Sanatçı traduction Anglais
8,018 traduction parallèle
Sanatçı olmak için ödeyecekleri küçük bir bedel.
It's a small price for them to pay to become an artist.
Joel Windle'ın Devora Klein galerisine en yeni sanatçısı olarak katılmış olduğunu duyurmaktan çok heyecan duyuyorum.
I am very excited to announce that Joel Windle has just signed on as the devora klein gallery's newest artist.
Sen bir sanatçısın.
You're the artist.
Şu an yeni sanatçılar almıyorum.
I'm not taking on any new artists right now.
Sadece eserimin satılmasıyla kalmayıp tahmin et, kim en yeni sanatçısı olmamı istiyor?
Not only did the piece sell, but guess who wants to sign me as her newest artist?
Sen harika bir sanatçısın ve ben harika sanat eserleri satarım.
You're a great artist, and I sell great art.
- Benim sadece... - Başarısız bir sanatçı olduğunu mu?
That... that I'm just some... failed artist?
Tek istediğin sanatçı olmaktı.
All you wanted was to be an artist.
ikinizinde sanatçı olması güzel bir tesadüf ne tür müzik besteliyorsun?
It's a happy coincidence You two being artists. What kind of music do you compose?
Sen dövme sanatçısı mısın?
- You're a tattoo artist?
Bu kız dövme sanatçısı.
That girl's a tattoo artist.
Masumdur, ve kararla mücadele etmez yada "insan için bir ödüldür.". Muhteşem dövme sanatçısı.
It's innocent, you know, and not contest for judgment or for "wow, a trophy, man."
Sanatçı aynı zamanda bir koleksiyoncu.
The Artist is a collector.
Onların kültüründe, dövme sanatçıları ölmüş bir insanın tuvaline, sanatına... Yani sen o sanatçı mısın?
In their culture, the tattoo artist owns the art and canvas, or skin, once the person passes on.
Selam, çıIgın ve gerçek bir dövme sanatçısını nerede bulabilirim?
Hi. Do you know where I can find a really freaky tattoo artist?
Sanatçı birkaç saniye sonra sizinle ilgilenecek.
The Artist will be with you in just a second.
Ben de kahrolası bir sanatçıyım John.
Yeah. Well, I'm a goddamn artist too, John.
Bu da beni sanatçı gibi hissettirecek.
Make me feel like an artist.
Bir sanatçı olacak mısın?
you going off to be an artist?
Sen bir sanatçısın ve duygusalsın... kalbinin sesini dinliyorsun ama... bu konuda yol almak için... seviyeli yaklaşmalıyız..
You're an artist, and you're emotional... and you follow your heart, but maybe I should take the lead on this one. You know, we keep a level head.
Tarihin tanığa ihtiyacı oluyor, her sanatçının bir süreci oluyor.
History stands witness, every artist has a process, sir.
Biraz titiz olan Jose, sanatçılar nasıl olur bilirsiniz, ağır topları çağırdı.
Jose, being a little squeamish, you know how artists are, he called in the big guns.
Ben bir sanatçı olmak istiyorum zaten, okulun benim için bir anlamı yok.
I wanna be an artist, anyway, so school is essentially pointless for me.
Politik inançları yüzünden sanatçıları cezalandıran anti-komünistler için bu, on yıllık mücadelenin bariz reddi.
This is a clear repudiation of a decade-long fight by anti-communists...
- Bundan çok daha iyi bir sanatçısın.
- You're a much better artist than that.
O aslında hüsrana uğramış bir sanatçı.
He's like a frustrated artist, basically.
Yani, her sanatçı hüsranı hisseder.
I mean, every artist is frustrated.
Evet. Sanatçı gördüm mü anlarım.
Yeah, I had you pegged for an artist.
Yerel bir sanatçı yapmış.
By a local artist.
- Yazmış. Gelecekteki amaçları hakkındaki soruları da cevaplamış... Makyaj sanatçısı olma hırsı hakkında 250 kelimelik makale de yazmış ama göz kalemi ile.
And she answered the question about her future goals with a 250-word essay on her ambitions to be a makeup artist.
O iğneyle ya da kalemle çalışan bir sanatçı.
He's an artist with a needle or a sharpie.
Ayrıca bir dövme sanatçısıyım ama bunu pek fazla kişiye söylemiyorum çünkü şehirde bunu yapmak yasadışı.
I'm also a tattoo artist, but I don't... I don't tell too many people that,'cause it's illegal in the city right now.
Sanatçılarımızın öngörüsü yüksek.
Our artists are such visionaries
- Performans sanatçısı!
- You have a problem with her because she's a performance artist! Bye!
Sen bir sanatçısın, Julian.
You're an artist, Julián.
Julian, sen bir sanatçısın.
Julián, you're an artist.
Gece kulübü sanatçısı olduğumu sana defalarca kez açıkladım.
I've explained to you so many times that I am a cabaret artist.
Gülünç bir sirk palyaçosu değilim ben, bir sanatçıyım.
I am not some ridiculous circus clown. I am an artist!
İşte aynen böyle, Rudy Baba, sanatçı kıçımı kapı dışarı etti.
So, just like that, Papa Rudy threw my artistic little ass out into the street.
Doğru, bunun sebebiyse meydandaki en uzun iki ağaç senin gösteri bölgende ve asla başka bir sanatçının bölgesini istila etmem ben.
'( cure fight, mademoiselle. But that is because the two tallest trees in this square were in your performance space. And me, I would never invade the space of another artist.
Tüm sanatçılar, bir yere kadar anarşisttir.
All artists are anarchists to some degree.
Ve sen, benim anarşist sanatçı dostum benim resmi fotoğrafçım olabilirsin.
And you, my artist, anarchist friend, can be my official photographer.
Sen bir sanatçısın.
You're a performer.
Burası, sıradan bir adamın sanatçıya dönüştüğü yerdi.
This is where the disguised impostor, the intruder, becomes the performer.
Takip ettiğim şu yeni sanatçıyı biliyorsun.
You know that new artist I've been watching?
Ray Jamieson adlı sanatçı tarafından. Burada yaşarken en karanlık ve rahatsız edici çalışmalarını yaptı.
This artist, Ray Jamieson he made all of his darkest and most disturbing pieces when he was living here.
Annenin arkadaşının anlattıklarını duydum. Burada yaşayan çılgın katil sanatçı hakkında olanları.
I overheard your mom's friend telling your mom about this crazy artist killer who used to live here.
Ben alt tarafı bir sanatçıyım, değil mi?
I'm just the artist, right?
Sanatçı kim?
Who's the artist?
- O bir sanatçı.
- He's an artist.
Beni rahatlatıyor kendimi bir sanatçının ellerinde gibi hissediyorum.
It relaxes me to know I'm in the hands of an artist.