Uygun traduction Anglais
37,121 traduction parallèle
Görev için uygun olduğumu düşünmüyorsunuz demek.
So, you don't think I'm the man for the job.
Yere indiğimiz zaman uygun olan adımları atacağız.
We'll take every appropriate action once we've landed.
Çok uygun biri.
She's a perfect fit.
- Bu gece pek uygun değil sanırım.
Um, I-I think maybe tonight isn't the best.
Belki de bunun için uygun değilsindir.
Maybe you're just not cut out for this.
Bunun için uygun değilsin mi?
Not cut out for this?
Metal, standartlara uygun olmasa bile bir tankı bile taşıması gerekmez miydi?
Even if the metal isn't up to standard, wouldn't that take a tank?
Mühür uygun bir müzede çok ilgi çeker.
The Seal would be a big draw for the right museum.
Yani katil olmak için kaynakları olduğu gibi, karakteri de buna uygun.
So he doesn't just have the resources to be our killer. He has the temperament.
Gemicilik hayatı mal mülk edinmek için uygun değil.
Well, the seafaring life doesn't call much for possessions.
Eksileri : dijital dünyada sana uygun tek bir iş bile yok.
Cons : literally no place for you in the digital world.
- Bu nasıl uygun oluyor?
How is that okay?
Uygun şekilde giyin.
Dress appropriately.
Evet Koz, o muhbir görevi hala uygun mu?
Yeah koz, is that ci job still available?
En azından uygun görünüyor.
Well, at least he looks the part.
Uygun görünmesi yetmez.
Well, he'll need to do more than look it.
Listede coğrafi profile uygun alanda yaşayan ya da çalışan var mı? Yok.
Have you found anyone who lives or works within the geo-profile area?
O anne olmaya uygun biri değildi.
She just wasn't fit to be a mother.
Biz herhangi bir müdahalede bulunmadan evvel Casey'nin... -... psikiyatriste görünmesini uygun gördü.
Um... he wants her to see a therapist before we do anything drastic.
Gözüme uygun göründü.
Seemed appropriate.
Ben uygun değilim.
I'm not fit.
Yani, sana onun bu iş için uygun kişi olduğunu düşündüren şey ne?
I mean, what makes you think that he's the one for the job?
Başkana en uygun istihbaratı verdim.
I gave the President the most relevant intel.
Gözetim olmaksızın zihinsel olarak uygun olmayan genç bir kızı sorguladın ve- -
You interrogated a mentally unfit young woman - without the supervision of...
Uygun bir harita çizilebilir Genel kabul görmüş Tıbbi terimler.
A proper map can be drawn after defining commonly accepted medical terms.
Bir kişi bir yaklaşım bulabilir Diğerinden daha uygun Kişisel tercihlerine bağlı olarak Ve derinliği ve ciddiyeti Sorununun sunumu.
An individual may find one approach more appropriate than the other depending on his personal preferences and the depth and severity of the problem presented.
Havai fişek onun için uygun kelimedir.
Firecracker is the apt word for her.
- Kıyafetlerin uygun mu Baker?
Are you decent, Baker?
Beth Stone'nun hayali öcüleri burada uygun temsil edilmiyor.
You know, Beth Stone's imaginary bogeymen aren't properly represented here.
Aslında karşı takımın oyun kurucusunu bağlayıp, bayrak direğine çıkaracaktık ama Rob White Stanford için uygun aday, bizde bunu mahvetmek istemedik.
Okay, so, now, originally, we were gonna tie up their quarterback and send him up the flag pole, but Rob White's a lock for Stanford, and you don't want to mess with that.
Sen pekte buna uygun değilsin, öyle değil mi?
You're not much of a shimmy guy, are you?
Birbirlerini o an için uygun olmayan bir sekilde teselli ediyorlardi.
They were comforting each other with an affection inappropriate for the moment.
Sayın Başkan. Bu olayın failinin Al-Sakar olduğunu kamuoyuna açıklamamızın ve en uygun hamleyi yapmamızın...
Mr. President, it's time to publicly name Al-Sakar as the perpetrator of this crime
Evet, ama dinle, uygun kanallar üzerinden git...
Yeah, but listen, we got to go through the proper chan...
Şansa bakın ki, her üç kişiden birinde yüksek tansiyon görülüyor ve şirket müdürünün ofisi de hap bulmak için gayet uygun gözüküyor.
Lucky for me, one out of three people have high blood pressure, and an executive's corner office seemed like a good place to look.
Ama evet, meslek etiğine uygun bulmadığım için söylemedim.
But, yeah, and the constraints in my profession.
Ben burada çalışmaya başladığım gün arkadaş edinmek için. diğer asistanlara kahve götürmeyi uygun bulmuştum.
So, when I first started working here, I found it helpful to bring coffee to the other assistants to make new friends.
- Hayır, yasalara uygun yapılmadı.
Not the way the law states.
Neden büyü her zaman bu kadar aslına uygun olmalı?
Why does magic always have to be so literal?
Şömine ve yanında içki için uygun bir gece olacak gibi
Seems like a perfect night for a fire and some hot buttered rum.
- Yarın gece uygun mu?
Say, tomorrow night?
Bu konuşma uygun mu?
Does this conversation qualify?
Sen ve ekibine uygun bir iş var elimde. Dijital iz tespiti ve baskın.
I got a job for you and your crew... digital trace... break-in.
Amacına uygun. Bir felakete yol açıp halkın tepkisini çekecek.
He was gonna cause an accident to provoke public outrage.
Kılığın ormana hiç uygun değil.
You're not dressed for the woods.
Bu toplantı için bir Saks daha uygun olurdu.
You know, for this reunion, a Babs would be more appropriate.
Bu Pazar pek uygun değil.. malesef, bilirsin.
This Sunday's just not a great day for me, unfortunately, though.
Gördüğüm kadarıyla.. hiçbir günün uygun değil.
From what I see, it doesn't look like any of your days are great ones.
Kuzey senin için daha uygun olur.
North might be better for your situation.
Ama bu tür bir operasyon gündüz daha uygun olur.
But an op like this is better during the day.
- Vuracağı en uygun noktayı.
- the perfect place to hit.