Yonetim traduction Anglais
5,591 traduction parallèle
Harika bir yönetim kurulu üyesi olacağına eminim.
I'm sure you'd make an excellent board member.
Bil bakalım, Crane ailesinin, 150 yıldır yönetim kurulunda olduğu vakıf hangisi?
The Crane family have been trustees on the board of what charity for the last 150 years?
Ben ve yönetim kurulu olarak şirkete yeni bir Kıdemli Başkan Yardımcısı atamaya karar verdik.
Uh, myself and the board have decided to up A new senior vice president here in the company.
Thomas Durant, Union Pacific Demiryolunun başı ve Credit Mobilier'nin yönetim kurulu başkanı.
Thomas Durant, head of Union Pacific Railroad and chairman of Crédit Mobilier.
Griffin O'Reilly'nin arkasında durup da masum olduğuna inandığımızı söylersem tüm yönetim adına konuşmuş olurum sanırım.
But I think I speak for all of us in the administration when I say we stand behind Griffin O'Reilly and we believe in his innocence.
Yönetim kurulu toplantısı.
Full board meeting.
Ona New York City'de komple bir karantina ve sıkıyönetim ilan etmesini söyleyeceğim.
I am strongly recommending that he declare martial law In new york city and order a complete quarantine.
Bence ona bir yönetim mekanizması yüklemeliyiz.
I think we should install some sort of governing mechanism.
Görmezden gelmek isterdim ama yazılı halde ulaştığı için yönetim kuruluna bildirmek zorundayım.
I'd have preferred to ignore it, but now that it's in writing, it will have to be lodged with the governing body.
su dakikada ise Vincent vampirleri bilen bazi insanlar ile bir toplanti yapiyor. Yeni yönetim sonrasi dize gelmeye gönülsüz olan insanlar ile yani.
Now meanwhile, Vincent is holding a meeting with a few humans in the know, the ones who have been reluctant to fall in line with his new leadership.
Babam adli yönetim konusunda kitap yazdı, gerçekten.
My father wrote the book on judicial conduct, literally.
Sana Başkent'te öğrettikleri yüksek yönetim kabiliyeti bu mu yani?
So are these the kind of upper management skills they teach you in D.C.?
- Sıkıyönetim uygulamak için.
Impose martial law.
Sayın Başbakanım General Tariq'ın hayatınıza kastedenleri bulmaya çalışırken Abbudin'de sıkıyönetim başlattığının eminim farkındasınızdır.
Mr. President... I am sure you are aware that General Tariq, in his effort to find the people responsible for the attempt on your life, has put Abbudin under martial law.
"Jason Shaw'un Yükselişi" - Arcadia, başında Jason Shaw diye birinin olduğu... -... bir yönetim grubu tarafından kontrol ediliyor.
Arcadia is controlled by a management group headed by a guy named Jason Shaw.
Evet ama oya açık olmayan hisse figürlerini eklemedim ama dengesizliği önlemek için aşamalı bir yönetim teklifi koydum.
I did, but your figures on the non-voting stock didn't add up, so I proposed a staggered board to make up for the imbalance.
- Aşamalı yönetim mi?
Staggered board?
Bu yönetim kurulu toplantısını biraz daha vakit geçirelim diye mi ayarladın?
Did you call this board meeting just so we could spend more time together?
Lionsdale Elektronik, üç milyon hisse, bütün hepsi yönetim tarafından alındı.
Lionsdale Electronics, 3 million shares, bought out by management.
Logan'a yönetim kurulu baskı yapıyor ve bu işi yakında çözemezse şirketinin yönetimini kaybedebilir.
Logan is under pressure from his board, and if he doesn't close this deal soon, he might lose control of his company.
Yönetim kurulu ile olan sorunlarımı Harvey'e söylemişsin.
You told Harvey about my problems with the board.
Ama ikna olmadı. Okul müdürü de ikna olmadı ve Kelly'e istifa edersin ya da yönetim kurulunun karşına çıkarsın dedi.
But he didn't see it that way, and neither did the principal, who gave Kelly the choice between resigning
Katı bir yönetim uygulamalısın.
Rule with an iron fist.
Aslında, katı yönetim derken ben bunu...
You know, when I said that thing about an iron fist... hush.
Sadece yönetim.
Just managing.
Yönetim, Fausto'yu yakalamayı öncelik haline getirdi.
_
Yönetim tüm desteğin için minnettar.
_
Samantha Lipton, sizi diğer yönetim ortağımızla tanıştırayım. Neil Truman.
Samantha Lipton, I'd like you to meet our other managing partner, Neil Truman.
Bu yiyecek devlerinin yönetim kurulu odalarında "bağımlılık" kötü bir kelimedir.
In the boardrooms of these food giants,'addiction'is a dirty word.
Acil yönetim kurulu toplantısına çağrıldım.
I called an emergency board meeting at LeMarchal.
Ama yönetim hiçbir şey... gerçi kim okulda kalır ki, değil mi?
Administration won't budge... but who sleeps in college, right? Wah-wah.
Biliyorsun, Eddie... okul yönetim kurulundan Eddie Paskowitz.
You know, Eddie... Eddie Paskowitz from the school board...
Okul yönetim kurulundan, evet.
Oh, from the school board, yeah.
Evet, yönetim kurulundan bir kadın.
Yes, it's a woman on the board.
Yönetim iki yıl istiyor.
Management wants two years.
Sıkı yönetim ilan edildi!
Martial law is in force!
Sıkı yönetim
Martial Law
ALTINCI DEPARTMANIN ŞEFİ JI YAOHUA'NIN EMRİYLE ŞEHİR SIKI YÖNETİM ALTINDA.
{ BY ORDER OF DEPARTMENT SIX CHIEF JI YAOHUA CITY UNDER MARTIAL LAW }
Sıkı yönetim!
Martial law!
Şehir sıkı yönetim altında.
The city is under curfew.
Sıkı yönetim boyunca,
During the curfew,
Ayrıca derneğin yönetim kurulu üyelerinden birini kaçırdın.
And you're the one who kidnapped an APA board member.
Daha önceden sıkıyönetim uygulamadığım için hata ettiğimi görüyorum.
My mistake, as I see it now, was not establishing martial law earlier.
Sıkıyönetim isteseydim, Mississippi eyaletinde kalırdım.
And I could have stayed in Mississippi for martial law.
Endüstriyel öz-yönetim denen bu sistem faşizmin ufkundaki Alman tekelci-bujrjuvazisinin mutlak diktatörlüğüydü.
This so-called system of industrial self-management was the absolute dictatorship of the German monopole-bourgeoisie within the scope of fascism.
"Yönetim" kelimesini yanlış anlama.
Hey, don't misunderstand the word "Management."
Hapishane yönetim kurulunu terapi grubumu geri vermesi için ikna etmeye çalışıyordum.
Sorry, I've been trying to convince the prison board to give me back my therapy group.
Arabanın yönetim sistemine erişim sağladık.
We're accessing his car's operational mainframe.
İçimden geçenleri gören yüz kişi var yönetim karargâhlarında dikilmiş, ne düşüneceğimi haykırıyorlar.
There are a hundred who see through me, standing at their government depots, shouting what to think.
Kör olası daimi yönetim işte.
Constant bloody admin.
Yönetim kurulu üyelerine sormam gereken birkaç soru var.
I have some questions I need to ask the members of the board.