Long traduction Anglais
197,288 traduction parallèle
Kings'e karşı tezahürat yapmadığı müddetçe sıkıntı yok.
As long as he doesn't root against the Kings, he's in the clear.
Uzun zamandır çok zor geliyor bunlar bana.
This has been hard for me for a long time.
Uzun bir kariyer bu.
It's a long career.
Size sunabileceğimiz gerçek ve uzun zamanlı şeyler de var.
There are real, long-term things we can offer you.
Ama Philip, sen burada olduğun müddetçe Merkez sürekli seninle ilgili endişelenip duracak.
But, Philip, as long as you're here, the Centre is going to continue to be concerned about you.
Ama o günler geride kalalı çok oluyor.
It's been over for a long time.
Uzun zamandır uğramıyorsun ama oraya.
You haven't been there in a long time.
Uzun zamandır seninle ilgili o kadar çok şey duydum ki.
I have heard so much about you for so long.
Uzun zaman önce burada, Washington'da.
Here, in Washington, a long time ago.
Ne kadar var ki onların...
I mean, how long before they- -
Ağzından kaçırması ne kadar sürer Philip?
How long's it gonna be before she slips, Philip?
Uzun süredir yapıyor sonuçta.
He did it a long time.
Ev için para biriktirmek çok uzun sürecektir.
Well, saving for a house will take a very long time.
İyi de ne zaman...
But how long before...
Bunu uzunca bir zaman kimseye anlatmadım.
I didn't tell anyone for a very long time.
Çok kalmayacağım.
I-I won't stay long.
Dersi bitince yanına giderdim eve döneriz, yemeği o hazırlamak zorunda kalır.
And I go to her after her classes, and we are going home, and she must prepare dinner after long day of work- - but she says,
O yüzden Stobert'le Kemp'i uzun süreli görmeniz gerekecek.
So you'll have to keep running Stobert and Kemp long term.
Uzun sürmez.
It won't be long.
- Bu işin bir parçasıysa gördüğüm en iyi büyük resim oyuncusu.
If she's a part of this, she's the best long-game player I've ever seen.
Kanamadan ölmesi uzun sürer.
It'll take a long time to bleed out.
Hatırlamıyorum. Uzaktaydı. Çok öncedendi bunlar.
I don't remember, it was far away, long time ago,
Mm, çok uzun süre dayanır.
Mm, it'll last you a long time.
Ve yani... Şey... Yakın zamanda bir bakarsın uzun zamandır bu iştesin ve'İşim bu.
And just, you know, pretty soon you've been doing it a long time, you go, whoa this, this is what I do.
Çünkü herkes hep der ki... Uzun süreli bir işin olunca şöyle derler,
'Cause people always say, once you've been doing something a long time, they say,
Uzun saçları gümüş rengi
♪ She has long silver hair ♪
Los Angeles'ta uzun süre yaşadığımdan aşırı derecede pozitif oldum.
I've lived in Los Angeles, uh, so long that I've become violently positive.
Long Beach stand-up'ından bir parça sahneleyebilsem veya biraz daha garip olacak ama, beyaz kadınlarla siyah kadınları dövme farkını anlattığı daha az bilinen işlerinden alıntı yapabilsem...
Long Beach stand-up special, or, perhaps, more weirdly, uh, been able to quote some of his lesser-known material about the difference between beating white women and black women.
Ben de tişört geceliğimi giydim. Uzun bir yırtmacı var. 1994 yılında
I put on my t-shirt nightgown with the long slit that I got in 1994 from the Minneapolis St. Paul Airport with the moose on it.
25 yıl içinde gözle görülür bir değişim yaşamadım, yani demek oluyor ki çok uzun ve aşırı eğlenceli bir oyun oynuyordum. Duygusal Sudoku yani.
I have not changed discernibly in 25 years, which means I've been playing a very long, super fun game of emotional Sudoku.
Hadi millet! Uzun sürüyor, çok çaba vermek gerekiyor.
It takes a long time, and a lot of effort.
Elinden her iş gelen erkeklerin bulunduğu bir sülaleden geliyorum.
I come from a long line of handy men.
Çok uzun süredir bu işle ilgileniyorum yani.
I've been doing this a long time is my point.
Kimse emlak konusundan senden bilgili olamaz. Hem bu proje üzerinde uzun zamandır düşünüyorsun.
Nobody knows more about real estate than you do, and you've been thinking about this project for a long time.
Ne kadar sürecek?
How long does it take?
Ne kadar oldu?
How long has it been?
Uzun bir cevap var mı peki?
Is there a long answer?
- Ne kadar sürdü?
For how long?
Yani diyorsun ki, burada oturup bütün gün milletin sikine bakıyorsun.
In other words, you sit around and look at dick pics all day long.
Eczaneye gidişimi biraz geciktirdim. Haliyle çok bir şey yok.
I'm long overdue to a trip to my dispensary, so I don't have much.
Ed hepsini yedi. Eğer Laurie'ye bir şey söylemezsem kurulda benim de yerimin olduğunun söyledi.
Ed copped to everything, and said that as long as I don't say anything to Laurie,
Oracle'dan kovulduktan sonra düzenimi kurmak çok ama çok zamanımı aldı. ve teknoloji firmaları artık benimle çalışmıyor. ama burada kendime bir ev buldum, bir yaşam.
It took me a very long, long time to get back on my feet after I got fired from Oracle, and... tech firms wouldn't touch me, but I've managed to find a home here, a life.
Richard, kısa süre önce, çalıntı bir şifreyle bizden çalmış olan bir şirketle, Endframe ile yarışa girdin.
Richard, not that long ago, you agonized over using a stolen log-in to get into a bake-off with Endframe, a company that stole from us.
Ne bu kadar uzun sürdü?
What's taking you so long?
Hey, Richard, konuşmayalı uzun zaman oldu.
Oh, hey, Richard, long time, no talk.
Sabah biz açmadan önce
Look, as long as you have it back online, you know,
- Tamam peki, eğer götünde beş kilometrelik bir ethernet kablosu yoksa planımız bu!
- Okay, well, unless you happen to have a three-mile long Ethernet cable hidden up your fucking asshole, that's the plan!
Ne kadar oldu, Beej, iki ay mı?
How long's it been, Beej, two months?
Birkaç yıl sonra, gidiş-dönüş biletleri olacak, eğer o kadar dayanabilirsek ki dayanamayacağız.
In a couple years, there'll be round-trip tickets, if we make it that long, which we won't.
Ben eğitildiğimde, bilirsin, eğer şey yapmazsam...
When I trained, you know, as long as I don't...
Hem de çok uzun bir süre boyunca.
For a long time.