Yüzmek traduction Anglais
1,198 traduction parallèle
Şuursuz Baldrick pantolonuma sıkışmış bir haldeyken Bolonya'ya kadar yüzmek zorunda kaldım.
I was forced to swim to Boulogne with the unconscious Baldrick tucked into my trousers.
"Çiçek tarhları, yüzmek için ufak bir göl, 360 derece dağ manzarası."
"Fruit orchard, swimming pond, " 360 degree view of the mountains. "
"Sadece tek elbise giymek," "nehirlerde yıkanmak ve yüzmek!"
We wear the only clothes we have and wash them in rivers and streams as we cross them.
Şelalenin yakınında yüzmek.
Swimming near the waterfall.
Direksiyonu tutsan iyi olur yoksa birazdan yüzmek zorunda kalacağız.
Better take the wheel or we'll be swimming soon.
Beyefendilerin oyun arasında yüzmek isteyip istemediğini merak ediyor
I did tell him. He wonders whether the gentleman wished to bathe between innings, sir.
Yüzmek için iyi bir gün seçmiş, değil mi?
He picked a good day to go swimming, didn't he?
Yüzmek ister misiniz gençler?
- Fancy a swim, lads?
Yüzmek.
To swim.
Yüzmek... banyo yapmak gibi.
Swimming is too much like bathing.
- Yüzmek tehlikelidir Ginevra.
- Swimming is dangerous, Ginevra.
Nehirlerinizde yüzmek istiyorum.
I wanna to swim in your rivers.
Başkan bitirene kadar yüzmek yok.
No swimming until the President's done.
Giles ile Ayres fırtınaya yakalandı ve kıyı, yüzmek için çok uzaktı.
Obviously Giles and Ayres were caught in a storm too far from the shore to swim for it.
Denize gidiyorum, yüzmek için.
I'm going to the sea, to swim.
Yüzmek, giysiyi alıp dönmek yaklaşık yedi sekiz dakikamı alır.
That'll take me about seven or eight minutes to swim, get the gear, and come back.
Yüzmek istiyorsanız Coney Island'a gidin.
You wanna swim? Go to Coney Island.
Yüzmek için mükemmel.
Perfect day to swim.
Ben de inanmamıştım ama, içinde yüzmek zorunda kaldık ve az daha birbirimizi öldürüyorduk.
I didn't believe it at first either, but we just went for a swim in it, and we ended up almost killing each other.
# Mavi bir gölde yüzmek için
♪ Floating in a blue lagoon
Yüzmek görünüşün için iyi ; ama saçlarına zarar veriyor.
Swimming's fine for you figure, but it damages your hair.
Yarı çıplak yüzmek.
Swimming semi-naked.
Raketbolu alabileceğini söylemiyorum. Ancak yürümek, merdivenleri tırmanmak, Ve yüzmek mümkün
I'm not saying that you could take up racquetball, but you will be able to walk, climb stairs, and swim.
Leonard, bu suda yürümek değil, yüzmek!
Leonard, that is not wading, that is swimming!
Ama bu aynı, bok üzerinde yüzmek gibiydi.
But it was like swimming through shit.
Seni yüzmek istemedim.
I didn't mean to hurt you.
Herkes şehre inmek istemişti bense evde kalıp yüzmek istemiştim.
Everybody wanted to go into town but I wanted to stay and go swimming.
Yüzmek, sporun önemli bir parçasıdır.
Swimming is only part of it.
Seninle hem batmak hem de yüzmek, ha, ahbap?
It's either sink or swim with you, huh, pal?
Yüzmek kesinlikle iyi gelir.
It'd sure be nice to go for a swim.
İngiltere kanalında yüzmek, Paris'te alışveriş yapmak istiyorum.
I wanna swim the English Channel. I wanna go shopping in Paris.
Dışarısı sıcaktı. Bu yüzden sanırım canı yüzmek istedi.
It was hot out, so I guess she wanted to take a little swim.
Ne yani sadece gelip nehirde yüzmek istiyor olamaz mı?
Can't he just come and swim in the river?
Senin yaşındayken, her gün yüzmek için buraya yürürdüm.
When I was your age, I walked here everyday to go swimming.
Yüzmek istiyor musun?
Want to go for a swim?
Yüzmek, en sevdiğim şeylerden biri.
Swimming's one of my favorite things.
Hareket halindeki yeşil bir okyanusta yüzmek maymunların, böceklerin, kuşların ve kurbağaların seslerini saymazsak sanki denizdeymişiniz hissini verir.
Floating on a moving ocean of green is like being at see, except for the sound - monkeys, insects, birds and frogs!
Bira osuruğu kokan bir yastık, Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde günlerce yüzmek için tam da aradığım şey.
Just what I need, to float around the North Atlantic for several days
Yüzmek için kötü bir gece.
Lousy night for a swim.
Yüzmek bile yasak.
You can't even swim in the water.
- Yüzmek ister misin?
- Want to go for a swim?
- Yüzmek ister misin?
why don't you come in for a swim?
Yüzmek isteyen var mı?
Anyone wanna take a swim?
Buz parçalarının arasında yüzmek.
Swimming between the ice floes.
En derin okyanuslarda yüzmek en yüksek dağdan atlamak gibi, sadece söylemen yeterli.
Swim the deepest ocean climb the highest mountain. - just tell me and I'll do it.
Ve ne yazık ki, çıplak yüzmek de yok.
And unfortunately, no more skinny dipping.
Bu taze deriyi güzellik için bedenimden yüzmek ister misiniz?
Would you skin the flesh from my body as well?
Yüzmek iyidir.
Swimming is fine.
Düdük sesiyle kalkmak düdük sesiyle yüzmek ve müziğe gömülmek.
Why? To get up at the bugle's call swim at the whistle's blast and get buried to music.
Yüzmek için aşağıya gidiyorum.
I'm going downstairs for a swim.
Yüzmek söz konusu bile değil.
Swimming is beside the point.