Öldüğü traduction Anglais
6,093 traduction parallèle
Telefon kayıtlarına bakılırsa Tom sadece bizim iki çifti değil Heather'ı da öldüğü gün tam 14 kez aradı.
According to his phone records, Tom not only called two of our couples, He also called Heather 14 times the day she was killed.
Öldüğü zaman, o bana yarım mağaza bıraktı bu yüzden Amerika'ya taşındı.
When he died, he left me half the store, so I moved to America.
Gabriel'in öldüğü geceyi düşünüyordum.
I've been thinking of the night gabriel died.
Sanırım öldüğü gece annemin bize söylemeye çalıştığı şey buydu.
I think that it's what Mom was trying to tell us the night she died, right before it.
İmparatorun öldüğü haberini alır almaz, başbakan rakip varisleri bulacak.
As soon as we get news that the Emperor is dead, the prime minister will find competing successors.
Ortaya çıkışın çok dikkatli planlanmalı Conrad'ın öldüğü geceyle ilgili bir mazeretin olmalı.
Your re-emergence must be carefully planned, and you'll need an alibi for the night of Conrad's death.
İnsanların birçoğunun depremde öldüğü bolca malzeme olan bir köy var.
The village where they got most of the supplies, many of the people were killed by the earthquake.
Colorado'lu çocuğun öldüğü gün.
The day the colorado kid died.
Babam öldüğü zaman acıyla baş etmenin bir yolunu bulmuştum çünkü dalgalar halinde geliyordu, sen de biliyorsun.
When my dad died, I figured out this trick for dealing with the pain'cause it'd come in waves, you know.
Gabriel öldüğü zaman tekrar denedim.
So when... when Gabriel died, I tried that again.
Scotty'nin öldüğü gün oraya doğru gittiğine inanıyorum.
I believe Scotty was headed that way when he died.
Öldüğü takdirde kadın yaptığından sorumlu tutulmalı.
In the event he dies first, it must be seen that she's held accountable.
Ayrıca Hutch öldüğü için büyük bir paraya da kondum.
I also stand to come into quite a lot of money now that Hutch is gone. Yeah, you do.
Şimdi, öldüğü sanılan sıralarda pek bir şey bulamadım ama bunu buldum.
Now, I couldn't find anything around the time he's thought to have been killed, but I did find this.
Bay Bates polise Bay Green'in öldüğü günü York'ta dolaşarak geçirdiğini söylemişti.
Mrs Bates told the police he'd spent the day Mr Green died walking round York.
Onlar öldüğü zaman da WellZyn, Wayne Kuruluşu'nun onayıyla hemen programı canlandırdılar.
And when they died, Wellzyn immediately revived the program With the blessings of wayne enterprises.
Öldüğü gün göndermiş.
Sent the day he died.
152 yolcu var, hepsinin öldüğü düşünülüyor.
152 passengers, all presumed dead.
Öldüğü gün Colpepper'a gönderişmiş bir e-posta.
It's an e-mail to Colpepper, the day he was killed.
Selefimin nasıl öldüğü hakkında korkunç bir kaza olması dışında bir şey bilmiyorum.
As far as how my predecessor died, I don't know anything, except that it was a terrible accident.
Barry çocukken annesinin öldüğü gece evde kırmızı ve sarı yıldırım gördüğünü söylemişti.
When Barry was a kid, he said he saw red and yellow lightning in his house the night his mother died.
Bir doktor olarak elimden gelen her şeyi yaptım. Öldüğü için çok üzgünüm.
I did everything in my power as a physician to help her, but I am sorry to say she's gone.
Sokak kamerası A.S.Blake'in öldüğü sırada Wolf'u yakalamış.
Wolf alibi'd out. Street cam caught him at a bar at the time of Petty Officer Blake's death.
Ne demek istiyorsun. Nasıl öldüğü hakkında yalan mı söyledi?
Wh-what are you saying, hhe lied about his own death?
Neden kalp krizinden öldüğü anlaşıldı.
