Soon traduction Anglais
80,928 traduction parallèle
Şişlik tamamen geçince tüpten deney ilacı vereceğiz.
Great. So, as soon as it takes, we'll feed the study drug down the tube and she won't miss her trial dose.
Onları yakında geri getireceğiz, söz.
We're going to get them back soon, I promise.
Yakında sizinle konuşuruz, tamam mı?
I'll talk to you guys soon, okay?
Bu yeni gelecek ile yüzleşsen iyi olur, Art, çünkü gerçekten yakında olacak.
You better embrace this new future, Art, because it's going to be here real soon.
Yakında hava kararır.
It's going to be dark soon.
Kısa sürede buraya gelebilir misin?
Can you get here soon?
Rob hangi arabayı seçtiğine karar verdiği sürece.
As soon as Rob decides which car he wants.
Ne olur hemen uyan J'onn.
Please, J'onn, wake up soon.
Stoklar % 1 artar artmaz daya teklifleri tekrar.
As soon as the stock's up one percent, start whacking bids again.
Ve söz veriyorum geri döndüğümde birlikte gideceğiz.
And I promise we'll go together as soon as I get back.
Bir yerde biri tarafından tutsak edildiğini... ama oradan kaçıp beni hatırlayıp...
That somewhere... somebody was holdin'on to him. That as soon as he could get away and remember me...
Çünkü onu görür görmez boynunu kırabilirim.
'Cause I think I might snap his goddamn neck soon as I lay eyes on him.
Yiyeceksin az sonra.
You'll eat soon enough.
Cennete gidecek az sonra.
He's gon'be in heaven real soon.
Bunu bitirir bitirmez hazır olacağım.
As soon as I'm finished with this, I'm ready.
Yakında Benny'yle ilgili ararlar ya da aramaya çalışırlar.
They should be calling about Benny soon. Or trying to call.
İlk fırsatta arayacağım.
I'll call back as soon as I can.
İspat bulur bulmaz, yapacağız.
We will, as soon as we've got proof.
En kısa sürede sana haber veririm.
I'll update you as soon as I can.
Eve döndükten sonra hemen buraya geldim.
I came back in as soon as I got home.
Yakında evde olacağız.
We'll be home soon.
Annemle babam yakında evde oluruz.
Mom and dad'll be home soon.
Karışık kaset yakında geliyor hanımlar.
Mixtape coming soon, ladies.
- Mümkün olan en kısa sürede sana katılırım.
I'll join you as soon as I can.
Mümkün olan en kısa sürede sana katılırım.
I'll join you as soon as I can.
Bir Marslının iniş gemisinden çıkar çıkmaz kustuğuna dair insansız gemi izlemesi var.
I have some drone surveillance of a martian puking as soon he steps out of his drop ship.
Yakında eve gideceksin.
You'll be going home soon.
Yakında görüşürüz.
See you soon.
- İner inmez dışarı çıkacağız.
We'll be out the door as soon as we land.
- Cynthia shea içti kendini Çok yakında.
- Cynthia Shea drank herself to death pretty soon after.
- Şey, süreç çok yakında Benim için bir görüş oluşturması için.
- Well it's too soon in the process for me to form an opinion on that.
Seni çok yakında beklemiyordum.
I didn't expect you so soon.
Şimdi yakında emekli olmayı düşünüyorum.
Now I'm thinking of retiring soon.
Seni yakında göreceğim.
I'll see you soon.
- Evet, olabildiğince çabuk.
- Yeah, as soon as you can.
Emekliliği yakın, değil mi?
He's about to retire soon, isn't he?
Bu hafta sonu Goldenrod kadar işler hale geliyor. Duyurulması için davet edildik.
As soon as Goldenrod becomes operational this weekend, we've been invited to bang the drum.
En kısa sürede.
As soon as possible.
Adalind bilir, ama çabuk dön.
Adalind will know, but get back here as soon as you can.
Nick ile olan meselenden sonra bunu yapmak istediğine emin misin?
You sure you wanna do this so soon after your little tussle with Nick?
Yakında göreceğiz tatlım, ama şimdi gidip Nick ve Kelly ile yaşayacağız.
Uh, we'll see Daddy soon, honey, but, right now, we are gonna go and live with Nick and Kelly.
- orda olurum.
- as soon as I can.
Eğer o odaya biran önce girmezsem, lobide uyuya kalırım.
If I don't get into that hotel room pretty soon, I'm gonna fall asleep in the lobby.
Mümkün olduğunca çabuk döneceğim.
I'll be back as soon as I can.
Monroe, harika bir arkadaşa Ve yakında daha iyi olacak bir baba.
Monroe, to a wonderful friend and a soon-to-be even better father.
Yakında görüşürüz.
I'll see you soon.
Önce ilgilenmeliyim, Ama mümkün olan en kısa sürede orada olacağım.
I got to take care of first, but I'll be there as soon as I can.
Dosyalarımızı yok etmeyi bitirdik, biz de onun dosyalarını yapacağız.
As soon as we're done destroying my files, we'll do hers.
En kısa sürede eve gidince.
As soon as I get home.
Ama çok erken!
But it's too soon!
Elimizden geldiğince çabuk orada olacağız
Be there as soon as we can.