Yağmur yağacak traduction Anglais
534 traduction parallèle
Yağmur yağacak, yine de korkmuyor musun?
Are you really not afraid at all?
Sizce yağmur yağacak mı?
Uh, will it rain, do you think?
Ayın etrafındaki haleyi görüyor musun? Yarın yağmur yağacak.
Look at the moon with its halo.
Yağmur yağacak ve hasta olacak.
It's going to rain and she'll catch cold.
Johnny, galiba yağmur yağacak.
But, Johnny, it looks like it might rain.
Ya da sence yağmur yağacak mı ya da saçımı ne zaman kestireyim.
Or do I think it's gonna rain or when is I gonna get my hair cut.
Çalılıklarda saklanmayı bırak derim. - Yağmur yağacak mı diye sor derim.
And I'll tell her she's gotta stop hiding in them bushes and ask if it's gonna rain.
Yürüyüşe çıkmıştım, ama sanırım yağmur yağacak...
I went for a walk, but it looks as if it might rain...
Yağmur yağacak.
It's gonna rain.
Belki bir şeye karar vermişti ya da gökyüzü yağmur yağacak gibi durduğu içindi.
Maybe she'd decided something, or it was because the sky looked full of rain.
Eğer çok iyi bilmesem, yağmur yağacak derdim.
If I didn't know better, I'd say it was gonna rain.
Görünüşe göre biraz yağmur yağacak Whitey.
Say. Looks like it's blowing up a little rain, Whitey.
Galiba yağmur yağacak.
I think it's going to rain.
Tomaso, bugün yağmur yağacak dememiş miydin?
Say, Tomaso, why doesn't it rain if it's gonna?
Her gün yağmur yağacak sanıyoruz, ama bulutlar geçip gidiyor.
Each day we feel it must come, but the clouds pass.
- Bugün yağmur yağacak sandım.
- I thought the rains were coming today.
- Yağmur yağacak mı?
- Will it rain?
Yarın yağmur yağacak.
It'll rain in two days.
- Yağmur yağacak.
- It'll rain!
Yağmur yağacak gibi.
It looks like rain.
Vay, yağmur yağacak gibi görünüyor.
My, it looks as though it's going to rain.
Yağmur yağacak.
It's just gotta rain.
Şükürler olsun, sonunda yağmur yağacak.
Well, thank heavens it's going to rain at last.
- Yağmur yağacak.
- It's gonna rain.
Yağmur yağacak.
It's going to rain.
Yağmur yağacak.
It'll rain soon.
Buraya çok yağmur yağacak ve bu da kamp yerinize çok fazla su dolmasına neden olacak.
You get a lot of rain here, this draw you're camping in will be full of water.
Yağmur yağacak.
Besides it's going to rain.
Yağmur yağacak.
Well, with luck we'll have rain.
Şimdi yağmur yağacak!
The rain's coming!
Yağmur yağacak.
I heard it on the radio.
Sanırım yağmur yağacak.
I think it`s going to rain
- Evet ama sonra yağmur yağacak gibi.
- Yes, but I think it might rain later.
Sanırım yağmur yağacak.
I think it's going to rain.
Yağmur yağacak gibiydi.
Looked like rain before.
Şimdi yağmur yağacak.
Now it's going to rain.
Sizce yağmur yağacak mı?
Will it rain, do you think?
Hala cennetten yağmur yağacak da kokuyu gidereceğim derdindesin.
Still hoping for some heavenly toilet water to sprinkle down and hide the stink.
Tanrı "40 gün 40 gece yağmur yağacak" dedi.
God has told us it shall rain 40 days and 40 nights.
- Galiba yağmur yağacak.
- Looks like it's trying to rain.
Kellemi ortaya koyarım ki bugün yağmur yağacak.
I could have bet my head that it'll rain today.
Ne kötü, yağmur yağacak.
Too bad, it's raining
Evet, yağmur yağacak.
Certainly it will.
Başlatma şimdi. Yağmur yağacak diyorum.
I say it'll rain.
Görünüşe göre bayağı yağmur yağacak!
Looks like it's gonna pour hard!
Yağmur yağacak gibi.
Looks like rain.
İçeri girsek iyi olur, yağmur yağacak.
We'd better go inside, it's going to rain.
Yağmur yağacak galiba. - Yağmur iyidir oğlum. Berekettir.
- Rain is good, brings prosperity.
Yağmur yağacak. Bu gece dışarıda yatmasak, içeriye alalım yatakları.
It'll rain, we must take beds in, we can't sleep outside.
Yağmur yağacak yakında.
That means rain.
Çok basit, bize göre. Bizim düşüncemiz şöyle : Kuzey yarımküredeki son kış mevsimi sırasında yağacak olan yağmur ve kar havayı temizleyebilir.
Simply stated, our view, our strong opinion, is this, that during the last winter in the northern hemisphere, rain and snow may have washed the air, so to speak, causing the radioactive elements to fall to the ground more quickly than anticipated.