Hmm. No surprise he died of a heart attack.
Yani Kaplan, öldüğü gece Toby'le birlikte buradaydı ve biz ofisteyken bunu söylemedi mi?
Wait, so Kaplan was here with Toby the night of his death, and he didn't bother to mention that when we were in his office?
Buradaki yasa dışı olayların uzun listesine geçmeden Toby'nin, öldüğü gece burada olduğunu anlayamayız mı sandın?
Hey, look, before I get into the long list of illegal activities going on around here, did you not think that we would know that Toby was here the night he died?
Kent'in öldüğü yeri kutsamak istemiş.
He wanted to bless the place where Kent died.
Ama bir tanesini görebilmeyi çok isterdim. Öldüğü zaman kızının yüzündeki bakışları.
Oh, but the one I wish I could have seen was the look on your daughter's face when she died.
Öldüğü ile ilgili hiçbir rapor yokmuş.
There's no record that he ever died.
- Will öldüğü için, ondan isteyemem.
Well, Will's dead. So not from him.
Whitney'in öldüğü sabah... -... size çiftlikten yapılan bir arama var.
There was a call from the ranch pay phone to your cellphone the morning of Whitney's murder.
Hâlâ senin, senin ve Will'in adına, ama o öldüğü için senin adına geçmiş.
It's still under your name, yours and Will's, but... on his passing, it reverted to you.
Onu gördüm... öldüğü gün onunla konuştum.
I know the name Shahin Navabi. I saw him. Spoke to him the day he died.
Tyler'ın öldüğü gece evdeydim.
The night he was killed, I was at home.
Öldüğü tahmin ediliyor.
He was presumed dead.
Ailemin öldüğü gecede aynı kokuyu almıştım.
I smelled the exact same thing the night my family was killed.
Ama eski satıcısı öldüğü için yeni bir çalıntı eşya satıcısı bulduğunu duydum.
I heard that she got a new fence,'cause her old one got popped.
Herkes öldüğü için mutlu.
They're just happy he's dead.
Tamam, o zaman muhtemelen kadın öldüğü sırada Sam'in nerede olduğunu biliyorsundur.
Okay, so, then you probably know where he was when this woman was murdered.
Eğer katili bulmadan önce Luis'in öldüğü duyulursa bir çete savaşı Özel Operasyonlar'ın kapısına dayanır.
If word gets out that Luis is dead before we find the killer, S.O.B. will have a gang war on our hands.
"ve uğruna öldüğü dosyanın içinde ne vardı?"
" the one she was murdered over?
Jacob'ın öldüğü gece üzerinde bu silah mı var demiştiniz?
You said in the past that Jacob had his gun the night he was murdered?
Turelli'nin öldüğü gece içki için ödeme yaptığını biliyoruz.
And we know that he paid for drinks the night that Turelli died.
Eğer bana Richard'ın öldüğü sırada birlikte olduğunuz müşterinizin adını verirseniz şuç mahalinden başka bir yerde olduğunuzu onaylayabilirim.
If you give me the name of the client you were with at the time of Richard's death, I can confirm your alibi.
Bayan Sontag, babanızın Colin'in öldüğü gece ona bir çek yazdığını biliyor muydunuz?
Jo : Ms. Sontag, did you know about the check Your father wrote colin the night he was murdered?
Burası, onun öldüğü yer.
This is where she died.
Kızınızın dediğine göre öldüğü gece, Izzy'ye bir şey vermişsiniz.
Your daughter said you gave Izzy something the night he died.
Izzy öldüğü anda Rudy's'ten çıktığınızı gören 6 tanığımız var.
We have six witnesses who saw you exit Rudy's the same time as Izzy's death.
Öldüğü gece Yüzbaşı Holland'ın uçuşuna ait şifreli verilere ihtiyacımız var.
We need the encrypted data from Captain Holland's flight the night he died.
Maktul öldüğü sırada bağlıymış.
The victim was bound at time of death.