Yarım saat içinde traduction Anglais
926 traduction parallèle
Eğer yarım saat içinde buradan gitmezse,... polisi arayacağımızı söyle ona.
Go and tell him if he ain't packed up and gone in half an hour, we'll have the law in to turn him out.
Otobüs yarım saat içinde kalkıyor.
We leave in a half an hour.
Yarım saat içinde paramı ödeyecek misin yani?
Oh, you're going to pay me in half an hour?
Yarım saat içinde artık Bay ve Bayan Warriner olmayacağız.
In a half an hour, we'll no longer be Mr. and Mrs.
Bay Reed yarım saat içinde sizi görmeye geliyordu. Randevuyu iptal ettim.
Mr. Reed was coming to see you in half an hour. I've canceled the appointment.
Yarım saat içinde seni almaya gelecekmiş.
He'll be by for you in about a half an hour.
Yarım saat içinde, havaalanında olmalıyım.
I promised to be at the airport in half an hour.
Ona yeni bir oyuncak aldığımızda yarım saat içinde hurdaya çeviriyor.
We get him a new toy and within half an hour it's smashed to bits.
Yarım saat içinde bir polis arabası sizi götürecek.
In a half an hour the police car will take you to the camp.
En geç yarım saat içinde eve gelmiş olurum.
I'll be home at the most in half an hour.
Yarım saat içinde feragat belgesini imzalamış olursun.
In a half-hour you'd be signing your name to a confession.
Torpidolar da yarım saat içinde yüklenmiş olur.
Torpedoes will be loaded within a half-hour.
Yarım saat içinde oradayım.
I'll be there in half an hour.
Yarım saat içinde kendisi burada olur. O zaman yeniden deneyeceğim.
He'll be in himself in a half-hour.
Van Barth'da... yarım saat içinde buluşmamız ikimizin de menfaatine olacak.
You'll find it to our benefit to meet me at the Van Barth in, say, about a half an hour?
Geier, yarım saat içinde iskelede olmamız lazım.
Geier, we have to be at the pier in half an hour.
Yarım saat içinde yola çıkıyorum.
I will sail in half an hour
Yarım saat içinde evde olacaksın.
You'll be home in half an hour.
Yarım saat içinde işim hakkında bir ömür boyu Ellie'ye anlattığımdan daha çok şey anlatmıştım ona.
In half an hour, I told him more about my affairs than I had told Ellie in a lifetime.
- Yemek yarım saat içinde hazır olacak!
Cook here will rustle up a fline mess for an hour from now.
Onlara Bay Tatum'un yarım saat içinde konuşmaya hazır olacağını söyleyin.
Tell them Mr. Tatum'll be ready to talk in half an hour.
Yarım saat içinde gelmezsen, oraya gelip her şeyi anlatırım!
If you're not here in half an hour, I'll come and tell them everything!
Gelse de gelmesede yarım saat içinde istasyondan ayrılıyoruz.
We pull out in a half an hour whether he's aboard or not.
Kane yarım saat içinde ölü biri olacak.
Then listen. Kane will be dead in half an hour.
- Trenimiz yarım saat içinde kalkıyor.
- Our train leaves in half an hour.
Yarım saat içinde terlemeye başlar.
He'll start to sweat in half an hour or so.
Yarım saat içinde Francesca ile Rocca'nın yerinde buluşuyorum.
And I'm meeting Francesca at Rocca's in half an hour.
Yarım saat içinde koca bir petrol gölü oluşacak.
In half an hour it'll be one big lake of oil.
Hemen elbisemi değiştirip, yarım saat içinde orada olurum.
I'll just slip into another suit and be over in half an hour.
Yarım saat içinde zirvede olurlar efendim.
They'll be over the summit in half an hour, sir.
Cesur ol. Yarım saat içinde her şey bitmiş olacak.
Be brave, in half an hour, it will all be over.
Tucker, gece hemşiresi şu an yanında ve Perkins yarım saat içinde burada olur.
Tucker, his night nurse is with him now and Perkins comes on in about half an hour.
Tucker'ın mesaisi yarım saat içinde bitiyor.
Tucker comes off in about half an hour.
Yarım saat içinde Dutch şüphelenmeye başlayacaktı.
In half an hour Dutch would be suspicious.
Yarım saat içinde ondan geriye hiçbir şey kalmadı.
Within half an hour there was nothing left of him.
Bu haberden sonra yarım saat içinde Villa Rosa'ya girmek imkânsız olur.
With this news, it will be impossible to get into Villa Rosa with a shoehorn.
Son sahnenin çekimi için yarım saat içinde stüdyoda olmalısın.
You're due at the studio in a half hour to shoot that last scene.
- Yarım saat içinde dön.
- Be back in 30 minutes.
Yarım saat içinde, Julien.
30 minutes from now.
Yarım saat içinde hava kararacak.
Be dark in a half-hour.
Greyhound ve Burza yarım saat içinde orada olur.
Greyhound and Burza should be with her in half an hour.
Yarım saat içinde dönmüş olurum.
I'll be back in half an hour.
Yarım saat içinde tren kalkacak.
In 1 / 2 hour the train leaves.
Bu iş çetin. Yarım saat içinde üç adamımı kaybettim!
It is hard work, I have lost three men in half an hour!
Sandra Lee'yi tanıyor musun? Yarım saat içinde hepiniz gideceksiniz. Yoksa kıçınıza tekmeyi basarım!
So everybody out in half an hour or I will kick you out.
Eh, Yaklaşık yarım saat içinde geri kalan bağışları getiririm..
Well, I'll ring you back in about half an hour.
Yarım saat içinde bacalardan duman çıkmaya başlar, efendim.
I can have steam in half an hour, sir.
Akşam yemeği yarım saat içinde hazır olacak.
Dinner will be in a half hour.
Yarım saat içinde parçalanacağı bilgisini alan bir insan nasıl bir tepki verir?
How does a man react to the knowledge that he's going to be blown to bits within a half an hour?
Yarım saat içinde Jerry ikimize omlet yapıyor olabilir.
In a half hour, Jerry'll be frying eggs for both of us.
- Yarım saat içinde beni görsünler.
- Yes, sir.
yarım saat 69
yarım saat sonra 44
yarım saat önce 29
yarım saat mi 17
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
yarım 17
yarım milyon 19
yarım saat sonra 44
yarım saat önce 29
yarım saat mi 17
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
yarım 17
yarım milyon 19