Uste traduction Anglais
224 traduction parallèle
- Ust uste iki corap giymesi gerekiyor.
- He has to wear two pair of socks.
Birak uste ciksin ve once o seni cezalandirsin.
Let her get on top, and she'll punish you first.
Üste konuşma orijinalinden daha zayıf bir el ile de yapılabilir ki bu gerçeği partnerin unutmaması gerekir.
An overcall may be made with a much weaker hand than an original bid, a fact which the partner must bear in mind.
Üste koymuş olmalısın, düşmüş.
You must have put it on top and it fell down.
Üste para verseler gelmezdim.
I wouldn't come here again for a million dollars laid on the line.
Üşte Mullet'ın üniforması, efendim.
Here's Mullet's uniform coat, sir.
Üste başına neler geleceğini söylemek gereksiz, değil mi?
No need telling you what's in the store for you at base, is there?
Üste olmuştur.
It happened at base.
Üste ofis işi yapıyormuş.
Base job in an office.
Üste yazın.
Thanks, old chap.
Üste kalmak zorundasın.
Consider yourself confined to the base.
Üste cezalısın.
You're confined to the base.
Üste çıktım diye sevinme!
Don't rejoice if you're at the top!
Üste olanın adı Cuff ve diğeri de Link.
The one on the top is Cuff and the other guy's Link.
Üste düşman kuvvetlerine rastlanmadı.
No enemy force on site.
Üste şu anda sivillerle iletişim yasak.
There's no civilian contact allowed on the base right now.
Üste mi yoksa başka yerde mi kalıyor?
He live on the base or off?
Üste örtülen örtülerden sizin sorumlu olduğunuzu duydum.
I've been told that you're in charge of bed covers.
Üste bize katılmak ister miydiniz?
- Want to join us on the star base?
- Üste çıkmasına izin verme!
- Don't let her push you around.
Bir çift ranza yatak koyarız. Üste küçük bir yatak.
Stick a couple of bunk beds in it... have a little bunk up.
Pekala. Üste koy.
All right, put them on top.
Üste tam oturan giysi, uyuşturucu demektir.
Tailored dress is our code for drugs.
Üste mi?
On base?
Üste benden başka canlı var mı?
Scan for any other life forms.
Üste ilgimi çeken biri var.
There is someone on this station who interests me.
Üste hafif hasar var. Tamir ediliyor.
Station took some minor damage.
Üste acil bir durum vardı.
The station was in a crisis.
Üste gerçekten bir şey varsa onu bulun ve öldürün.
If there is something aboard this station, find it and kill it.
- Üste doğru dört-bir.
- Four-one upstairs.
Üste gördüm.
I've seen him around.
Üste hâlâ bir VIP'miz var.
We still have a VIP on board.
Üste resmi bir erkekler kulübümüz var.
We have an enlisted man's club at the post.
Üste işler nasıl?
So, how are things here on the station?
Üste meydana gelen bir çatışmayla ilgiliydi.
I saw a firefight here on the station.
Üste saat gece yarısını geçmiş olmalı.
It must be past midnight back at the station.
Üste mi?
At the base?
Üste çok fazla bebek doğurtmayız.
We don't deliver many babies at the base.
# Üste saygı ve itaat # Kurallarımızın özüdür.
Loving one's superior, obeying him that's the essence of our tradition
- Üste.
- On top.
Üste değiller mi?
Aren't they at the base?
Üste bir hemşire.
She's a nurse at the base.
- Üste güç kaybı var.
- We have a loss of power in the base.
Nereye yazılacak? Üste mi yoksa alttaki küçük boşluğa mı?
Do you put it at the top, or just a small line at the bottom?
Üste bir labaratuar teknisyeni.
He's a lab tech at the base.
- Üste de biriyle yatıyor musun?
- You do somebody at the base too?
- Üste cep telefonu çekmiyordu.
- Sit down. - It's a rule.
Üste olursun.
UP FRONT.
Üste görevli denizcilerimiz vardı.
We had Marines guarding the base.
Üste izni olan dört Stable var. Çok ilginç.
Four Sables have base permits.
Üste annesi de 500 alacak.
Mama's gotta get 500 off the top.