Severe traduction Anglais
3,236 traduction parallèle
Birkaç ay önce şiddetli depresyon nedeniyle acile başvurmuş.
A couple of months ago he was admitted to the ER complaining of severe depression.
Şiddetli depresyonu dört seansta mı?
Of severe depression, in four sessions?
Oda James Severe adıyla tutulmuş.
The room's registered under a James Severe.
Severe onun kod adıydı.
Severe was his code name.
O haplar aybaşı sancıları için, yani bebek ağrılarını dindirmesi lazım.
Those are designed for severe menstrual cramps, so they should cure your baby back ache.
Bunu söylemek bende çok büyük bir acıya sebep oluyor ama o haklı.
All right, it's causing me severe mental anguish to say this, but he's right.
Düştükten sonra muhtemelen yerinden oynadı ve şiddetli kanamaya neden oldu.
It's possible the fall dislodged it, which is what's causing the severe bleeding.
- Şiddetli baş ağrısı var.
He's having a very severe headache.
Sonra doktor bize merminin onun beynine zarar verdiğini söyledi.
After which the doctor told us.. That the injury to the brain is severe due to the bullet.
Başkan ciddi bir göğüs ağrısı geçiriyor.
The President is experiencing severe chest pains.
Bu kadar büyük bir travma Doğruca hastaneye gitmesini gerektirirdi.
A trauma this severe would have sent him straight to the hospital.
Ciddi ayak bileği travmasına içten sabitleme.
Internal fixation of a severe ankle trauma.
V.A. Charlie Hunt'ın ordudan terhis edildikten sonra ciddi PTSD yaşadığını doğruladı.
V.A. confirmed that Charlie Hunt was diagnosed with severe PTSD after being discharged from the military.
Cesetteki hasar o kadar fazla ki kesin bir ölüm zamanı ve ölüm nedeni belirlemek imkansiz.
The damage to the body was so severe that determining a definitive time and cause of death is impossible.
Ağır bir travma yok.
No severe trauma.
Kafatasındaki darbe yaraları ciddi olmalarına rağmen ölüme yol açacak kadar ciddi değiller.
Impact injuries to the skull, while certainly serious, don't appear severe enough to result in death.
Ciddi kafa travmasında.
Severe head trauma.
Solunum durmasına neden olacak kadar ciddi değil.
Not severe enough to cause respiratory failure.
Ayrıca kurbanın gözünde bulduğum peteşiye neden olacak kadar da ciddi değil.
Well, also not severe enough to cause the petechial hemorrhaging I found in the victim's eyelids.
Adamın hala bir kaç yerinde yanıklar olabilirdi.
The guy still had severe burns.
Ciddi çirkinlik, kişiliksizlik ve alkolizm.
He combined alcoholism and no personality with severe ugliness.
Fakat Henry'nin o kadar fazla kanaması vardı ki...
However, Henry's hemorrhaging was so severe...
Henry'nin o kadar fazla kanaması vardı ki fırça soruna çare olmadı.
Henry's hemorrhaging was so severe that the brush did not solve the problem.
Kolunda da ciddi bir kesik vardı.
He also had a severe cut on his arm.
Ciddi mi?
is it severe?
Ama benim... bu kadar şiddetli olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu.
But I... I had no idea how severe it would be.
Gerçekten bir kıtlık var ama bahsettiğiniz kadar ciddi değil.
There is indeed a famine, but it's not as severe as you say.
Kıtlık söylediğiniz kadar ciddiyse bu durumda hükümet mutlaka harekete geçecektir!
If the famine is indeed as severe as you say, then the government will surely take action!
EKO negatifti ama çocuğun şiddetli karın ağrısı var.
Echo was negative, but he has severe abdominal pain.
~ Bana bunu neden neden neden yaptin, canim? ~
Why this killer instinct so severe?
Doktor, Ram'in Bipolar bozuklugunun hem mani hemde deprosyon açidan oldugunu söyledi. Daha önce böyle birseyi kendiside görmemisti. Ram'in durumu çok ciddiydi.
But he said he'd never seen anyone who showed symptoms... of both at the same time Ram's condition was severe
Birşey demeden gitmesine izin vermene şaşırdım.
I can't believe you let her get away without a severe limp.
Bu seferki şiddetli.
This one's severe.
Arkadaşınız ciddi bir alerjik reaksiyon göstermiş.
Your friend has had a severe allergic reaction.
Puan Kartı Katili Randy Kraft kurbanlarını benzer ama daha feci şekilde doğruyordu.
You know, the scorecard killer, Randy Craft, mutilated his victims in a similar, yet more severe fashion.
Ve insanlar üzerinde çalıştım
I am 61 years old... Suffering from severe osteoarthritis... And chronic osteoporosis.
Ancak benim nezaketimi ciddi bir onaylamama olarak yorumlamak gerekir.
However, you should interpret my politeness as severe disapproval.
Büyük miktarda adam kaybı olmadan onu yenemeyiz.
It cannot be taken yet without severe loss of men.
Karın bölgesinde ciddi kramplar oluşmuş.
Severe abdominal cramps.
Sağanak yağış başlayacağı için.. ... öğleden sonra derslerini iptal ediyoruz.
It looks like there will be severe rainstorms soon, so afternoon classes have been canceled.
Doktor şiddetli alerjisinin tuttuğunu söylüyor Biraz yerfıstığına ama düzeliyor.
The doctors say she had a severe allergic reaction to some peanuts, but she's been sedated.
Sert hükümlerin geçeceği mahkemelere ihtiyacımız var.
We need courts, which pass severe judgements.
- Sizi uyarırım beyler yalancı şahitliğin cezası sert ve hızlıdır.
- I should warn you gentlemen that perjury laws are swift and severe.
Gerçekten çok ağır bir reaksiyon bu.
He's spastic, I mean this is severe, severe reaction.
Çünkü münazara finallerinde heyecandan tere batardım, Tüm okulun önünde sahneye çıktığım yegane anlar.
due to the severe case of flop sweats I got during debate club finals, the one and only time I was onstage in front of the whole school.
- Yaraları çok ağır.
That's severe bruising.
O sert öğretmen yüzünden okula gitmeye korkuyor.
She's afraid to go to school because of that severe teacher.
Şu an tartıştığımız konu, eziyete uğrayan o kıza konuşmasında yardımcı olması gereken öğretmenin hangi sebeple sert bir şekilde muamele ettiği! - Bir dakika.
What we're discussing right now is why she received severe treatment from her teacher, who is supposed to help her speak.
- Asıl sert muamele eden kim?
- What about the severe treatment?
Burada ciddi bir hata.
Severe error here.
Adamınkiler çok fazla.
His are severe.