Olacaksın traduction Anglais
32,225 traduction parallèle
Sen, sen merhametli olacaksın.
You... you will be merciful.
Hayır, Nina ciddiyim, bana yardım etmiş olacaksın.
What? No, Nina, honest.
Evde olacaksın zaten.
Well, you will be home.
Pekâlâ. Dünyayı kıyamet karmaşası sardığında ve kendini koruman gerektiğinde Sadie, o zaman babanın, hayvanları nasıl parçalayacağını öğrettiğine memnun olacaksın.
Well, when the world implodes into apocalyptic chaos and you have to fend for yourself, Sadie, then you will be glad that your dad taught you how to cut up animals.
Lütfen sakinleş. İyi olacaksın.
Please, calm down.
Bir yıl itici olacaksın.
You just bought yourself a year of pushing.
Bugünkü testte sekiz katılımcıdan biri olacaksın.
You'll be one of eight participants in today's test.
Evde olacaksın.
You always have to be at your house.
Evinde olacaksın ve sarhoş olacaksın.
You have to be at your house and drunk.
Ne zaman adam olacaksın? "
When will you ever learn? "
- Rahat ol, İyi olacaksın.
You'll be fine.
Dostım, bu kapıyı kapatırsan, 5 dakika içerisinde siren seslerini duyuyor olacaksın.
Buddy, if you close this door, you're gonna be hearing sirens in about five minutes.
Buna pişman olacaksın.
You will regret this.
Bir de profesyonel yazar olacaksın.
And you're a professional writer.
Charlotte seni bir dahaki görüşümde ben uçaktan inerken sen adımlarımın dibinde olacaksın.
Next time I see you Charlotte, you'll be at the bottom of the steps when I get off the airplane.
Smith'lerle birlikte olduğunda, dikkate alınmış olacaksın.
Once you're in with the Smiths, you'll be considered a curiosity.
Şimdi, sen tabi ki, terkedilmiş olacaksın tıpkı benim gibi ve biz resmen oğlumuzu eve getirmeye çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Now, you, of course, will be bereft, as will I, and publicly we'll never give up trying to bring our son home.
O zaman ne söyleyeceğini iyice düşün çünkü yemin altında söylüyor olacaksın.
I'd like you to think long and hard about what you're gonna say then, because you'll be saying it under oath.
Yanlış anlama, acınası bir halde olacaksın.
I mean, don't get me wrong, you'll be miserable.
İşkencenin tillahını göreceksin. Ama yine de mutlu olacaksın. Çünkü ait olmadığın bir yere aitmiş gibi numara yapmak zorunda kalmayacaksın.
We will torture you, but you'll also be happier because you won't have to keep trying to fit in somewhere you just don't belong.
Asıl sen seni burada bir başına bırakıp gittiğimde bir vahşi olacaksın.
It's you who will become a savage as soon as I leave you here alone.
Doğru şeyi yaptığınıza mutlu olacaksınız.
You'll be happy to do the right thing.
Hayal edebileceğinden daha fazla güce ve varlığa sahip olacaksın.
You'll have more wealth and power than you could possibly imagine. Mr. Murphy!
Teorime göre... bu, onun kontrolünü kesecek ama yine de bağışıklık sahibi olacaksın.
My theory is that it will dilute his control but still make you immune.
Altı hafta sonra şartlı tahliyeye uygun olacaksın.
You're eligible for parole in six weeks.
Fark etmediysen hayatın zaten mahvolmuş başkasının işlediği bir suçtan buradasın ve eğer o da yakalanırsa ikiniz birlikte içeride olacaksın.
In case you haven't noticed, your life is already screwed up. You're in here because of some other guy's crime, and if he gets caught, you're gonna be in here together.
Yorgunluktan ölüyor olacaksın. Yani geceyi burada geçirmen gerekecek.
You're gonna be exhausted, which means you're gonna have to spend the night.
Ama kanıtın yok ve bunları parmaklıkların arkasından söylüyor olacaksın.
But you've got no proof and you'll be telling it from behind bars.
Burada güvende olacaksın.
You guys'll be safe here.
Ona sen bakacaksın, sen göz kulak olacaksın.
You look after him. You take care of him.
Public Enemy'deki ilk beyaz kadın rapçi mi olacaksın?
Are you going to be the first female white rapper to open for public enemy?
Daha iyi olacaksın.
You'll be farther along.
Gelecek birkaç ay için yollarda olacaksın.
You'll be on the road for the next couple of months.
En son duyacağın şey, insanların tezahüratı olacak, çünkü gebermiş olacaksın.
That's gonna be the last thing that you hear is people cheering'cause you're dead!
Ama bu uçağa zarar verirsen, sana yardım etmeye çalışan tek kişileri havaya uçurmuş olacaksın.
But you take this plane down, you'll be burning up the only people in the world trying to help you.
Vachs'in, David Densham Rey Torres ve üç Mara Tres tetikçisini öldürme emrini verdiğini itiraf ettiğini duyunca mutlu olacaksın.
You'll be happy to hear that Vachs confessed to ordering the murders of David Densham, Rey Torres and the three Mara Tres pistoleros.
İşim bittiğinde, kağıttan daha ince olacaksın.
You'll be flatter than paper when I'm through.
- Başarılı olacaksın.
You will be successful.
Bullet'in muhtemel adayı olacaksın.
You'd be Bullet's prospect.
Yem olacaksınız.
You'll be the bait.
Çünkü sonsuza dek birlikte olacaksınız.
'Cause you're gonna be together forever.
İyi olacaksın.
You're all right.
İyi olacaksın. Her şey yolunda.
You're all right.
Sen muhtemelen beni izliyor olacaksın.
You'll probably watch.
Eğer onu imzalarsan her şeyden vaz geçmiş olacaksın özgürlüğün, hakların, ismin.
If you sign this, you'll be giving up everything... Your freedom, your rights, your name.
Bir kahraman olacaksın!
You'll be a hero!
Kovulmuş olacaksın.
No. Fired.
Her zaman benim bebeğim olacaksın.
You'll always be my baby.
İyi olacaksın!
You'll be all right.
Anlıyorum. Evet dememi istiyorsun böylece benim dikkatim dağılacak ve sen de özel kalem müdürü olacaksın.
You want me to say yes so that I'll be distracted and you'll get Chief of Staff.
Yani, özel kalem müdürüm olarak ilk işin Al-Sakar'ın bir an önce bulunmasını sağlamak, yoksa benim sabrımı test etmiş olacaksın.
So, your first job as my Chief of Staff is to make sure Al-Sakar is found, and fast, or you may find my patience being tested.