Soğuk traduction Anglais
22,494 traduction parallèle
O adamı soğuk kanlılıkla vurdun. O sırada arkadaşların da izledi.
You shot that fella in cold blood while your wee mates stood by and watched.
Arkadaşların durup izlerken o adamı soğuk kanlılıkla vurdun.
You shot that fellow in cold blood - while your wee mates stood by and watched!
- Hava soğuk.
It's cold.
- Terapist kılığına girip hepimizin hakkında bildiklerini öğrenmeye çalışıyorum bugüne kadar kendine güveni olmayan, utangaç ve kafası karışık biriydi ama görünüşe bakılırsa Ben ona, benim ne kadar hassas deli ve soğuk biri olduğumu söylemiş.
- I've been posing as her therapist, trying to find out what she knows about all of us, and until today, she's been insecure, shy, confused, but now, apparently, he's been telling her - What? how fragile I am, unbalanced, repulsive.
Evet, ama orası soğuk ve bir sürü balık var, ben nazik biriyim.
Yeah, but it's cold, and there's a lot of fish in it, and I'm gentle.
Soğuk mudur?
Is it cold there?
Soğuk ve lezzetlidir, Kutsal Babamız.
It's nice and cold, Holy Father.
Costanza'nın dediği gibi soğuk, rastgele evren.
Like Costanza says, "A cold, random universe."
Amma soğuk, gaddar çıktın sen de.
That's some cold, brutal shit right there.
- Sesin niye bu kadar soğuk?
- Why do you sound so glum?
Bu sessizlik çok soğuk.
Your silent, cold son.
Bunu yaptığında da.. .. çok soğuk ve.. .. sonrasında bu derin acıyı hissettim.
As she did it, I felt freezing cold and then this impossible sadness.
Ateşi sıcak, birayı soğuk tutacağım.
Keeping the fire warm and the beers cold.
Tamam, soğuk su iyi gelir o zaman ona.
Yeah, well the cold water will do her good.
Sıcak soğuk demeden tarlalarda koşturup durdu.
She kept running around in the fields, heat or not.
Güzel, soğuk bir duş aldım.
Took a nice cold shower.
Ve sonrası soğuk ve karanlık olacak.
And then it'll be cold and dark.
Seninle ilk tanıştığımda olduğun gibi soğuk kalpli bir şerefsiz numarası yapma bana.
Don't act like you're that same cold-hearted bastard that I first met.
Sizin uğraşlarınız sayesinde Vandal Savage 1975 yılındaki nükleer silah satışında hapishanede değil ve 1986 yılında Sovyetler Birliğinin de Soğuk Savaşı kazanmasını engellediniz.
Thanks to your efforts, Vandal Savage was not in prison for the sale of a nuclear weapon in 1975. You prevented the Soviet Union from winning the Cold War in 1986.
Sıcak-soğuk oyununda nihayet ısınmaya başladık.
Finally, we're getting warmer.
- Bir adamı soğuk kanlılıkla vurdun.
You shot a man in cold blood.
Soğuk ve serttirler, konuşmayı bilmezler.
Cold and hard Talk less,'tard
... mevsim normallerinin dışında, son derece rüzgarlı ve soğuk.
... extremely windy and cold, unseasonably so.
Küçük çaplı sığır hırsızı korkulan, soğuk kanlı bir katile dönüşmüştü.
Now the small-time cattle thief has become a feared, cold-blooded murderer.
Soğuk irmik. Tam sevdiğin gibi.
Cold grits, just how you like'em.
Lanet olsun çok soğuk. Burada kısılıp kaldık.
Oh, Jesus Christ, it's cold.
Hızlı olun, soğuk ısırması başlayacak.
Fast, frostbite's gonna set in.
# Ayakların neden soğuk?
♪ Why those feet cold?
Neden bu kadar soğuk?
Why is it so cold?
Soğuk ve kasvetli, ama hücreden çok daha iyi.
It's cold, and it's miserable, but it's a lot better than that cell.
Biraz soğuk görünüyorsun.
You, uh... you seem distant.
Burası çok soğuk.
It's cold out here.
Soğuk bir sıkıştırmayla geri çekilin.
Right back with a cold compress.
Ya da soğuk, cansız ellerinle geçmişe tutunarak unutulup gidersin.
Or you can be forgotten... clutching onto the past with your cold, dead hands.
Telefondaki adam soğuk ve mantıklıydı.
The man on the phone was cold and rational.
Horozlarımın soğuk siyah bedenini gagalamasına izin vereceğim.
Let my chickens peck at your cold, black body.
Her zamanki soğuk algınlıkları işte.
The usual colds.
Burası soğuk ve çamurlu.
It's cold and muddy here.
Çok soğuk.
Too cold.
Fazla soğuk.
That's too cold.
İnanılmaz! Üzerine bir bardak soğuk su içeriz diye düşünmüştüm.
Amazing, I thought he was a no go.
İçimden bir ses sandığım kadar soğuk olmadığını söylüyor.
Something tells me you're not as cold as I thought you were.
Bana soğuk davranan Rebacca, kozmetik.
Rebecca, who is icy to me, cosmetics.
Artık soğuk bir durum.
It's now a cold case.
Ben soğuk bir adamım.
I'm a cold guy.
- Soğuk akşam sorun olmaz.
A cold supper will be fine.
Missy ve ben Kizzy'den soğuk bir şeyler getirmesini istiyorduk.
Missy and... me... was just asking Kizzy to bring us some refreshments.
Bagajdan soğuk bir bira kap ve şikayet etmeyi kes.
Go grab a cold one from the trunk and stop complaining.
Seninle işim bitince de Dedektif Decker seni soğuk, karanlık bir odaya koyar.
And after I'm finished with you,
Pizza, papatyalar, keçeli kalem kokusu herhangi bir hayvan, güzel bir rüya, sıcak bir banyo sümük çıkarmak, kuru olanından pizza, mısır kraker ve soğuk sandviçler güzel bir şaka yaptığında aldığın his birinin gülmesi, ama dalga geçmek için değil ve...
Uh... pizza, daisies, smelly markers, any animal, a really good dream, a warm bath, - picking a booger, a dry one... - Ugh!
Kara Delik Jenaratörü parçasının üzerine bir bardak soğuk su içebilirsiniz.
You can kiss that piece of the Black Hole Generator good-bye.