Ölmene izin vermeyeceğim traduction Anglais
160 traduction parallèle
Barney, ölmene izin vermeyeceğim.
Barney, I won't let you quit.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I will not let you.
Konuşma. Ölmene izin vermeyeceğim.
Maxwell, don't talk like that.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I won't let you die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- l'm not gonna let you die.
Ölmene izin vermeyeceğim, kızım benim.
- I won't let you die
Ölmene izin vermeyeceğim.
I won't let you go!
Devam et, Ölmene izin vermeyeceğim Gubelman!
Go on, I won't let you die Gubelman!
Ölmene izin vermeyeceğim.
I will not let you die.
Bir kez daha ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not going to let you die again.
Ölmene izin vermeyeceğim.
You're not gonna die cos I won't let you.
Hımm! Ben bu kadar kolay bir şekilde ölmene izin vermeyeceğim!
Hmph I'm not going to let you die so easily!
Bana açıklama yapana kadar ölmene izin vermeyeceğim
I won't let you die until you give me an explanation.
Öylece buradan çıkıp giderek ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not going to let you die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
I don't want to die. I will protect you... I don't want to die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
I won't let you die... I don't want to die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
You mustn't die...
Ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let you go.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- I am not going to let you die!
Ölmene izin vermeyeceğim.
I ain't gonna let you die.
Ve ölmene izin vermeyeceğim. Ne olduğunu kanıtlamak için, içindekini kanıtlamak için.
And I won't let you die... to prove what you are...
Bana onun yerini söylemeden, ölmene izin vermeyeceğim, anlıyor musun?
I won't let you die before you tell me where it is.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- I won't let you die.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not going to let you die.
İnanç ve çok çalışmak. Çünkü benden önce ölmene izin vermeyeceğim.
Faith and hard work, girl coz I'll be damned if you're going to die before me.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I can't let you die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- I can't let you die.
Merak etme, ölmene izin vermeyeceğim. Söz veriyorum.
I swear I won't leave you.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
I won't let you die...
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- l won't let you die.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- I won't let you go.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let you die.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not letting go.
Ölmene izin vermeyeceğim!
I won't let you die!
Ölmene izin vermeyeceğim
I won't let you die.
Ve senin de burada ölmene izin vermeyeceğim.
And I'm not gonna let you die here either.
Kolayca ölmene izin vermeyeceğim.
I ain't gonna give you an easy death, understand?
Ölmene izin vermeyeceğim, bunu yapmayacaksın.
I won't let you die, I won't allow it.
Öyle kolay ölmene izin vermeyeceğim!
I'm not going to let you die that easy!
Dostum, güven bana, bekar ölmene izin vermeyeceğim.
Trust me I won't let you die a bachelor.
Ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let go.
"Ölmene izin vermeyeceğim."
He said, "I won't let go."
Ölmene izin vermeyeceğim!
I won't let go!
Burada ölmene izin vermeyeceğim bir tür bitki gibi böyle.
I am not gonna let you die here... ... like some kind of vegetable.
Hatta ölmene izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let you die, period.
Ölmene izin vermeyeceğim.
She said she would drain my heart.
Kahretsin! Ölmene izin vermeyeceğim, seni sürüklemek zorunda bırakma!
I'm not gonna let you die, so don't make me drag you!
Ölmene izin vermeyeceğim, endişelenme.
I won't let you die, so it's alright.
Ölmene izin vermeyeceğim. Yaşayacaksın!
Yet it seems to me that those who have spent a lifetime together have not had more than we.
Ölmene izin vermeyeceğim!
I'm not gonna let you die.
Kolay kolay ölmene izin vermeyeceğim.
I won't let you die easily.