Pişman değilim traduction Anglais
657 traduction parallèle
Bunlardan utanmıyorum ve pişman değilim.
I'm afraid he'll never forgive me. It's such a disgrace for him.
Hiç pişman değilim.
Not a bit sorry.
- Ama yanlış anlama için pişman değilim.
- But I am not sorry the mistake happened.
Pişman değilim.
I've no regrets.
Hiç pişman değilim.
I'm not sorry for it.
Pişman değilim.
I have no regrets.
Çıkabilmem için emir vermeyi unutmuşsunuz ama beklediğim için pişman değilim.
You forgot to leave word for me to get out... but now I don't regret that I've waited.
Pişman değilim ve affınızı da istemiyorum.
I'm not sorry, and I don't want your forgiveness.
Ama pişman değilim.
But I have no regrets.
Bedelini ödedim ama pişman değilim.
It has cost me, but I don't regret it.
Pişman değilim.
I'm not sorry.
Bu savaştan pişman değilim. Hayır.
I don't regret this war
Hiç pişman değilim.
I have no regrets
Evlenmen için bu kadar acele ettiğime hiç pişman değilim.
I have never so regretted that you were in such a hurry to get married.
Sen ucuz adi, aşağılık bir gangster müsvettesisin! Yaptıklarıma pişman değilim!
You're a cheap lousy, dirty, stinking mug and I'm glad what I done to you!
Hiç pişman değilim!
I'm glad what I done!
Pişman değilim.
- I'm regretting nothing.
Şarkı söylemekten hiç pişman değilim.
I never regret singing.
Onu yaptığım için hiç pişman değilim.
I'm not exactly ashamed of that one myself.
Bu konuda ısrarlı olmaktan pişman değilim ama siz havacılar bunu anlamazsınız.
See, I hate to be stuffy about this, but you air-force men wouldn't understand.
- Pişman değilim!
- Got no sorrows!
Yine de pişman değilim.
Everything goes.
- Hayır, geldiğim için pişman değilim.
- No, I'm not sorry I came.
Bunun için pişman değilim. Güzel yemekler yedim.
I'm happy to spend them ; the food is great here.
Beni aldatıyor olsan bile, pişman değilim.
No regrets, even if you deceive me.
Hiçbir şeyden pişman değilim.
I don't regret anything! - Ah.
Gerçi hiç pişman değilim.
It's no great sacrifice.
Pişman değilim.
I feel no remorse.
Seninle tanıştığıma pişman değilim.
And I am not sorry to have known you.
Senin için bir adamı öldürmüş olmaktan pişman değilim.
I am not sorry to have killed a man for you.
Seni sevmekten pişman değilim.
I am not sorry I love you.
Hiçbir şeyden pişman değilim. Ancak şimdi karnım çok ağrıyor.
I'm not sorry for anything, except there's this terrible pain.
Pişman değilim, Joe.
I ain't Joe.
- Kesinlikle pişman değilim.
Anyway, I don't regret a thing.
Pişman değilim, tam tersine.
I don't regret them. On the contrary.
çünkü üzgün, pişman değilim.
'Cause I'm not.
Oh, pişman değilim, hayatım.
Oh, no regrets, my dear.
Yaşadığımız bir tek andan bile pişman değilim çünkü Dick'e olan duygularımı onaylamış oldu.
I don't regret a moment of what's happened because it's reaffirmed my feelings for Dick.
Pişman değilim.
I do not allow this.
- Hayır, pişman değilim.
- No, I don't.
Pişman değilim.
I ain't sorry.
Bu dünyada şimdiye dek yaptığım hiçbir şeyden asla pişman değilim.
I ain't sorry for anything I ever did in this world.
Ama pişman değilim, Veeru.
But I have no regrets, Veeru.
Sizi bulmak biraz zor oldu ama pişman değilim.
I would have been speechless for sure. I had trouble finding you, but I don't regret it.
Ben... pişman değilim, ve...
I... have no regrets, and...
Ama pişman değilim
But I don't regret it
Ben pişman değilim.
I don't regret mine.
Hiç pişman değilim.
I have no regrets.
Pişman değilim!
No regrets!
Ama hiç pişman değilim.
But I have no regrets.
- Pişman değilim.
● I'm not sorry.