Sanat traduction Anglais
14,118 traduction parallèle
WPA Federal Sanat Projesi için, politik görüşleri dolayısıyla gözden düşmeden önce bir duvar resmi yapmış.
He did a mural for the WPA Federal Art Project right before he was disgraced because of his politics.
- Şunu demeye çalışıyorum... Kolumbiya'daki bir sanat restorasyon laboratuvarını aradım ve komşularından birine apartmanın kapısını açtırıp duvarın X-Ray'ini çektik.
I called the art restoration lab at Columbia, we got one of your neighbors to let us into your apartment building, and we took an X-ray of the wall.
Teşekkürler ama sen pek de sanat eleştirmeni sayılmazsın. Yani...
Thank you, but you're not exactly an art critic, so...
Hobileri arasında dünyayı domine etmek ve sanat koleksiyonu yapmak olan bir milyarder.
He's a hedge-fund billionaire whose hobbies include world domination and art collection.
Üniversitedeki sanat bölümünün parasını ödedi değil mi?
Now, he paid your college tuition, didn't he, at the art institute?
Sohbet sanatını bir haftadan az bir sürede sana öğretemem.
I can't teach you the art of conversation in less than a week.
Sanat yönetmeni set kurmayı önerdi.
The art director suggested to put up a set.
Dün Chicago Güzel Sanatlar Müzesine girdi ve bir çekiçle sanat eserine saldırdı.
Went into the Chicago Museum of Fine Arts yesterday and attacked a piece of art with a hammer.
- Sanat mı?
It's art?
Bize eski kafalı deyin ama insanların sanat eserimize çekiçle...
Call us old-fashioned, but we don't like it when people
- Ünlü bir sanat eserini.
Renowned piece of art.
- Annenin fotoğrafları önemli sanat eserleri, Erik.
Your mother's photos are important - works of art, Erik.
Siz bir sanat eserinin içindesiniz.
You're in a work of art.
Birçok insan bir sanat eserinin içinde yer almak ister.
I think a lot of people would love to be in a work of art.
- Onay onlara sanat eserini gösterme hakkı veriyor, ama bu demek değildir ki Erik'in resimlerini ticari amaçları için de kullanabilsinler.
- Consent gets them the right to show the artwork, but that doesn't mean they can use the images of Erik for commercial purposes.
Sayın Yargıç, ben çoğu zaman mouse padlari sanat eseri olarak görürüm.
Your Honor, I've often found mouse pads to be works of art.
- Modanın sanat olmadığını mı söylüyorsunuz?
- Are you saying that fashion - is not art?
Sayın Yargıç, biz bu fotoğrafların çocuk pornosu olduğunu kabul ediyoruz ve bu yüzden, ne onay ne de sanat eseri istisnası olarak gösterilemezler.
Your Honor, we submit that these photos are essentially child pornography, and, as such, consent doesn't matter, nor does any fine arts exception... they cannot be displayed.
Çocuk pornosu ile Bayan Barsetto'nun sanatı arasında hiçbir fark görmüyor musunuz?
You really see no difference between, uh, child pornography and Ms. Barsetto's work?
Kimse bunun sanat olmadığını iddia edemez.
No one would claim this wasn't art.
Sanatın tarihi çıplak çocukların betimlemesini karıştırıyor.
The history of art is littered with depictions of nude children.
Diyorsunuz ki, sanatınız pornodan çok bu tablolarda daha yaygın.
You say that your work has more in common with these paintings than with pornography?
Bu sanat mı bu kasabanın tuhaf olaylarına sebep oldu?
Did this craft cause the town's strange properties?
Yoksa bu kasabanın tuhaf olayları mı bu sanatı oluşturdu?
Or, did the town's strange properties attract the craft?
Sanat ve eğlence bölgemiz var... Çok kültürlü bir mekân.
We have an arts and entertainment district, cultural.
Burası, bizim canlı ve cazibeli sanat ve yemekler için ayrılmış bölgemiz.
It's our vibrant and charming arts and foods district.
O yemekler, o sanat, o gece hayatı...
The food, the art, the nightlife.
Asker harp sanatına saygılı olmalı!
Soldiers must respect combat arts.
Bard'da bir sanat profesörüydü.
She was an art professor at bard.
Metropolitan Sanat Müzesinde gördüm ve hediyelik eşya dükkanından satın aldım. Bana kocamın çocukluğunu hatırlatıyor.
I-I saw it at the MET, and I bought a copy at the gift shop,'cause it reminded me of my husband when he was a boy.
Burada öğretmenlik yapmadan önce kısa bir süreliğine sanat okulunda çalışmıştım.
Women's rights have a long way to go.
- Sanat dersleri alarak mı?
By taking art classes?
Patrondan Kurtulma Sanatı 2'yi izlemeye gittiğimde Özgürlük Yürüyüşü'nün fragmanını boşuna izlemedim.
I did not sit through the first five minutes of "Selma" when I meant to see "Horrible Bosses 2" for nothing.
Proxy sunucuları aracılığıyla şifreli ana sunucuya gönderiliyor, casusluk sanatının son eseri.
It routes through proxy servers into an encrypted central server... State-of-the-art spycraft.
Gel de yeni sanat projemi gör.
Come see my new art project.
Genos'u modern sanat eserini çevirdin!
You turned Genos into a piece of modern art.
Bugün, Asya kökenli öğrencilerimizin sanat örneklerini sunacağız...
Today, we're gonna be showing you some art from our Asian-American students, and...
Asya kökenli öğrencilerimizin sanat örneklerini, okul başkanımız Wendy Testaberger sunacak.
From our Asian-American students presented by student-body president, Wendy Testaberger.
Asya kökenli kızlar, bize "Yaoi" denilen bir sanat dalını tanıttı.
We have been getting to know some of the Asian girls, who have introduced us to an art style called "yaoi."
Bu sanat dalı, bütün aşkların büyülü olduğunu göstermeye çalışıyor. Lise Akimoto'nun eserindeki gibi...
The art tries to show that all love is magical, like in Lisa Akimoto's piece,
Yaoi sanatında seme, yani aktif olan genellikle ukesini, yani pasif olanı domine eder.
In yaoi art, the seme, or "top," Is usually dominating In is usually dominating the uke, or "bottom,"
Yaoi, kızların icra ettiği bir sanat tarzı sadece.
Yaoi is just an art style for girls by girls
Pekâlâ, bakın, burjuvalaşmış yemek ve sanat bölgesi evsizlerle dolup taştı.
All right, look, there's homeless people All over our gentrified food-and-arts district.
Şehrin boktan tarafını canlandırıp ShiTpaTown adında bir sanat ve yemek bölgesi yapmak kimin fikriydi?
Whose idea was it to revitalize the shitty part of town into an arts-and-foods district called ShiTpaTown?
Neden dünyayı gezip burjuvalaşmış sanat ve yiyecek bölgelerini altüst ettiğini söylemek istersin belki?
You mind telling me why you're going around the world shooting up revitalized arts and foods districts?
Birinin kendi problemini kendi başına çözmesi, işte kayıp sanat.
The ability to handle one's own problems, a lost art.
Cupcakelerinizi bir çeşit performans sanatında kullanıyorum.
I'm using your cupcakes in some performance art.
Bir sanat eseri.
It's a work of art.
İkisi de uzmanlık ve dikkat gerektiren birer sanat.
Both crafts take mastery and diligence.
Aile, arkadaşlar birkaç sanat galerisi.
Family, friends. Couple of art galleries.
Üçlü kavşaktaki sanat okulunda öğretmendi.
My name is Kang Joo Hee. We were teased a lot.