Olduğuna traduction Anglais
45,095 traduction parallèle
Ama ne olursa olsun dünyada iyi insanlar da olduğuna inanmak istiyorsun.
But through it all... you want to believe there are good guys in this world.
Ama ne olursa olsun dünyada iyi insanlar da olduğuna inanmak istiyorsun.
But through it all... you still want to believe there are good guys in the world.
Gece boyunca sen Marcus'layken benim yerime onun listesinde olduğuna inanamadım.
The whole night... with Marcus and everything... I couldn't believe you were on his list and not mine.
Şimdi isimsiz sınıf tartışma kesemizde bu hafta neler olduğuna bir bakalım.
Okay, it's time to look at our anonymous class discussion bag and see what we have this week.
Olduğuna inanamıyorum Sadece ona vereceğim Bunun gibi para.
I can't believe you were just going to give her the money like that.
Erkek olduğuna emin olduğumuza göre sayı yedi yüz elli bine düşer.
Now, as we're pretty sure it's male... that narrows it down to about 750,000.
Tamamen yanımızda olduğuna inanmam için daha çok yolun var.
You still got a ways to go before I'll believe you're fully on board here.
Hasta patolojik olarak steril olduğuna kararlı olana dek onu korumak benim sorumluluğum.
Until the patient has been determined to be pathogenically sterile, then it is my responsibility to contain her.
Long John Silver'dan.. .. olduğuna inanılan bir not.
A note attributed to Long John Silver.
İçinde bulunduğumuz savaşın bitmekten çok uzakta olduğuna inanıyorum.
I believe our current war is far from over.
İçimizde hala korsan kral adına bize zarar.. .. vermek isteyen radikallerin olduğuna inanıyorum.
I believe there are yet still radicals amongst us eager to do us harm in the name of their pirate king.
Ve bu radikalleri avlamamıza yardım etmek için.. .. yapabileceğiniz daha fazla şey olduğuna inanıyorum.
And I believe there is more you could be doing to aid us in ferreting out those radicals.
Böyle deli saçması bahaneler üretiyorum. Ziggy'nin babasının aslında iyi bir insan olduğuna inanmaya ihtiyacım var çünkü.
I, like, make up these crazy excuses because I'm so desperate to believe that Ziggy's father is actually a good person.
Tori olduğuna emin misin?
You sure it was Tori?
Devrimin mümkün olduğuna inanıyor musun?
You truly believe it is possible?
Bunun onun için aydınlatıcı olduğuna eminim, ama ince ayrıntılar olmadan.
Which, I'm sure, was enlightening for her, but without all the proper nuance.
Ve davanın merkezinde, Ray Stussy ve Minnesota otopark kralı olan kardeşi Emmit arasında bir rekabet olduğuna inanıyoruz.
And at the heart of the case is what we believe to be a rivalry between ray Stussy and his brother, Emmit, the parking lot king of Minnesota.
Sadece bir entelektüel böyle aptalca bir şey olduğuna inanabilir.
Only an intellectual could believe something so stupid.
Haham Nachman, Uman katliamında ölen Yahudilerin kayıp ruhlar olduğuna inanıyordu.
Rabbi nachman believed the Jewish victims of the massacre of uman were lost souls.
Bazıları onun gelmemesi gerektiğini düşündü ama ben onları, onun daha iyi bir yolda olduğuna ikna ettim.
You know, some thought that he should have stayed behind, but I convinced him that he was on a better path now.
Yani, artık kocasının çükünü, bir kızıla sokmasının gerçek bir hikaye olduğuna inanıyor?
So, she believes, right now, her husband slipping dick to a redhead is a true story?
Bir yalan doğru olduğuna inanırsan yalan değildir. Böyle mi düşünüyorsun?
A lie is not a lie if you believe it's true, do you think that?
Restoranda Goldfarb hanımıyla konuştuğunda, sana Emmit'in nerede olduğuna tam olarak şahitlik etmişti.
When you talked to this goldfarb lady at the restaurant, she gave you a full alibi for emmit.
Havuçları uzatır mısın, Stella? Bay Stussy'nin gizli bir deniz aşırı hesapta 20 milyon doları kadar olduğuna inanıldı ama kanıtlanamadı. - Al bakalım.
Can you hand me those carrots there, Stella?
- Gloria Burgle, Minneapolis Emniyeti. O olduğuna emin misin?
- Gloria Burgle, Minneapolis Office.
Var olduğuna inanıyorum.
I believe you exist.
Ya da bunun bir hayal olduğuna inanabilirsin.
Or you can believe it's a delusion.
Yaptığı şeyin illegal olduğuna bile emin değilim.
I'm not sure what he's done is even illegal.
Böyle birinin var olduğuna emin misiniz?
You sure he exists?
Bak, eğer çocuğun bir melek olduğuna inanmak istiyorsan keyfin bilir.
Look, if you want to believe the kid's a saint, go ahead.
Neyin risk altında olduğuna bak, Carrie.
Look at the stakes here, Carrie.
Hala kim olduğuna dair bir fikrmiz yok yani?
So we still have no idea who he is.
- Bunun gerekli olduğuna emin misin?
- You're sure this is necessary?
Kim olduğuna dair bir fikrim yok ama masama kadar bıraktılar.
I have no idea who. But whoever it is, they delivered it right to my desk.
Franny ile konuştuktan sonra.. ... daha çok risk altında olduğuna karar verdim.
After my talk with Franny, I made a determination that she's at imminent risk for further harm.
Bugün elimde... vatan haini olduğuna dair kanıt var.
_ _ _
Nasıl olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok yani.
So we have no idea how it went down.
İran'ın anlaşmamızı ihlâl ederek Kuzey Kore'de paralel bir programı olduğuna bizi inandırması için.
Make us believe Iran is running a parallel nuclear program with North Korea, in violation of our deal with them.
- Kuklalar. Rusya'da ve Çin'de böyle sosyal medya kazan daireleri olduğuna dair söylentiler duymuştum ama burada değildi.
I've heard rumors of social media boiler rooms like this in Russia and in China, but not here.
- Alternatifin tutuklanma ve yargılanma olduğuna inanırsa kabul edebilir.
If he believes the alternative is arrest and prosecution.
Oranın bomba fabrikası olduğuna dair bilgi almıştık.
He had Intel that it was a bomb factory.
Binada bomba tehdidi olduğuna dair bilgi aldık. Süitin hemen altında, iç duvarda.
We've got multiple sources of credible bombs around the building in an interior wall
- Öyle olduğuna inanıyorum.
- I believe so.
- Öyle olduğuna mı inanıyorsun?
- You believe so?
Benim yaptığım affedilemezdi Saul ama yanlış olduğuna emin değilim.
What I did was unforgivable, Saul, but I'm not sure it was wrong.
Klasikler bölümünde öğretmen öyle bir bölümün hâlâ var olduğuna inanırsan tabii.
In the Classics Department, if you can believe such a thing still exists.
Taşkın enerjisi burada hoş karşılanmıyor onu buraya getirmemenin en iyi yolunun burada yaşamaman olduğuna karar verdim.
Her manic energy is not welcome here, so I just think the only fail-safe way to not bring that in here is to not... live there.
Bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum.
I just can't believe that this is my life.
Gösteririm ama iyi olduğuna emin misin Grace?
Sure. Um, Grace are you sure that you're okay?
iyi olduguna çok sevindim.
- Oh, I'm glad you're okay.
Öyle olduğuna eminim o zaman.
Well, I'm sure that's what it was then.