Ona baktım traduction Anglais
853 traduction parallèle
Ona baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Well, I looks at her and sizes her up.
Son nefesine kadar ona baktım.
I took care of her to the very last.
En karanlık zamanlarda ona baktım.
In the darkest hours I looked at it.
Ona baktım, ama hiçbir şey söylemedi.
I looked at him, but he said nothing.
Ona baktım, o ışıldayan gözlerine baktım.
I looked at him, I looked into his bright eyes
Çardağın merdivenlerine çıkıp ona baktım.
I came out and stood on the steps of the summerhouse, looked down at him.
Ona baktım ama hastaneye götürmüşler.
I looked in, but they'd carted him off to hospital.
Ben zaten ona baktım.
I've already looked it over.
Yemekte, Dolokov kadeh kaldırınca, ona baktım, bana gülümsüyordu, karımın suçlu olduğuna inandım.
At the banquet, when Dolokhov made the toast, I looked across at him smiling at me, I was convinced of the guilt of my wife.
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
It was just that I looked at him for a very long time.
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
As we left the hotel, he took off his coat and put it around my shoulders and then I looked at him.
Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım.
Just struck a match to light a cigarette and I looked at him, and I knew what for.
- Ön camından ona baktım.
HE STOPPED FOR A RED LIGHT.
Ben de ona baktım.
I looked at him.
Durdum ve ona baktım. Sonra Françoise'ya dedim ki : "Bu o."
Ι stopped and Ιooked at him and said to Francoise, "Ιt's him".
Bir korna sesi duyduğumdan ona baktım.
I looked at him because I heard a horn.
# Ona baktım Davetkârdı gözleri #
I look at him His eyes take me in
Ona baktım.
I looked at her.
Ona baktım...
I looked at her...
Ona baktığım zaman, kendime bakıyor gibi hissediyorum.
I feel sorry for him huh? When I look at him, I think he is just looking at me.
Laura, Keela için ona yardım ediyor çünkü annesi babasına baktığından çok yoğun.
Laura's been helping him out with Keela cause Franco's mom is busy taking care of his dad.
İşte görüyorsun Vitus ona nasıl şefkatli ve iyi baktım.
Now you see, Vitus, I have cared for her tenderly and well.
Hastalandığında ona baktım. Çocuğunu büyüttüm.
I've brought up his child.
Ona baktınız mı?
Did you get a good look at him?
Ona baktığımızı gördü.
He's seen us looking at him.
Ancak ona ne olduğunu öğrendiğimde... ve bir kez daha ızdırap çeken yüzüne baktığımda... kararımı verebilirdim.
Only when I knew what had happened to him... only when I had looked once more upon that tortured face... could I make my decision.
Ama, ona baktığınızı söylediniz sandım.
But I thought you said you looked at her.
Bende ona ters ters baktım ve bağırdım.
So I glared at him and screamed
- Ona baktınız mı?
How about that?
veya ona hiç baktın mı?
Did you ever even look at him?
Asansörden inerken ona bir süre baktım.
I watched him for a while as I got off the elevator. Made him nervous.
Bende ona baktığım an tüm bedenimin alev alev yandığını hisettim.
The moment I looked at her, I was on fire.
Hayatı boyunca ben baktım ona.
- Pop... I can handle him. I've been handling him his whole life.
Ona her baktığımda keşke benim de onun gibi tatlı bir kızım olsaydı diyorum.
Every time I look at her, I wish I had just such a little girl.
İyi de baktım ona.
Took good care of him, too.
Korkarım ona çok iyi baktığım söylenemez.
But I haven't been much of a provider, I'm afraid.
Ben ona, senin bana baktığın gibi baktıracağım.
I will make him look at me the way you do.
Camlar sıkıştığında, ona baktın mı?
When her windows are stuck, do you care?
Şöyle yandan bir baktım ona, çünkü Brewer aslında Borsayı demiryollarının lokomotif deposundan bile ayırt edemez.
Well, of course i looked a little askance at him because the boor wouldn't know a corner of the market from a railroad roundhouse!
Ona son zamanlarda hiç baktın mı?
Have you had a close look at her lately?
Ona göre sol tarafı mıydı... yoksa siz ona baktığınızda sol tarafı mı?
That was her left, facing you... or looking the way that you were?
Benim ona baktığımı tahmin edemeyebilirsiniz, ama o benim annem.
You might not think it to look at her, but she is my mother.
Bir ilan panosunda birdenbire, karınızın size doğru baktığını görseydiniz durup ona bakmaz mıydınız?
- That's very nice. Wouldn't you stop and look if you suddenly saw your wife staring down at you from a billboard?
Saat hoşuna gitti sandım ; ona nasıl baktığını gördüm.
I thought that you would like the clock ;
- Yemek yedirdim, baktım ona.
- I fed him, nursed him...
Çünkü ona dikkatli baktım.
Because I stared at her.
Ona baktığımı hissetti.
She sensed my gaze.
Ona her baktığım zaman onun istediği anlamda hayatımı tekrardan...
Each time I look at it, I rededicate my life to the memory of that man
- Hiç ona alıcı gözle baktın mı?
- Did you ever have a good look at him?
Onu ben yetiştirdim, gözüm gibi baktım ona, kıymetlimdir o benim.
I brought her up, and she is dear to me and gentle.
Bu nedenle hastanedeyken ona da baktırdım!
So I had it seen to while I was in the hospital!
baktım 85
ona bir baksana 17
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bak 134
ona bir şans ver 27
ona bayılıyorum 21
ona bir baksana 17
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bak 134
ona bir şans ver 27
ona bayılıyorum 21