English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yapiyor

Yapiyor traduction Anglais

433 traduction parallèle
Yalniz sizi görünce veya duyunca böyle yapiyor.
Well, he only acts this way when he sees or hears you.
Bufalo Bill buz pateni mi yapiyor?
Buffalo Bill goes ice-skating?
Ne is yapiyor?
What does he do?
Hiristiyanlar nasiI yapiyor bu iºi?
How do the Christians do?
Tesekkurler.Birlikler ne yapiyor?
How are the troops doing?
Karim espri yapiyor, efendim.
My wife's joking, sir.
Kocam soforluk yapiyor, su an burda degil, ben de buraya geldim.
My husband is a trucker and he is out on the road, and so I came over here.
Bu kirmizi ayakli burada ne yapiyor?
What the hell is this Redleg doing here?
Ne yapiyor olabilirler?
What can they be doing?
Ne yapiyor?
What is it doing?
Pazarligi o mu yapiyor Binbaºi?
She speak for you, Major?
Onlar da ayni ºeyi yapiyor olabilirler.
Yeah, could be they're doing the same thing.
Uyuyan insanlarla dolu tren, bütün rüya parçalarini bir araya getirip onlardan tek bir film yapiyor – nihai film -.
The train inhabited by sleeping people puts together all the fragments of dreams, makes a single film of them — the ultimate film.
LAURI YOLCULUK YAPIYOR
LAURI TRAVELS
Lazer kötü adami vurunca böyle yapiyor.
This Lazer does this when he takes down a bad guy.
Lafi bile insani bir hos yapiyor.
There's just something about the way it sounds.
# Sürekli babasinin parasini... #... çalmak için planlar yapiyor.
Always conniving to steal her father's money.
Bay Rodin ne yapiyor peki?
And what does Monsieur Rodin do?
Düzenli olarak ödeme yapiyor mu?
Does he pay you regularly?
Evlenmemis birçok kiz böyle yapiyor.
Many unmarried girls do it.
Çok yolculuk yapiyor.
He travels a great deal.
Sadece ahmak rolü yapiyor.
He's just acting obtuse.
Ne yapiyor?
What is he doing?
temizlik yapiyor, anne.
He's mopping up, Mama.
temizlik yapiyor, bu demek oluyor ki onlarin hepsini yakalayamadin, son seferki gibi.
Mopping up, which means you ain't caught'em all yet, just like last time.
en guzel bebekleri o yapiyor, biliyorsun.
He does make the sweetest damn babies, you know.
Çogunlukla guneyde is yapiyor.
He works mainly on the south side.
Hukuk sirketiniz Chicago'daki Morolto suc ailesinin temsilciligini yapiyor, mafya olarak da bilinirler.
Your law firm is the representative of the Morolto crime family in Chicago, known as the Mafia, the Mob.
Hile yapiyor!
He's cheating!
- Hile yapiyor,
- He's cheating.
Zaman hapishanede insana neler yapiyor.
Strange what time does when you're in prison.
- Siyasi konusma yapiyor,
- She is making a political speech.
Ne yapiyor bu, uyukluyor mu?
What's he doing, taking a nap?
Bir kadin varsa, neden cayi bir erkek yapiyor?
If there's a woman, why a man to make tea?
Donald tekrar resim yapiyor.
- Donald's painting again.
Sanırım bu beni bir numaralı toplum düşmanı yapiyor.
Guess that makes me public enemy number one!
Bütün arkadaslarim yapiyor, ve ben onlarin yaninda ucube gibi kaliyorum.
All my friends are doing it, and I'm like some kind of freak.
Beni fena yapiyor.
She's making me nuts.
- Demek, bunu orada da yapiyor.
- So he's doing it there, too.
Ne yapiyor?
What the fuck is he doing?
- Ne yapiyor?
- What is he doing?
Her zaman yaptigi isi yapiyor.
He is doing what he does.
Ne yapiyor acaba simdi.
I wonder what she's doin'right now.
Kim bilir ne yapiyor takim.
God knows what the team is doing with just Farmer Fran watching them.
Red Beaulieu ne yapiyor.Atak yapmak istemiyor mu?
What is Red Beaulieu doing, refusing to play offense?
Baskete giderken hep spin yapiyor!
He does a spin move every time.
Peki, eski dost Jack Washington'da ne yapïyor?
Well, how is good old Jack back there in Washington?
- Son zamanlarda egzersiz yapïyor musun?
- Getting plenty of exercise lately?
Amerikan vatandasï oldunuz. Ç Ve bu da sizi vatan haini yapïyor.
You took the trouble of becoming an American citizen... and that, Miss Vadja, makes you a traitor.
Bunu nasïl yapïyor?
How does he do it?
- Ne yapïyor?
- What's she doing?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]