Verdı traduction Anglais
51 traduction parallèle
Büyülü bir şekilde kapılar açılıverdı. Bunu bir işaret olarak kabul ettik.
Lilith, I did write that letter and I did leave it in the apartment but...
Birisi hak verdıgım birşey dedi..
Friends, somebody rightly said..
cünku sen acı verdın
I'm crying because you gave me away.
Verdı eskiden bir marifetim
I've had a knack from way back
Ama sonra muhteşem Sarazen iksirinle karşıma sen çıkıverdın.
But then you came along with your wonderful Saracen.
Senden inzivasına çekilmiş diye bahseden o genç adam verdıya?
You know that the younger men refer to you as the Mad Monk?
Onun için oyle hayallerim verdı Onların arasında orgazm olmak istedim.
My dreams for her have been such that I have felt the deepest of orgasms in them.
Evet, verdı.
Yes, you did.
Her neyse kararımı verdım.
Anyway I made my decision.
bir karara vardım, ve... daha fazla beklememeye karar verdım.
I've made a decision, and- - and I'm not waiting.
Bazen göze batar, bazen sizi delirtir, ama gerçekten yanına verdığınızda- - Yıllardır iç içe geçen tüm o kökler- - kesmeyi de denesen, yakmayı da hatta zincirle sökmeyi, sağlam bir kütükse hiç bir yere kıpırdamaz.
Sometimes it's an eyesore, sometimes it drives you nuts, but when you really get in there- - All those tangled roots going back years and years- - you can try cutting it, burning it, even ripping it out with chains, but if it's a strong stump, it's not going anywhere.
Yerin kulağı verdır.
Shh! The walls have ears.
Bir kaç yaşlı adam verdı, bilirsiniz, 40'ı zorlayan.
A few older guys, you know, pushing 40.
Aynen. Altı ay sonra da birden ortaya çıkıp yarışmalarda bütün altın madalyaları toplayıverdı.
Yeah, and six months before he came out of nowhere and won all those gold medals on the half-pipe.
ı Şimdiye kadar smın geçişlerdir Bunun olmasına nasıl verdık?
He could be over the border by now. How did we let this happen?
Frank denen adam ona sahte mal verdığınizde size kızmadı mı?
Wasn't this Frank guy angry that you gave him fake drugs?
Yaşlı bir adam gelip bunu bana verdı.
This sweet old man came in and gave that to me today.
Yetkılılere haber verdık.
We've notified the authorities. They're on their way.
Hıç babanızın annenıze zarar verdığını gördünüz mü?
Did you ever see your father be rough with your mother?
Onca ıntıkam eylemı Matthew'un ölümünün verdığı acıyı bastıramadı.
All of these acts of vengeance, they do nothing to quell the agony of Matthew's death.
Kararın ertelenmesi toplumsal risk taşıdığından hükmün hemen uygulanması gerekmektedir.
As a suspended sentence would be cons / dered a r / sk, the verd / ct should be put / nto effect / mmed / ately.
Ufak, s ¡ yah b ¡ r adam, Raphael'e ¡ letmem ¡ ç ¡ n bana b ¡ r mesaj verd ¡.
A small black man gave me a message for Raphael.
Bana krallari seçen adam d ¡ ye ad taktilar... ama... halkin ses ¡ ne da ¡ ma kulak verd ¡ m.
I've been labeled a kingmaker but I've tried to keep myself open to the voice of the people.
Z ¡ yaret ¡ n ¡ z bana güç verd ¡.
Your visit has helped to raise my spirits.
Bunları 2 tane alman verd, onlar Dükkana uğramışlardı.
I got them from two Dutch guys who stopped at the store.
Verd Agra Şirketi'nin büyük başlarından biri. Geçen ay aradı bizi.
A big shot from Verd Agra Corporation called us last month.
Yani, sonuç olarak, Verd Agra'nın ana kazanç kapısını tehdit ediyorsun.
So, clearly, you're threatening Verd Agra's bottom line.
Ve Verd Agra direk olarak bu zavallı kızın...
And Verd Agra is going after that poor girl in... in plain sight.
Verd Agra'yı duymuştum.
I've heard of Verd Agra.
Tamamdır, Verd Agra geri döndü.
All right, Verd Agra is back.
Bu, Verd Agra tohumlarıyla yetiştirildi.
Call the police? This is grown from Verd Agra seeds.
Burada kalıp bunu tartışarak onların bizi yakalamasını bekleyemeyiz, bunu Verd Agra'ya dönünce tartışabiliriz, yani ürün güvende olunca.
We can stand here and discuss it and just wait for them, or we can discuss this at Verd Agra when the product is secure.
Verd Agra genel merkezine dönüyorlar.
They're headed back to Verd Agra headquarters.
Verd Agra'ya hoş geldiniz.
Welcome to Verd Agra.
Bizler sizin Verd Agra'daki eğitim koordinatörleriniziz.
We are your educational coordinators here at Verd Agra.
Verd Agra'yı bukadar özel yapan bir diğer şey de güvenliktir. Evet.
One of the things that makes, uh, Verd Agra so special is its security.
- Verd agra... etrafınızda filizlenir. - Tamam?
- Verd agra... growing around you.
- Bizler, Verd Agra'da işimize bağlıyızdır...
- We here at Verd Agra are committed...
Verd Agra'nın güvenliğine erişimim var, yani O'nu kafeterya ATM'sinden para çekerken görebiliriz.
I have Verd Agrasecurity footage, which means we can see him at the cafeteria ATM.
Eğer haklıysak, Verd Agra'nın kurtarıcısı olursunuz.
If we're right about this, you'd be the savior of Verd Agra.
Verd Agra.
Verd Agra.
Verd Agra üzerindeki yatırımlarını takip etmiştim.
Tracked him through his investment in Verd Agra.
Verd, şu patates işi mi?
Verd - the potato job?
Wakefield, Verd Agra, Dubertech gibi şirketlerin karşısına yatırımlarda bulundun.
You made investments against Wakefield, Verd Agra... Dubertech.
fırsatı verdı ben hazırdım.
I came on to him in the night club, but he didn't kiss me.
NASA'dan bir arkadaşı aradım ve bana bir algoritma verd -
So I called a friend at NASA who gave me this algorithm...
Mr. Jane, çoktan sorularınıza cevap verd..
Mr. Jane, we've already answered- -
- Röportaj verdı.
He gave an interview.
Hassiktir!
Verd Ikke!
Ama sevgi hemen karşılık verdı.
But love responded in an instant.
Ölü adamın ailesi için para toplamaya karar verd, m.
Oh, hey, um, i've decided to take up a collection For the dead fella's family.