Ölebilirdi traduction Anglais
411 traduction parallèle
- Eğer terk etmeseydi ölebilirdi.
- If he stayed, he might have died.
Herr Davos daha çok işbirliği yapıp çok daha önce ölebilirdi.
Herr Davos could have been more cooperative and died further away.
Ölebilirdi.
She might have died.
Evet, bizden biri de ölebilirdi.
Yeah, it might just as well have been one of us.
O ölebilirdi, biliyorsun.
She might die, you know.
... babam da ölebilirdi çünkü kendini hayattan soyutladı. Her şeyi bıraktı.
It might as Well have gotten the old man, too, because he took himself right out of the line-up.
Bir gün gözlerini görmese, ölebilirdi. Küçük kızcağızı Nevers'in. Nevers'in küçük yosması.
One day without his eyes and she dies, the young girl from Nevers... shameless young girl from Nevers.
Evi savaş alanına döner ve o da ölebilirdi.
That house would be a shambles and she'd be dead with us.
Mesela tarihöncesi insan güneş tutulmasında korkudan ölebilirdi.
Prehistoric man, for instance, could die of fright during an eclipse.
Birileri ölebilirdi. Çeneni dağıtmak gerek ama bunu ben yapmayacağım!
Might have got somebody killed, and somebody ought to belt you in the mouth, but I won't.
- Ölebilirdi de.
She could be dead.
Söylemeliyim, tökezlediğinde... onu yakalamasaydın, ölebilirdi.
I must point out that... when she stumbled... she might have died right there had you not caught her. It's not yet time.
Adamlarımdan biri ölebilirdi. Ya da kuzeniniz.
One of my men could've been killed, or your cousin.
İslam alemi, bu gerçeğe inanmak istemedi böyle bir adam nasıl ölebilirdi?
Many of his followers could not believe the fact How can such a man die?
Balıklar ölebilirdi.
The fish might have died.
Aman tanrım... Sen olmasaydın, Mary korkunç bir şekilde ölebilirdi.
Oh, my god... but for you, mary would have suffered a terrible death.
Kızım o sokakta ölebilirdi.
She could've died out on that street.
Ölebilirdi.
He might have died.
Sende biliyorsun, masum insanlar ölebilirdi.
You know, innocent people could have been killed.
Bu kız ölebilirdi, çünkü ben...
She could've died, because I don't know...
Fei Yang ölebilirdi!
Fei Yang would have died
O kadar zayıf düşmüştü ki onu yatağından çekip çıkarmasaydık ölebilirdi.
He was so weakened that he could have died if we hadn't pulled him out of bed.
At ölebilirdi!
The horse could be killed!
İnanılmaz, Herhangi birisi o tekme ile ölebilirdi!
You're Shaina? Come with me to the Core of Thunder.
- Biliyorsun, ölebilirdi.
You could have killed him, you know.
Hepsi benim yüzümden ölebilirdi.
I could have gotten them all killed.
Bir şey olmadı, ama ölebilirdi de.
She wasn't hurt, but she could have di...
Burada biri ölebilirdi.
Somebody could get killed in here.
Ölebilirdi.
She could've been killed.
- Neredeyse ölebilirdi.
- She could've been killed.
Ölebilirdi.
He could die.
Ölebilirdi.
He should be.
Bizim gibi biri olsaydı ölebilirdi.
If he was like you and me, he would die.
Birileri ölebilirdi.
A man could have died.
Kızkardeşin yanıp ölebilirdi.
Your little sister could've burned to death.
Birileri ölebilirdi!
Somebody could easily be dead right now!
- Ölebilirdi.
- He would have died.
Ölebilirdi. Kızkardeşine...
You were supposed to watch her.
Gerçekten ölebilirdi.
He really could die!
Ölebilirdi Helen.
He would have bought it, Helen.
O da ölebilirdi. Kendisini özgür bırakırdı.
She might die and set him free.
Yardımın olmasaydı, bir çok carnal ölebilirdi.
Without your help, a lot of carnales would have died.
Yani Jane de ölebilirdi.
Me and Jane coulda got killed.
- Thomas ölebilirdi!
- Thomas could have been killed!
Ama Rosenberg zaten ölebilirdi.
Rosenberg would have died.
Adam, ateş etmiş. - Masum insanlar ölebilirdi.
To photograph..... killing innocent people.
Senin adamını kurtarırken çok güç kaybetti, kendiside ölebilirdi!
He lost a lot of strength saving your man like that. He could've died himself.
La Mole bizim için ölebilirdi!
La Môle would die to free us.
Sally ölebilirdi.
Sally could've died tonight, Nicky.
- Ölebilirdi. - Bela çıkartıyordu.
- he might die.
- Ölebilirdi.
Because he could've been killed.