Yanıyorum traduction Anglais
4,011 traduction parallèle
Alev alev yanıyorum
♪ I am getting so hot
Burada yanıyorum.
I burn in here.
Yanıyorum.
- I think hot...
- Artık yanımda resmini taşımıyorum.
I don't carry one anymore.
Bazen insanları izliyorum ve onları hissetmeye çalışıyorum yanımdan geçip giden herhangi birinin ötesinde.
Yeah, you know, sometimes I look at people... and I make myself try and feel them as more than just a random person walking by.
Camcılığa hâlâ devam ediyorum, ayrıca birkaç kuru temizleyici dükkanım var. Yanısıra sanat simsarlığı da yapıyorum.
I still had the glass business and a few dry cleaning stores also, and I did some art dealing on the side.
Onun yanına oturuyorum, kasılmalar arsındaki dakikaları sayıyorum.
I sit by her side counting the minutes between contractions.
- Ben böyle dünyanın her bir yanından takılıyorum işte.
I'm a citizen of the world.
- Yanına yanaşıyorum.
I'm coming up to him.
Kameranı yanıma alıyorum.
So I'm going to take your camera with me.
Çocuklar gitti gideli artık ortak bir yanımızın kaldığını sanmıyorum.
Just, you know, with the children gone, I guess I didn't think we had much in common anymore.
Artık T.S.'in yanında olamıyorum.
I'm not really there for T.S. anymore...
Ama anlamıyorum çoğu kadın bayılmadan yanımda bile duramaz.
But I don't get it. Most women I've met can't even stand next to me without collapsing.
Onun yanımda olduğunu sanmıyorum.
I don't think I have that.
Her günümü, tüm bu kaybolma meselesinden korkarak yaşıyorum çünkü bir yanım biliyor ki başaracaksın.
Every day I'm afraid this will all disappear because part of me knows you'll succeed.
Ben, "hayır, ben Michelangelo değilim" diye yanıtlıyorum.
I say, "Nein, I am not Michelangelo."
Michael'ın yanında çalışıyorum. - Michael'la ne üzerinde çalışıyorsunuz?
What are you working on with Michael?
Yerel haber değeri taşıyan bir şeyler yapıyorum.
I'm doing a, um, a local interest piece.
Bu yüzden bu işe atılıyorum. Bir lider olabileyim diye. Ve insanların yanında olabilmek için.
That's why I'm taking business - so that I can be a leader... and-and take a stand for people.
Ben iki adamın kaçık biri onlara yapın dediği için bir kadının yanında eşcinsel takılıp birlikte yaşadıklarına da inanmıyorum.
I'm not buying two men would pretend to be gay and shack up next to a woman because some nut job told them to.
Yok mektubu yanımda taşıyorum çünkü gömleğimle uyumlu!
No I keep the envelope around because it matches my shirt.
Annemin bir resmini yanımda taşıyorum.. .. ama çocuklar bununla ilgili bütün gün benimle alay edebilirler.
I'd carry a picture of my mam with me, but the lads would give me shite about that all day.
Fransa'nın her yanından yorum yağıyor.
Reviews of all France. Incredible.
Akşamları kamp ateşinin yanında yorgun argın yazıyorum mektupları.
But the evenings by the campfire, tired as I am
Sayın Yargıç, Emir Erdoğan'ı sizin ya da Bayan Simmons-Howe'un olası sorularını yanıtlaması için kürsüye çağırıyorum.
My Lord, I call Emir Erdogan to answer any questions that the court or Miss Simmons-Howe may have.
- Yanıyorum!
Burning!
Bana karşı fazla iyi davranmıyorsun bile beni neden yanında istiyorsun anlamıyorum.
You're not being that nice to me, so I don't really understand why you'd even want to have me around.
Yanına uzanmak için sabırsızlanıyorum.
I can't wait to lie next to you.
Babanızın yanında çalışıyorum.
I work for your dad.
- Bazı yanıtlar arıyorum.
I need some answers.
Bakıyorum da yanında bir kahraman da geitmişsin.
See you brought yourself a hero, too.
Aileme yanıyorum.
It's my family.
Yanımda yiyecek taşıyorum.
What's with the backpack? Oh, I carry food around.
Sadece Pete gibi birinin yanında değil de onların yanında olduğuna inanamıyorum.
I just... I can't believe that you would side with them over someone like Pete.
- Kesinlikle yanılmıyorum.
- Surely I'm not.
Her şeyde kazanır ve bazen onun yanında olduğum zaman kendimden hoşlanmıyorum.
She wins at everything and sometimes, I don't like myself when I'm around her.
Fotoğraflarını yanımda taşıyorum.
I carry their photo.
Yan evde yaşıyorum.
I live next door.
Ben de bir hamamböceği ya da örümcek gördüğümde, yakalayıp kapısının yanına bırakıyorum.
So any time I see a cockroach, or a spider, or whatever, I try and trap it, and then I leave it by his door.
Çünkü yanık odun kokusu alıyorum.
'Cause I can smell the wood burning.
- Size katılıyorum, efendim. Tabii ki de yanılmış olma ihtimalimizi de göz önüne almak zorundayız.
Of course, we do have to consider the possibility that we're being misled.
Eskiden babamla birlikte çalışan bir adamın yanında çalışıyorum.
I'm doing a thing with a guy who used to work with me and Dad actually.
Bu işi yapan adam tanımıyorum ama muhtemelen bir adamı tanıyan birini tanıyorumdur.
Now I don't know a guy, but I probably know a guy who knows a guy.
O kadar güvenli ki... ♪ Belki yanılıyorum ama şunu biliyorum... ♪ Aklım uçtu gitti başımdan, senin olacağım.
♪ Maybe I'll stumble, but I know for sure. ♪ Head over heels, I'm gonna be your girl.
Stockton'a annemin yanına taşınıyorum.
I am moving back to Stockton to be with my mother.
vahşilerden posta arabası çalıyorum yanımda aranan ve ek iş olarak ödül avcılığı yapan, Deli bir katil çingeneye aşık suçluyla.
I'm stealing a stagecoach from of a bunch of savages with a wanted criminal moonlighting as a bounty killer, who has the hots for a murderous, deranged gypsy.
- Sizin yanınızdayken sayıyorum Doktor.
Um,
Bir odada hiç yalnız kaldığımızı sanmıyorum, yanılıyor muyum?
I don't think we've ever been alone in a room together, have we?
" Sevgili Maggie yanına gelemiyorum çünkü çok çalışıyorum, çünkü dünyayı kurtarıyorum.
" Dear Maggie I've been too busy to come and see you,'cause I've saving the world.
Ve kızımı yüzlerce metrelik yükseklikteki kayalardan aşağı atmayı düşünen bu adamın yanında kalmasını onaylamıyorum.
And I can't allow my daughter to stay with a man whose idea of rewarding a child is to throw her off some rocky cliff.
Paul'un yanında çalışıyorum ben.
I work for Paul.