Süpermarket traduction Anglais
268 traduction parallèle
Bay Süpermarket!
Mister from the supermarket!
Süpermarket açılışında yaşanan kargaşaya benziyordu.
As much hoop-de-doo as we get in Los Angeles... when they open a supermarket.
- Süpermarket işi mi?
- Supermarket?
Şikago'nun dışında süpermarket zinciri işletiyorum.
THAT WENT DOWN THE DRAI N WITH MY YOUTH.
Yarış pisti süpermarket ve Nelson'un arabaları da öyleydi.
So was the racetrack the supermarket and the switch on Nelson's cars.
Gökyüzünden bir süpermarket uçup geçiyor...
A supermarket that flies through my sky... and it might as well be in East Overshoe.
Japon bir süpermarket!
A Japanese supermarket!
Süpermarket yakında kapanacak.
The supermarket closes soon.
- Süpermarket var mı?
- Is there a supermarket?
Kediler ipotek vermeye başladılar. Spanyeller süpermarket tasarlamaya başladı.
Pussy cats began to arrange mortgages, cocker spaniels began to design supermarkets...
Bir süpermarket.
A supermarket.
Yuh! Van Cleef'den sonra süpermarket mi?
After Van Cleef... the drugstore?
Süpermarket güvenliği ve kasiyerlerden biri Bayan Kersey ve kızınızdan sonra ayrılan bu üç tipi hatırlıyor.
Supermarket security and one of the checkers remembers three characters.
Süpermarket, evet.
Supermarket, yes.
Nerede kalmıştım? Tamam, şuradaydım. Süpermarket diyordum.
Where was I, oh, yes, I believe I was over here.
İhmal edilmiş çocuklar için süpermarket veya yuva mı?
Supermarket or a home for neglected children?
Şimdi o süpermarket sana 10 yıla mâl olacak.
You know, that supermarket's gonna cost you 1O years.
Süpermarket
Supermarket.
Süpermarket.
Supermarket.
Süpermarket gibi.
It's like a supermarket.
"Süpermarket, haftalık 23.55."
"Supermarket, 23.55 per week."
- Evimin etrafını süpermarket açılışındaki kalabalık gibi sarmışlardı.
They're around my place like goonies at a supermarket opening.
Bir alışveriş merkezi yapacağım. Tiyatro, bowling salonu, buz pisti, süpermarket.
I'm gonna put in a shopping mall... theatre, bowling alley, skating rink, supermarket.
8 Aralık, 1981, gece 4'te, bir süpermarket basıldı.
December 8, 1981, at 4 : 00 a. M... an all-night supermarket was held up.
Lütfen dikkat, süpermarket açılmıştır.
Your attention please, the supermarket is now open.
Orada bir süpermarket var. Mutlaka görürsün.
And there's a big shopping center down there and you can't miss it.
Önde gelen süpermarket zincirlerinden birinin sözcüsü... paniğe kapılıp alışverişe koşmaya gerek olmadığını söyledi.
A spokesman for the main supermarket chain said panic buying is unnecessary.
Süpermarket için mi?
To the supermarket?
O rafta pizza var işte! - Süpermarket aşkına!
what are you talking about it's on the counter.
- Süpermarket aşkına mı? !
i'll be go the market?
Üç süpermarket cadısını hiç duydun mu?
Ever hear about the 3 supermarket witches?
Civarda daha cazip fiyatlara sahip bir süpermarket olmalı ki, bu durum bizim satışlarımızı hızla dibe vurdurdu.
There must be a new supermarket around with special offers, so our sales will go down temporarily.
Süpermarket piyasası çok acımasızdır.
A supermarket's a merciless machine.
Birazdan ışıklı bir yere geleceksin bir süpermarket
There's going to be a lot of lights coming up, a supermarket.
Tamam işte süpermarket.
Okay, it's a supermarket.
Burası size süpermarket gibi mi görünüyor?
Does this place look like a supermarket?
Popüler bir süpermarket gazetesi yaratığı canlı getirene... 5000 $ ödül vereceğini belirtti.
A popular supermarket tabloid has offered a reward of $ 5,000... to anyone who brings in the creature alive.
Kalabalık bir süpermarket.
That was all I needed. A busy supermarket.
Süpermarket, güzelim.
Supermarket, babe.
Süpermarket. Vay canına!
Supermarket.
Ulusal Süpermarket Güvenlik Dairesi'ndenim.
Al Bundy. I'm with the National Supermarket Security Agency.
Sizi salaklar, Kwik-E-Marts'da satılanlar çok büyük. ( Kwik-E-Marts : lüks süpermarket zinciri )
The Super Slakers they sell at K wik-E-Marts are this big!
Solaklar için bir herşeyin olacağı bir süpermarket açıyorum.
I'm opening up a one-stop store for southpaws.
Sadece onun süpermarket yumurtası olduğunu söyledi.
It was just a plain old supermarket egg.
20. yüzyılın başlarından itibaren, New York bankaları Amerika'nın her yerinde süpermarket zincirleri kurulması için fon sağladılar. Bu marketler, seri üretim mallarının satış mağazaları olacaktı.
and the whole sort of merchandising establishment and the sales establishment is ready for Sigmund Freud.
Bir süpermarket soydu ve kendini içine hapsetti.
He robbed a supermarket and barricaded himself inside.
Süpermarket kasalarında beklerken, çok fazla vakit geçiriyor olmalısınız.
You've been spending too much time in supermarket checkout lines.
Daha önce kaç süpermarket soyduğumu mu soruyorsunuz?
How many times I ripped off a supermarket?
Karakterimi, süpermarket tezgahtarından, kızgın bir Eskimo itfaiyecisine çevirdikleri bir film nasıl aynı film olabilir?
How can it be the same movie if they've changed my character... from a tightly wound convenience-store clerk to a jittery Eskimo firefighter?
Kasım'da bir süpermarket arabasında beni bulmuşlar.
They found me in November in a supermarket caddy.
Süpermarket zinciri demek...
YOU DON'T ACT ANYMORE?