Santi traduction Anglais
423 traduction parallèle
Santi, eski arkadaşlarımızı unutuyor muyuz yoksa?
So, Santi, forgetting our old friends, are we?
Seni uyarıyorum, Santi.
I'm warning you, Santi.
Santi'yle ilgili işi narkotiğe sor.
- Come in. Ask Narcotics about the business with the Santi boy.
Santi size anlattı mı durumu?
Did Santi fill you in?
Santi bana kefil olacaktır.
Santi will be around to vouch for me.
Santi orada mı?
Santi there?
Başka bir ressam tutmanızı öneririm. Mesela Urbinolu Raphael de Santi...
I would suggest another painter... such as Raphael de Santi of Urbino who happens to be...
Salmadan önce Santi'yle bir daha konuşacağım.
I'll speak to Santi again before releasing him.
Bir iki gün içinde Vogel'i yakalayamazsak Santi ondan haber alacak.
If we don't get Vogel in a day or two, Santi will hear about him.
Hemen Santi'yle konuşmalıyız.
We have to talk to Santi fast.
Santi'yle ilgili işi narkotiğe sor.
Ask Narcotics about the business with the Santi boy.
- John Santi.
- John Santi.
- Bay Santi, Time dergisinden.
- Mr Santi writes for Time magazine.
Santi iyileşecek.
Santi will be fine.
- Orası Santi'nin yatağı. - Kes sesini!
- In Santi's bed.
Bombanın düştüğü gün bir çocuk kayboldu. Santi.
The day the bomb fell, a boy disappeared.
O zamandan beri kimse Jamie'nin üstüne gitmeye cesaret edemiyor.
Santi. Since then, no one has dared to take Jaime on.
Belki çobanlar bulmuştur ve hayattadır diyorlar.
Santi got scared and ran away, and maybe some shepherds found him and he's alive.
Bomba... Eğer canlıysan bana Santi'nin yerini göster.
Bomb, if you're alive, tell me where Santi is.
Santi.
Santi.
"İç çeken" o.
Santi's the "one who sighs".
Santi hakkında söylediklerin doğruydu.
What you said about Santi is true.
Santi'yi gördüm!
I saw Santi!
Santi öldü.
Santi is dead.
Bu böyledir, Santi.
It's like this, Santi.
- Yok.
I'll speak to Santi again before releasing him.
Salmadan önce Santi'yle bir daha konuşacağım.
They know each other well.
Bir iki gün içinde Vogel'i yakalayamazsak Santi ondan haber alacak.
Santi will hear about him.
Hemen Santi'yle konuşmalıyız. Hayır, polis onun yakasında.
We have to talk to Santi fast.
Santi'nin satıcısına da sizinle beraber gideceğim.
And I'll see Santi's fence with you.
Krem şanti gibi, kar beyazı tüllerinin altına saklanmış olan küçük kızlar rahibelerle toplanıyorlardı.
The little girls hidden under clouds of snowy tulle like whipped cream gathered with the nuns
Mighty Maltlı krem şanti getirdim.
I held the whipped cream on the Mighty Malt.
Muzlar, Maraska Kirazları, hindistan cevizi, üstüne çilek, ve tepeleme krem şanti.
- Hester. - Bananas, maraschino cherries. Coconut, strawberry topping.
Krem şanti ve pasta.
Whipped cream and cake?
Krem şanti?
Whipped cream?
Gerçek bir çikolatalı dondurma isterdim, gerçek krem şanti...
I would like real chocolate ice cream, real whipped cream...
Albert, bana şanti söyle.
Albert, why don't you order me some chianti?
Yarın kayısılı tart ve krem şanti var.
There's apricot tart and whipped cream for tomorrow.
" Bana biraz krem şanti ayır.
" Save some cream for me.
Yok fog veya krem şanti?
No sprinkles or whipped cream?
Krem şanti ister misin?
- Do you want whipped cream?
Ne var biliyor musun, krem şanti!
Oh, you know what? Whipped cream!
Hatta krem şanti gibi basit şeyleri bile. Her şey bir yerden bir yere neden farklı oluyor bilmiyorum.
Her lasagna, her pie, even something as simple as Cream of Wheat, which you wouldn't think would be different from one place to another.
Santi senin yatağında uyurdu, on iki numarada.
Santi slept in your bed, number 12.
Öğretmenler bombanın düştüğü gün Santi'nin korkup kaçtığını düşünüyorlar.
The teachers think that when the bomb fell,
Santi...
Santi...
Santi...
Santi.
Santi'ydi.
It's Santi.
- Bana krem şanti getirir misiniz?
- Would you bring me whipped cream?
Burnuna krem şanti mi?
Whipped cream on the nose?
- Krem şanti mi?
- Whipped cream?