Tanımıyorum traduction Anglais
12,858 traduction parallèle
- Lisa falan tanımıyorum.
- I don't know who Lisa is.
- Brian'ı tanımıyorum!
- I don't know who Brian is!
Hayır, buraya yeni geldiğim için yaptım. Ve ben kimseyi tanımıyorum.
No, I just did it'cause I just moved here and I don't know anybody.
Brezilyalıları tanımıyorum.
- I don't know any Brazilian women.
Yani bizzat tanımıyorum. Anlıyorsun değil mi?
I mean, not per se, you know what I'm saying?
Craig Amca ile aşağı mahalledeki evinde yaşıyorum. Burada kimseyi tanımıyorum.
I'm living with Uncle Craig in his apartment downtown, and I don't know anybody here.
Bu Lorna denilen kadını tanımıyorum.
I don't know this lady lorna.
Affedersin, seni tanımıyorum.
Hey, sorry. I don't know you.
Yani seni tanımıyorum bile.
I mean, I don't even know you.
Seni neden tanımıyorum?
Why don't I know who you are?
Kendimi bile tam anlamıyla tanımıyorum.
I-I don't even know that much myself.
Sizi tanımıyorum, bayım.
Sir, I don't know you.
Evet, gerçekten ben de seni tanımıyorum ve açıkçası, bu benim için bir üzüntü kaynağı.
Yeah, well, I don't really know you either and, frankly, this is a pain in my ass.
- Bak, seni tanımıyorum, tamam mı?
- Look, I don't know you, man, okay?
Ben babamı tanımıyorum, sana söylüyorum.
I don't know my dad, I keep telling you.
Babamı tanımıyorum, o değil... dur, dur, dur.
I don't know my dad, he's not... stop, stop, stop.
Katolik okulunda kimseyi tanımıyorum.
I don't know anybody in Catholic school.
Mahalleyi artık tanımıyorum bile.
I don't even recognize the neighborhood no more.
Yarısını tanımıyorum bile.
Half of them I don't even know.
Sanırım artık onu tanımıyorum bile.
Yeah, well, I guess I just don't recognize him anymore.
Onu tanımıyorum.
I don't know her.
Seni tanımıyorum bile
I don't even know you.
- Seni tanımıyorum.
I don't know you.
İtiraf edeyim onu çok tanımıyorum.
and I have to admit I don't know him.
- Bilmiyorum. Onu tanımıyorum.
I don't know him!
- Onu tanımıyorum bile.
- I don't know him.
Onu tanımıyorum, sadece burada kalıyorum.
I don't know him, I just... He's a goat.
Ben de seni tanımıyorum.
Well... I don't know you.
Yardım etmeyi isterdim ama Amelia diye birini tanımıyorum.
I would like to help you, but I just don't know anybody called Amelia.
Kızı tanımıyorum ama Sid pislik herifin tekidir.
Don't know her, but Sid's gross.
Sadece burada kimseyi tanımıyorum.
I just... I don't know anyone here.
O adamı tanımıyorum ama nefret ediyorum!
I don't know that guy, but I hate that guy!
Seni tanımıyorum, seni sevmiyorum.
I don't know you, i don't like you.
- Tanımıyorum.
I don't know her.
Tüm bunları, tanıdığım dünyayla bağdaştıramıyorum.
I cannot reconcile all this with the world I know.
Birlikte olduğum kadını tanıyacağımı sanıyorum.
I tend to remember the woman I sleep with.
İnsanları tanıyorum bu yüzdende nasıl başacıkacağımı biliyorum.
I know the community, I know the people, and, you know, how to deal with it.
Seni tanıyorum benim kızım ve- -
You know you my girl and- -
Dostum, sadece yemekleri tanıyorum.
Man, I'm just promoting food.
Şimdi, sizi yaklaşık 20 yıldır tanıyorum, adamım.
Now, I've been knowing you guys for about 20 years, man.
Onuna tanıştığım zamanı hatırlıyorum.
I remember when I met her.
Lord Kumandan Snow'u uzun süredir tanımıyordum ama dostlarının bir hiç uğruna ölmesini istemeyeceğine inanıyorum.
I didn't know Lord Commander Snow for long, but I have to believe he wouldn't have wanted his friends to die for nothing.
- Seni tanımıyorum.
- I don't know you.
Hala tanışmadığımıza inanamıyorum.
I don't believe we've met yet.
Bilmelisin ki ben buralarda efsane dansım ile tanınıyorum.
You should know that I am around here'm a legend in my dance moves.
Yardım edebilecek birini tanıyorum.
I know a guy that can help.
- Evet, bir adam tanıyorum, tamam mı?
- Yeah, I know a guy, all right?
Tanıştığımız ilk gün bana söylediğin şeyi hatırlıyorum.
I remember what you told me the first day we met.
"Buna tanık olduğuma inanamıyorum," diyordum.
"Yo, I cannot believe I'm here to witness this, man."
- Tanıştığımızı sanmıyorum.
I don't believe we've met.
Ta Irak'tan arıyorum ama sen yine aynı şeyleri söylüyorsun.
I'm calling from Iraq and you're still talking about...