English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ P ] / Protected

Protected traduction Anglais

4,557 traduction parallèle
Tarihi anıtlar yasası hükümlerince korunmasını istiyor.
He wants to see to it that it's protected by national landmark laws.
Birbirimizi koruduk ama onu dizanteriden koruyamadım.
We protected each other. But I couldn't protect him from dysentery.
Bir fantezi dünyası, efendim. Masalların gerçek olduğu, saldırgan ve kötü güçlerden ailesi tarafından korunduğu bir yer.
It was a world of fantasy, sir, of fairy tales made real, where she was protected by her parents from the violent and terrible forces.
Ama korunan bir tanığı neden teslim ettiğini bilmek istiyorum.
But I do want to know why you handed over a protected witness.
Bana ikinci bir şans verdiğini biliyordum, ve düşündüm ki seni korumanın bir yolunu bulursam, ona yardım edeceğini biliyordum.
I knew he was giving me another chance, and I thought, "if I could protect you the way I should have protected her"...
Bugüne kadar Kevin Elspeth'i, koruma altındaki bir tanık ve New York şehrinin bir dedektifinin ölümüne bağlamayı başaramamış olan davaya mı?
The case that, until today, had failed to connect Kevin Elspeth to the murders of a protected witness and a New York City Police Detective?
Siz beni koruyamadınız, bu yüzden ben de kendimi korudum. Dükkanımı, ailemi.
You couldn't protect me, so I protected myself, my store, my family.
Bir mekana götürülür, genelde bir eve ve bir geceliğine orası şehirdeki en korunaklı ev olur.
It's driven to a location, usually a house, and for one night, the most protected house in the city.
Ben asıl kardeşimin, beni okulda her şeyden koruyan ile aynı kişinin, sorgu odasında oturmuş beni kokainman olmadığına inandırmaya çalışmasını anlamıyorum.
I don't get how my brother, the same person who protected me from all those bullies at school, is sitting in an interrogation room trying to convince me he's not a crackhead!
Korunmak istemediğini biliyorum ama hayatına devam etmen gerektiğini açıkça söyledin ve benim için her şeyi riske atman her şeyi feda etmen hayatına devam etmek değil.
Look, I know that you don't want to be protected, but you also made it very clear that you need to move forward with your life, and risking everything for me, sacrificing everything for me is not moving forward.
Gezegen istediği korunmak ve beslenmek ve hatta belki de öpülmek.
The planet wants to be protected and nourished and maybe even... Kissed.
Bir keresinde korumam gereken birisi vardı.
But there was someone... I should have protected once.
Bu nasıl mümkün olabilir? Belki de korunuyordur.
Maybe it's protected.
Ülke korunacak ama sizin makinenizle değil.
The country will be protected, just not by your machine.
- Ülke her zaman korunacak.
The country will always be protected.
Bunlar duyulduğunda insanlar hep bir sesler çıkartacak ama eninde sonunda bu sesler azalacak...
People get up in arms whenever they go public, but eventually the noise dies down, because the simple truth is that people wanna be protected.
Kablolar bakır kılıf ile korunuyor. Ben de 110 volt elektrik vererek aşırı yüklüyorum.
Each of those wires is protected by a copper sheath which I'm overloading with 110 volts of electricity.
Black Jack İskoçya'da pek çok suç işlemeyi başarmıştı çünkü güçlü bir adam tarafından korunuyordu ve bu gibi korumaların bedeli daima sessizlik ve sadakat olurdu.
Black Jack was able to commit his various crimes in the highlands because he was being protected by a powerful man, and the cost of such protection was always silence and fidelity.
Telefon sim kilitli.
It's passcode protected.
Birinin onu öldürmeye çalıştığını iddia etmiş bu yüzden korunmak için kasten kendisini tutuklatmış.
He claimed someone was trying to kill him, so he purposely got himself arrested to be protected.
Evet, masumlar neye mal olursa olsun korunmak zorunda.
Yes, the innocent must be protected at all costs.
FBI'da birinin McNamara'yı korumuş olabileceğini söylediğinde Direktör Yardımcısı ne dedi?
