Zaten bir teklif sundum, ama bir şey fark etmiyor, Çünkü Cahill seni ve damadını sorgulamak için mahkeme celbi gönderdi. Ve o ifadeler alınana kadar... mahkeme teklifimizi değerlendirmeyecek.
I did file a motion to dismiss, but it doesn't matter, because Cahill filed subpoenas to depose you and your son-in-law first, and until those depositions happen, the court won't file on the motion.
Bu çocuk Sean Cahill'i salakmış gibi gösterecek,... hem de bir hukuk fakültesi mezunu bile olmadan.
This kid made Sean Cahill look like a fool without even having a law degree.
Kayınbabanın seni hapishanede hiç ziyarete gelmemesi konusunda ne hissediyorsun?
How do you feel about the fact that your father-in-law never came to visit you in prison?
Bay Miller'ın ailesi bu soruşturmanın konusu. Ve kayınbabası onu açık bir şekilde- -
Mr. Miller's family is the subject of this investigation, and his father in law clearly doesn't give a shit...
Bana dahi damadım demeye başladı.
Started calling me his genius son-in-law.
Bu çok büyük bir risk,... ve sen kayınbabamın avukatısın.
It's too big a risk, and you're my father-in-law's lawyer.
Babam Newark Bölge Savcısı Jim Rogers ile aynı okulda okudu.
My father went to law school with Jim Rogers, the Newark District Attorney.
Meğerse Harvey çocuğun kayınpederini temsil ediyor.
Turns out Harvey's representing the kid's daddy-in-law.
Benim ezik damadım boyun eğmediyse, Jill de hayatta boyun eğmez.
And I'm telling you, if my loser of a son-in-law didn't cave, then Jill sure as hell won't.
Hukuki bilinci ortadan kaldırmıyor ama kötü şeyler yapmaya teşvik eden bir hastalık bu, değil mi?
A disorder that doesn't remove the concept of law but encourages or allows a person to behave badly seems convenient, doesn't it?
Ben, senin kocan ve onun damadıyım.
I'm your husband and her son-in-law.
Sadece damadınızın da o bölümde çalıştığını hatırlatmak isterim.
I just want to remind you that your son-in-law works in that department.
Bir daha onu ararsanız medya sorumlulukları kanunu 18. maddeyi ihlal etmiş olursunuz.
If you call him again, you will be in violation of article 18 of the media responsibility law.
- Bahsettiğin şu medya kanunu neydi?
What was that media law you just mentioned? Just something I threw out.
Baldızın 10'u çeyrek geçe yani eski kocandan 15 dakika sonra evden ayrıldığını söyledi.
Your sister-in-law told us you left around a quarter after 10 : 00 p.m. 15 minutes after your ex-husband.