Yazmıyorsun traduction Anglais
381 traduction parallèle
Hiç bana romantik mektuplar yazmıyorsun!
You never wrote me a romantic letter!
Niçin onun karısıyla oğlunu yazmıyorsun?
Why don't you write about his wife and son?
Neden sadece "Son" diye yazmıyorsun?
Why not just put "The End"?
Sen de niye herkes gibi Hemingway'a bezer yazmıyorsun?
Why don't you do like everybody else and write like Hemingway?
Fujiko, neden bir şeyler yazmıyorsun?
Fujiko, why don't you write something?
Anılarını neden yazmıyorsun?
Why don't you write your memoirs?
Sevgili Apu, neden düzenli olarak yazmıyorsun?
Dear Apu, why don't you write regularly?
Niye öyle sevimli şarkılar yazmıyorsun?
Why don't you write cute songs like that?
Niye yazmıyorsun?
Why aren't you writing?
Doğru cevabı ezberden okuyorsun da neden mektubuna aynısını yazmıyorsun?
You parrot back the right answer, but what did you write in your letter?
Ateşin yanında oturuyorsun ve ilk defa karına bir şeyler yazmıyorsun.
You're sitting by the fire and for the first time not writing to your wife. Amazing.
Baba sen roman kitabı yerine neden yemek kitabı yazmıyorsun?
You should write cookery books instead of novels!
Senaryoyu neden şimdi yazmıyorsun?
Why won't you do the script now?
Peki, neden ona mektup yazmıyorsun?
Yes, but can't you just write to him?
Niye bir roket kaçırıp, bir astronotun anılarını yazmıyorsun ki?
Why don't you smuggle aboard a rocket and write the memoirs of an astronaut?
Neden yazmıyorsun hayatım?
Why don't you write it, darling?
Polonyalı'dan önce pantolonunu çıkarmaya bu kadar hevesliysen, neden oraya kadının da bu sözleşmedeki ihtiyaçlardan biri olduğunu yazmıyorsun?
If you lower your trousers before the Poles, why not add women to the list?
Neden bu konuda yazmıyorsun?
Why don't you write about it?
Belki de genel olarak, ne düşündüğünü yazmıyorsun.
Maybe in general you don't write what you think.
Ve şimdi sürpriz mektuplar için zarflara neden adres yazmıyorsun... böylece geri geldiğimde onları postalayabilirim.
And now, why don't you address the envelopes for the surprise letters... so I can mail them when I come back up?
Liza, Liza, Lizaveta, Niye mektup yazmıyorsun?
Lisa, Lisa, Lisaveta, Sweeter than a baked potato.
Artık hiç yazmıyorsun.
Oh, what's it got to matter, baby?
- Neden yazmıyorsun?
So why is not writing?
Neden yazmıyorsun?
Why aren't you writing?
- Sen niye yazmıyorsun?
- Why aren't you writing?
Raoul Briquet, hiçbir şey yazmıyorsun.
Raoul Briquet, you are not writing anything down.
Madem bozuk, neden üzerine yazmıyorsun?
Why don't you have a sign saying out-of-order.
Neden Wright kardeşleri yazmıyorsun?
Why don't you try the Wright brothers?
Ona neden yazmıyorsun?
Why don't you write to him?
Sen gerçekleri yazmıyorsun.
You don't write the truth.
Neden yazmıyorsun?
why aren't you writing?
Neden ona bir mektup yazmıyorsun?
Why not write her a letter?
Neden Susan'a üç haftadan beri yazmıyorsun?
How come you haven't written Susan in over three weeks?
NasıI oluyorda güzel göslü kadınları yazmıyorsun?
How come you never write about women with eyes like lost lakes?
Sen şiir yazmıyorsun, ama yine de şair gibi konuşuyorsun.
You don't write poetry, yet still you talk like a poet.
Bana yazmıyorsun.
I haven't heard from you.
Neden kendi hayatını yazmıyorsun?
Why not write about your own life?
Eğer artık beni sevmiyorsan ve sana dönmemi istemiyorsan, neden bunları yazmıyorsun bana?
If you no longer love me and do not want me to come back to you... will you not write and tell me so?
Yazmıyorsun?
You're not writing?
- Neden ona bir mektup yazmıyorsun?
- Why don't you write her a letter?
Öyleyse neden kendin yazmıyorsun?
Why did you not write them yourself?
Neden kimseye mektup yazmıyorsun?
How come you ain't writing nobody?
Alf, neden bıraktığım mesajları bir yere yazmıyorsun?
Alf, why don't you write down my messages?
Önce ziyaretime gelmeyi bıraktın. Şimdi de mektuplarıma cevap yazmıyorsun.
First you stop coming to visit me... and now you won't even answer my letters.
İnsanların sorunsuz seyahat etmelerini sağlayan kitapları şans eseri yazmıyorsun sayende insanlar güzel ve egzotik yerlere gidip hiç etkilenemiyorlar.
It's not by chance you write books telling people how to make trips without a jolt so they can travel to wonderful, exotic places and never be touched by them.
- Neden sen yazmıyorsun?
- Why don't you?
Niye onlara yazmıyorsun?
Why not write to them?
Bunlari neden yazmıyorsun?
Why don't you write it down?
"Karıcığın sana yazmıyor diye mi zırıldıyorsun?"
You blubberin'because your missus doesn't write?
Artık hiç yazmıyorsun.
Shut up.
Sanki ben yazmışım gibi bakıyorsun.
- You look as if I'd written it myself.