How did the Deputy Director react when you told him that there might be someone at the FBI who protected McNamara?
Pekâlâ, bakın McNamara ölmüş olabilir ama onu koruyan kişi hâlâ sağ olabilir.
All right, look, McNamara might be dead but whoever protected him could still be alive.
FBI'da, McNamara'yı koruyan biri olabilir dediğinde direktör yardımcısı ne dedi?
How did the Deputy Director react when you told him that there might be someone at the FBI who protected McNamara?
Teflon korumuş o yüzden.
That's why the teflon protected you.
Sonra da patronu tarafından suçu örtbas ediliyor.
Right? And now he's being protected by his boss
Eğer flash diski eve kazara götürdüyseniz korunamazsınız.
I...? You're not protected if you took home the flash drive accidentally.
Ancak görevi suistimalden flash diski eve götürdüyseniz korunursunuz.
But you are protected if you took the flash drive home due to wrongdoing.
Devlet Sırrı Yasası tarafından korunan benimle Bay Froines arasında gerçekleşen resmi bir toplantının içeriğini ilgilendiriyor.
It concerns the content of an official meeting between Mr. Froines and myself, which is protected by the State Secrets Act.
Bu toplantının nasıl korunması gerektiğini anlayabiliyorum. Kabul edildi.
I can see how that meeting should be protected.
Tek yapmaya çalıştığım, tek istediğim ona korunduğu yerde, ait olduğu yerde bir yuva vermek.
All I've tried to do... All I've ever hoped for... Is to give her a place where she can be protected, where she can belong.
- Onu korumak için prezervatif giydirelim farazi bir konuşma olsa bile.
Well, let's just have them wear a condom, let's have her be protected, you know... - Okay. - Even if it's hypothetical.
Evet, dün akşam Sanchez'le konuşurken koruma altındaki tanığın adını öğrenmeye çalıştı.
Yeah, when Sanchez sat down with him last night, he took a straightforward run at trying to find out the name of our protected witness.
Dante koruma altındaki tanığı bulur ve ona zarar verirse niyetini önceden bildiğimiz için bizi sorumlu tutarlar.
If Dante locates and hurts the protected witness, our prior knowledge makes us liable.
Çünkü Dante korunuyordu.
Because Dante was protected.
Dante korunuyor muydu?
Dante was protected?
Kim koruyordu?
Who protected him?
Dante'yi Hector Zamora koruyordu.
Dante was protected by Hector Zamora.
Hector Zamora, o gece Dante'yle birlikte dükkanı soydu. Hem hapisteyken hem çıktıktan sonra Dante'yi korudu.
Hector Zamora robbed the store with Dante, protected him in prison and after he got out.
Charlotte hep koruma altındaydı. Şimdi de bir şey olmayacak.
Charlotte has always been protected, and she will be fine now.
Aslına bakarsan, senin oğlunu fırtınadan... cesurca korumanla başladı.
Actually, it started when you protected your son from the storm, which was very brave.
Güvende olduğunu hissetmeli.
She needs to feel protected.
Başına bir şey gelmeyecek. Bizzat ilgileneceğim.
He'll be protected, I will make sure of it.
- O korunacak.
- She'll be protected.
Hepinizi vaktiyle kurtardı.
He's protected all of you at one time.
Gerçeklerden korunmaya ihtiyacım yok.. Benim ihtiyacım olan şey.. .. gerçeklere dahil edilmek.
I don't need to be protected from the truth, I-I need to be included in the truth.
İlki, Birinci Tashih tarafından korunuyorsun.
One, you are protected by the First Amendment.
Etraflarındaki para yığını onları korumuyor mu ki zaten?
Aren't they protected by the piles of money they're surrounded by?
Onun telefonu korumalı.
Her phone is protected.
Olasılık dışı bir olaydaki biri haline geldin.
In the unlikely event that you become one, you will quickly learn the King sometimes needs to be protected from promises he cannot keep.
-... ayrımcılığa uğramasıdır. - Ne?
- against a man from a protected class.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]