Sesi traduction Anglais
18,765 traduction parallèle
O sesi seviyordum.
I loved that voice.
Cep telefonu sesi duydun mu burada?
Did you hear a cell phone?
Sesi duydun mu?
Did you hear that?
- Borular sesi iletir.
The sound travels through the pipe.
Bu sesi biliyorum.
I know that sound.
Bu gerçek gücün sesi.
That's the sound of real power.
Nicole'un sesi elinden alınmıştı.
Nicole's voice was, um... Taken away.
- Mariah Carey gibi daya sesi gitsin arıları çalıştıran herhangi bir bağlantıyı bozacaktır.
Just give him the full Mariah Carey, and it should disrupt whatever connection the bees are operating on.
Üç kez cıvıldama sesi geliyor, sonra havlama sesi, sonra dört cıvıldama sesi daha sonra tekrardan başlıyor
There's 3 chirps... Then a bark, then 4 chirps, and then it just keeps repeating itself twice. Ok.
Şimdi havlama sesi gelecek bak.
There's gonna be a bark right... Now.
Suskunların sesi olmak istedi fakat avukat olmak onun için yeterli değildi.
She wanted to give a voice to the silent, but just being a lawyer wasn't enough.
Bu, büyük bir hata yapmamanın sesi.
That is the sound of not making an enormous mistake.
Bu arada helikopterin sesi hakkında hiçbir bilgin yok. Sen hâlâ bu maskaralığa devam mı ediyorsun?
Are you still- - by the way, you have no idea what a helicopter sounds like- - are you still keeping up this charade?
Ancak içimdeki sesi dinlediğimde seninle evlenmek istemediğimi duyuyorum.
But when I look inside myself, I realize I do not want to marry you.
Hayır, ayrıca koşu bandında koşup, sesi kısık bir hâlde Kelly Michael'i altyazılı izleyebilirim.
No, I might also hit the treadmill and watch Kelly and Michael on mute with closed captioning.
Sesi çok telaşlıydı.
It sounded urgent.
I sadece bu sesi seviyorum.
I just love that sound.
- Onun sesi değildi.
- I know his voice.
Sesi çitlere sıkışmış bir keçi gibiydi..
The man had a voice like a stuck goat.
Sırf sesi duyulmasın diye, bir sürü hiciv yazdı.
Seriously, that's why he wrote so many pamphlets. No one could bare to listen
Hayatın içinde var olan... her sesi emip yıkım için kullanacaktır.
Traffic, talking, children playing... it'll suck up the sounds of life and spit them out as destruction.
Şu taraftan su sesi geliyor.
I hear water that way.
Her tanık önce bir grup atış sesi duyduğunu, daha sonra ikinci bir grup ateş sesi duyduğunu ve ardından bir tek atış sesi duyduğunu söyledi.
Each ear-witness claims to have heard a group of gunshots followed closely by what sounded like a second group of gunshots, followed closely by a single gunshot.
Yakınlık gösterdiğinde küçük bir kız gibi sesi tizleşir. Bu arada bizim de iki kızımız var.
His voice squeaks when he sympathizes, like a little girl, which we have two of, by the way.
Gwen Ericsson lisedeyken sesi kullanarak patlayıcıların yerini tespit eden bir cihaz icat etti.
When Gwen Ericsson was in high school, she invented a device that uses sound to determine the location of explosives.
Leslie, okulun sesi olman bekleniyor, ben seni... orada öyle oturup beklediğini görüyorum.
Well, Leslie, you are supposed to be the voice of the school, and I see you just... Just sit there and take it.
Silah sesi daha fazlasını çekeceğinden sessizce halletmemiz gerek.
Gunfire brings more, so we have to work quietly.
Diye sordu vicdanın sesi.
the voice of conscience asked.
Çocuk sesi duymak isterdim.
I'd like to listen to a child's voice.
Bu sesi tanıyorum.
I know that sound.
Her şey geride kaldığına göre artık söyleyebilirim, o çatallı sesi vardı ya beni hafiften tahrik ediyordu.
Now that it's all over I gotta say that hoarse voice of hers turned me on a bit.
- Sesi hoparlöre ver.
- Put it on speaker.
Sesi hoparlöre veriyorum.
I'll put it on speaker.
- Mesaj tonunu kurbağa sesi mi yaptın?
- Afrog ring tone?
Gene kurbağa sesi.
There's the frog again.
Bu sesi duyduğunuz an anlayın ki biz geldik.
When you hear this sound... It will be us.
Sesi oradan çıkan son sesti.
His voice was the only sound.
Gardiyan ne sesi çıkarıyor?
You think that noise is the guard?
Işıklar açılır, müziğin sesi yükselir...
The lights turn on, the music cranks up...
Sadece birkaç sarhoşun silah sesi olduğunu söylediler.
They said they was just shooting skunks.
Bana göre bu sesin sesi dünyanın en harika sesi.
And for me, the sound of that sound... that is the greatest sound in the world.
Sesi hiç mutlu gelmiyordu.
He was not happy.
Manhattan'daki kesintisiz narkotiklerin emsalsiz sesi.
Unprecedented volumes of uncut narcotics into Manhattan.
Sonra sesi soluğu çıkmıyor.
Seems to render him mute. Hmm.
- Zil sesi duydum, ben de takip ettim.
Just heard a ringy-ding and followed the noise.
Bir seksen beş boylarında, siyahi, sesi bir melek gibi mi?
Six-foot-two, black, voice like an angel?
Bu sesi daha önce de duymuştum.
I've heard that sound before.
Bu sesi daha önce duydun mu?
Have-have you heard that noise before?
Sesi de öyle geliyordu.
And hearing one.
Ki bu yüzden şarkının sonunda araba sesi duyuluyor. - Bu da doğru değil!
That's not true either!
Sesi telaşlı geliyordu.
It sounded urgent.
sesini 16
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini yükseltme 39
sesini keser misin 21
sesini alçalt 59
sesini çıkarma 17
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini yükseltme 39
sesini keser misin 21
sesini alçalt 59
sesini çıkarma 17